Forrest Gump

Forrest Gump
  • 0
    0
    0
    0
  • Forrest Gump Düzgün yürümekte zorlanan OSB(Otizm Spektrum Bozukluğu) olan bir çocuğun Başkan’dan ödül alacak bir Amerikan futbolcusuna dönüşme hikayesi!.

     “My momma always said, “Life was like a box of chocolates. You never know what you’re gonna get.” “Annem her zaman hayatın bir kutu çikolata gibi olduğunu söylerdi. içinde ne olduğunu asla bilemezsin.”

    Winston Groom’un aynı adla yayımlanmış olan romanından usta yönetmen Robert Zemeckis tarafından beyazperdeye uyarlanan Forrest Gump, gerek oluşturduğu farkındalıkla gerekse de verdiği mesajlar ve işlediği tarihi olaylarla bir baş yapıttır. Akademi Ödüllerinde 13 dalda aday gösterilip altı ödülle törenden ayrılan film, Tom Hanks‘in kusursuz performansıyla ve etkileyici replikleriyle hafızalardan silinmeyecek bir klasik. Gelin birlikte filmi inceleyelim;

    Forrest Gump Film Analizi

    Film genel olarak sınır zekâ düzeyinde olan (75 IQ puanı) ve otizm spektrum bozukluğuna sahip bir çocuğun aşk, arkadaşlık ve annesi ile ilişkisi çerçevesinde döner. Filmde mükemmelliyetçi, kontrolcü ve duygusal anlamda destekleyici bir anne, çocuk yaşta yaşadığı cinsel istismarın da etkisi ile dönemin içerisinde savrulan maceraperest bir sevgili, uğruna büyük bedeller ödenen arkadaşlık ilişkilerini görmekteyiz. Başrolümüz "Forrest", bilişsel işlevselliği düşük bir bireydir. Eski adıyla asperger sendromu yeni kullanımıyla da otizm spektrum bozukluğuna sahip olan Forrest karakteri düşük bilişsel işlevselliğin yanında fiziksel yeterlilik olarak da duruş ve yürüyüşünde bozukluk olduğu için ancak bacaklarındaki protezlerle yürüyebilen bir çocuktur. 75 IQ’ya sahip olduğu için okul sistemine dâhil edilmek istenmeyen Forrest, ayrıştırılarak zihinsel engelli çocukların gittiği bir okula gönderilmek istenir. Tabii o zamanlar "dâhil edilme metodu" dünyada yaygınlaşmış değildir, özel gereksinimi olan çocukların şimdiki gibi kaynaştırma eğitimi ve özel alt sınıf uygulamalarıyla yaşıtları ile bir arada eğitim görme imkanı yoktur. Filmde bu noktada Amerikan eğitim sisteminin, ayrıştırma modeline bir eleştiri yapılmıştır. Çünkü çocukların ne sosyal işlevselliğine ne ince ve kaba motor becerilerine ne de algılama-muhakeme düzeylerine bakılmaksızın etiketleme ve ayrıştırmanın yapıldığı dönemlerden bahsediyoruz. O zamanlar tüm dünya bu konuda benzer görüşteyken, filmde bunun yapıcı bir şekilde eleştirilmesi farkındalık yaratması açısından çok çarpıcıydı.

    Forrest bilişsel işlevselliği her ne kadar düşük de olsa duygusal farkındalığı daha yüksek olan bir çocuktur.  Neden-sonuç bağlantılarını kuramaz. Soyut düşünme, kurgulama becerileri gelişmemiştir. Yeni bir yönerge verilmediği takdirde boşluğa düşer, kendi kendini yönetemez, genel olarak birinin yönlendirmesine bağımlılık geliştirir. İlk zamanlar annesine, sonra Jenny’ye, sonra da Teğmen Dan’a bağımlılık geliştirir. Bu üç karakter Forrest'ın küçük dünyası diyebiliriz. Forrest’ta tekrarlayıcı stereotipik hareketler dikkat çeken bir diğer özelliktir. Masa tenisi maçlarındaki başarısı buna örnek verilebilir. Bilmediği yeni bir etkinliğe katıldığında gerginleşirken, bildiği bir etkinlikte en kritik durumlarda bile oldukça rahattır. Düzene olan düşkünlüğü dikkat çekicidir, eşyaları ve giyim kuşamı her zaman çok düzgündür. Filmin sonunda iletişim becerileri ve dil gelişimi öyle bir noktaya gelir ki başından geçenleri kronolojik bir sırada bankta yanında oturan farklı kişilere anlatmaya başlar.

    Filmde göndermeler ve tarihsel olayları da açıkça görmekteyiz, bir nevi belgesel niteliğinde diyebiliriz. Bu olaylardan bazıları; Amerikan başkanları John F. Kennedy’e ve Ronald Reegan’a yapılan suikast girişimleri ve Watergate skandalı, ırkçılığa son verme gösterileri, Apple şirketinin yükselişi, Vietnam savaşı gibi. Bunun yanında onlarca şarkıdan oluşan Forrest Gump soundtrack albümünde yer alan tüm şarkılar Amerikalı sanatçılar tarafından söylenmiş eserlerdir. Bilinçli yapılmış bu tercihlerin nedeni yönetmen Zemeckis’in isteğinin bu yönde olmasıdır. Filmin psikolojik yönünün yanında kısaca Amerikan tarihinin de işlendiğini görüyoruz…



    Run Forrest, Run!

    Her şey bu komutla başlamıştı aslında.  Annesinin çaba ve ısrarıyla okula kabul alan Forrest okul servisinde bir kızın yanına oturur, "Jenny". Forrest'ın en iyi arkadaşı ve tek aşkı. Zamanla Jenny ve Forrest'ın arkadaşlığı ilerler, her şeyi paylaşır olurlar. Bir gün birlikte yürürlerken birkaç çocuk tarafından zorbalığa uğrarlar, hedefleri Forrest olan bu çocuklar onu kovalamaya başlar. O sırada Jenny'den aldığı "Koş Forrest, kaç buradan!" komutu ile Forrest bir anda koşmaya başlar. Kendini öyle kaptırmıştır ki umarsızca koşar, protezleri parçalanır, adeta uçuyordur. Bu sahne izleyicilerin aklından çıkmayan kült bir sahnedir. Nihayetinde Forrest zorbalardan kaçmayı başarır, artık o protezlere ihtiyacı olmayan çok iyi bir koşucudur. Üniversite yıllarına geldiğinde bu koşu performansı onun, okulun Amerikan futbolu takımında yer almasını sağlar. Takımda gösterdiği performans, onu dönemin başkanı John F. Kennedy ile tanışmaya kadar götürecek derecede ün kazanmasını sağlar.

    Forrest, okulun ardından orduya katılır, orduda komutanı tarafından dahi ilan edilir. Parçalanmış bir silahı ordu rekorunu kıracak kadar kısa bir süre içinde birleştirmeyi başarmıştır. Ardından savaş dolayısıyla Vietnam’a gönderilen Forrest, orada yakın arkadaşı Bubba’yı kaybeder, canı pahasına ekibinden birkaç kişiyi ise kurtarır. Bu başarısı dönemin başkanı Lyndon Johnson tarafından şeref madalyasıyla ödüllendirilir. Vietnam’da ordu hastanesinde pinpon oynamaya başlar ve onda da büyük bir başarı göstererek ülkesini maçlarda temsil eder. Askerlik görevi sona erdikten sonra askerdeki arkadaşı Bubba’ya söz verdiği için gidip bir karides teknesi alır. Çünkü Forrest bir söz verdiyse onu her zaman tutar! Çıkan fırtınada sağlam kalan tek karides teknesi olmasının ardından çok büyük bir başarı yakalayan Forrest ve ona katılan Vietnam’da kurtardığı komutanı Teğmen Dan ile birlikte, Bubba-Gump firmasını kurar ve kendi deyimiyle “zilyoner” olur.

    Tüm bunlar olurken tamamen koşulsuz ve karşılıksız, çok güçlü bir sevgiyle bağlandığı "Jenny" her zaman Forrest'ın aklında ve kalbindedir, ara ara görüşseler de bu görüşmeler Jenny’nin aykırı kişiliğinden dolayı birer kavuşma olmamıştır. Yine bir başka buluşmalarında Jenny’e evlenme teklifi eden Forrest, olumlu bir cevap alamayınca da “Beni neden sevmedin Jenny?” diyerek tüm izleyicileri duygulandırmıştır. Ve Jenny onu tekrar terk eder. Bu olayların ardından koşmaya başlayan Forrest tam 3 yıl 2 ay 14 gün ve 16 saat koşmuştur. Sonra "yoruldum" diyerek ve bir anda durur. Başlarda bu koşmasının bir sebebi olmadığını belirten Forrest, sonradan şunu söyler; "Annem her zaman hayata devam edebilmek için geçmişi geride bırakman gerekir derdi. Ben de galiba bunun için koşmuştum." Eve döndüğünde Jenny’den bir mektup alan Forrest, onun yanına gider ve Jenny'den bir oğlu olduğunu Jenny’nin ise hasta olduğunu öğrenir. Jenny ile evlenirler ama kısa bir süre sonra da Jenny’i kaybeder. Jenny öldükten sonra da hayatını kendiyle aynı ismi taşıyan oğlu küçük Forrest’a adar.

    Forrest Gump dolu dolu geçen bir film ve harika bir seyir zevki. Hayata dezavantajlı bir noktada başlayan ama azimli yapısından dolayı bu durumu avantaja çeviren otizm spektrum bozukluğu olan bir bireyin heyecan dolu hayat hikayesi. Anlamlı mesajlarla, yarattığı farkındalıkla yüreklere dokunan bu hayat hikayesi sizi içine çekecek...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.