Ölümünün 141. Yılında Dostoyevski Üzerine

Ölümünün 141. Yılında Dostoyevski Üzerine
  • 15
    0
    0
    1
  •  

                Şüphesiz hepimiz kabul etmeliyiz ki Dostoyevski -tam adıyla Fyodor Mihayloviç Dostoyevski- dünya edebiyatının en büyük yazarlarından birisi. Peki, neden ve nasıl en büyük yazarlardan birisi, onu bu kadar büyük yapan şey ne? Dostoyevski’yi biraz tanımak gerekirse kendisi Moskova’da ve ruhsal olarak çok da iyi olmayan bir ailede dünyaya geldi. Ömrü boyunca da hiç peşini bırakmayacak olan yoksullukla doğuştan tanışmış oldu. Genç yaşında annesini kaybetti. Annesini kaybettikten sonra babasının göndermesiyle mühendislik okuluna girdi. Babasının ölüm haberini de burada aldı. Bir süre askerî mühendislik yaptı ve zaten bunun kendisine göre olmadığının farkındaydı sonra ona asıl bu ünü kazandıracak olan edebiyata yöneldi. Ömrü boyunca acı çekti Dostoyevski, ama bu acıları sevdi hatta hiç şüphesiz acıdan beslendiğini bile söyleyebiliriz. Bir dönem yine hayatı boyunca düşkünlüğü olacak olan kumarla tanıştı. Bu dönemde eserler üretmeye ve çeviriler yapmaya başlamıştı.

                Dostoyevski hayatı boyunca birçok eser vermiştir. Bu romanlar kurgusuyla, çarpıcı konularıyla insanların dikkatini çekmeyi hep başarmıştır. Örneğin Kumarbaz romanı. Dostoyevski bu romanında kendinden de izler bırakmıştır. Yukarıda belirttiğim kumar tutkusunu bu romanda çok iyi işleyip kaleme almıştır. İnsanlar arasında ilişkiler daima vardır ve para bu ilişkilerde önemli bir husustur. İnsanın kendi hakkıyla kazanmadığı paranın kendisine bir fayda getirmeyeceği Dostoyevski’nin şu cümlelerinde de görebilir: "Zahmetsiz kazancın ve menfaatin iğrenç olup olmadığıysa zaten başlı başına bir sorun. Burada bunun tahliline girişecek değilim. Bende de fena hâlde kazanma isteği olduğu için, salona girdiğimde bütün o hırs -isterseniz hırsız iğrençliği deyin- gayet makul hatta tanıdık geldi.". Kumardan kazanılan paranın iğrençliğinin ve o parayı sürekli kazanma isteği yahut hırsının iğrençliğini kendi ifadeleriyle de özetlemiştir.

     

             

     

                  Dünya edebiyatının en karanlık ve içe kapanık eserlerinden olan Yeraltından Notlar eseri birçok kişiyi derinden etkileyen bir eser olmuştur. Dostoyevski bu eserde her şeyden bezmiş, hayattan ve yaşamaktan keyif almayan hatta aksine acı çekmekten dahi keyif alan kendiyle iç çatışmalar yaşayan bir adamı -biz buna "Hastalıklı Adam" diyelim- ele almıştır. Öyle ki karakterimiz hasta olmasına rağmen doktora bilerek ve isteyerek bile görünmek istemez.  Ne yalan söyleyeyim bir kitap karakteri olmak isteseydim bu kitaptaki o "Yeraltı Adamı" olmak isterdim. Çünkü, bu "Hastalıklı Adam"ın tam olarak nasıl biri olduğu özellikle de neler yaşayarak bu duruma geldiğini anlamak isterdim. Romanda bu "Hastalıklı Adam" insanın özünü arayışını, aşkı, akıl istek ayrımını, insanın iradesini, hayattaki temel yaşam amacını sorgulayan bir tip. Mâmafih ben de bu "Yeraltı Adamı"nın kafasının içini tam anlamıyla anlamak isterdim.

     

     

                Ve gelelim dünya klasikleri deyince birçoğumuz aklına gelen ilk eser olan Suç ve Ceza’ya. Aslında bu romanı ve bu romanın felsefesini anlatmak üç beş satırla yetmez. Fakat kitabı dilim döndüğünce aktarmaya ve hakkındaki naçizane fikirlerimi anlatmaya çalışacağım. Dostoyevski bu romanında bize iyi bir gözlemci olduğunu tekrardan gösteriyor. Rus halkının içinden ve hukuk öğrencisi olan Raskolnikov’un hikâyesini bizlere sunuyor. Bir cinayet planı yaparken şans eseri olarak çifte cinayet işleyen Raskolnikov, bu çifte cinayetin ardından kendini kötü hissetmesiyle iç çatışmalara, ahlaki ve felsefi sorgulamalara başlamıştır. Öldürdüğü kişi tefeci, ihtiyar ve zengin bir kadındır. Yeryüzünde bu kadar yoksul varken ihtiyarın yaşaması onun gücüne giden şeydir. Raskolnikov da yoksuldur fakat cinayetten sonra ihtiyarın paralarına dokunmamıştır. Fakat ihtiyarı öldürdükten sonra da sürekli vicdan hesaplaşması yaşamıştır. Buradaki mühim mesele de Raskolnikov’un adaleti sağlayıp sağlayamadığıdır. 

     

                Ölümünün 141. yılında Dostoyevski romanlarında işlediği konularla güncelliğini hiç kaybetmemiştir. Hatta edebiyatın seviyesini çok üst noktalara taşımıştır. Dostoyevski kendisinden sonraki sadece yazarları değil birçok insanı da etkilemiştir. Hatta etkilediklerinden Jorge Luis Borges şöyle der: "Aşkı ilk defa yaşamak gibi, denizi ilk defa görmek gibi, Dostoyevski’yi keşfetmek de insanın hayatında önemli bir tarihtir.".

    Kaynaklar: https://tr.wikipedia.org/wiki/Fyodor_Dostoyevski

                     Kumarbaz, Yeraltından Notlar, Suç ve Ceza

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.