Bazen yazıya dökemediğim şeyler oluyor içimde adını koyamadığım tarifsiz duygular, hisler, bağrışmalar, sessizce ağlayan kalbimin sesleri. Bunlardı adını koyamadığım duygular sanki konmuş gibi gözüküyor ama ben böyle kabul etmiyorum. Kendim bir mana çıkarmalıyım duygularımdan, renk olsun şarkı olsun her duyguya bir sanat eseri... Ne güzel olurdu. Belkide vardır bizim haberimiz yoktur çünkü çevreden haberleri alıyoruz herkes dünyada ne olmuş ne bitmiş bugün kim konuşmuş kim dünyadan göçüp gitmiş bunu derdinde. Biraz da kendilerini geliştirmek için birşeyler yapsalardı ne güzel olurdu ama kimse yapmıyor bunu kimse demiyor benim birşeyleri değiştirmem lazım öylece yaşayıp gidiyor boş geldi ve boş gidiyor ne acınası bir durum geride hiçbirşeyin kalmaması ne bir iz ne bir mezar ne bir eser... Böyle olmak istemem açıkçası ki böyle olmamak için çalışıyorum zaten hayatım sadece ilerde iyi bir yere gelip ekonomi konusunda yeterince iyi bir düzeyde olan ve kendini hem sanat hemde bilime adayan bir genç olmak istiyorum. Bunu yaparsam artık "yaptın, zafer ve kurtuluş senin" diyecek içimdeki her hücre beni zerreleriyle kutlayacak sonra birşey farkedeceğim ben kendi kendimin arkadaşı olmuşum kimseye ihtiyacımın olmadığını en mutlu zamanımda anlıyorum. Bu mutluluğumu gizleyemiyorum ve artık kendim için birşeyler yapmak için ayağa kalkıyorum her zerresi, atomu, hücresiyle ben ben olduğum sürece bu vucüt ve nöronlarım benimle daima arkadaş olacak ben kendi içimde bir taht kurmuşum ve bu tahtı bilmediğim zamanları keşke geriye alabilsem en azından bu dünyanın ızdırabını çekmezdim ama ne zamanı durdurabiliyorum ne de geriye alabiliyorum tam bir hayal kırıklığı diyorum kendi kendime...
Yorum Bırakın