Modernizm adı altında oluşum gösteren topluluklar, araçlar ve medya sistematik bir biçimde işleyiş göstermektedir. Modernizmi ayakta tutan başlıca iki nokta mevcuttur; “Yenilik olgusu” ve “bağlılık” halidir. Birey ve toplum kendi bilinci dışında hareket etmeye başladığı an, modernizm kendini ispatlamıştır diyebiliriz. Sürekli oluşum gösteren bu sistematik durum karşısında, topluma sadece olumlu yönleri gösterilerek, algı oluşturma yöntemiyle modernizmin; bireye yön vermesi ve hâkimiyet kurması arka plana itilmektedir. Bu yönlendirme ile en çok karşımıza çıkan olgu ise eşya dürtüsüdür. Eşya ’ya olan bağlılık ve tüketim kültürü olgusu zamanla iç içe geçerek topluma ve bireye indirgenerek empoze edilmiştir. Bir anlamda saydam bir tabaka ile bireyler hapsedilmiştir. Bu durumun arka planında oluşum gösteren sebeplere bakıldığında, tüketimi sıradanlaştırma olgusu ve sürekli hale getirme söz konusudur. Sürekli üretim, sürekli reklam sonucunda ortaya çıkan tüketme arzusu / tükenme hali hızla kendini göstermektedir. Popüler olan her tür nesneye ulaşma hali ve tüketme durumu; stratejik reklam çalışmalarıyla bireylere empoze edilmiş biçimdedir ve artık birey kendi isteği dışında alım gerçekleştirmektedir. Birey, toplumda yaygınlaşan tüketim dürtüsüyle hareket ettiğinde, yaşanabilecek olumsuz bir durum karşısında ihtiyacına ulaşamadığında mutsuzlaşıp, içine kapanık bir bireye dönüşerek, toplumdan soyutlanmaya kadar evrilecektir. Bu durum zaman içinde, mutsuz ve tüketime odaklı bireyler haline gelen kitleleri doğuracak ve mutsuz bireylerin hakimiyet kurduğu toplum yapısı, tüm alanları etkileyecektir. Günümüz koşullarında daha belirgin oluşum gösteren bu sistematik tüketme arzusu, bireyleri; istekleri doğrultusunda, köleleştirme dürtüsü ile kendine çekmeye devam etmektedir.