JACK LONDON-MARTIN EDEN

JACK LONDON-MARTIN EDEN
  • 4
    0
    0
    0
  • Canım Martinim 3 erkek (birisi Hindistan'da ölmüş),2 kız kardeşe(Gertrude ve Marian) sahip.Spencer'ın ön saflardaki savunucusu,Ruth'a aşık olmuş,tek yumrukta karşısındakini devirecek güçte bir denizci,kendi kendine okuyup öğrenerek amaçladığı hedefine kimseye kulak asmadan ulaşan,çilenin de yoksulluğun da açlığın da babasını çekmiş(Ama ona göre;

    "...Yoksulluğun hoş bir şey olmadığının bilincinde olmasına karşın,aynı zamanda yoksulluğun,alçalmı ya da umutsuz köleler dışındaki kimseleri başarıya yönelten,yararlı bir şey olduğunu düşünüyordu..."

    ,sonunda birçok başarısız denemelerine rağmen yılmadan çalışan,üreten tüm burjuva toplumu tarafından sevilip sayılan ünlü bir yazar olmuş bir adam.(Açlığın zirvesini gördüğü zamanlar yüzüne bakmayan burjuva toplumu,Ruth'un ailesi hatta eniştesi Bernard Higginbotham şimdi onu yemeklere,davetlere çağırıyorlardı;

    "...'Tanrım!Ve ben aç ve paçavralar içindeydim,'diye düşündü o kendi kendine.'Neden o zaman beni akşam yemeğine çağırmadınız?O zaman tam zamanıydı.İş yapılmıştı.Eğer şimdi beni yapmış olduğum iş için besliyorsanız;neden beni o zaman ona ihtiyacım olduğu zaman beslemediniz?...hayır;siz beni yapmış olduğum işi için beslemiyorsunuz şimdi.Beni besliyorsunuz çünkü başka herkes beni besliyor ve beni beslemek bir şereftir.Beni şimdi besliyorsunuz çünkü siz bir sürü hayvanısınız;çünkü bir sürünün parçasısınız,çünkü sürü aklının tek kör otomatik düşüncesi şimdi beni beslemek..."

    Ruth Morse; Martinimin aşık olduğu mavi gözlü kız,lakin kız kendi dünyasından ayrılmıyor,etrafta neler olup bittiğini bir silkelenip,büyüdüğü kalıplanmış ortamdan uzaklaşmıyor tutturmuş iş bul da iş bul.Bence Ruth  %100 Türk.Aralarındaki fark şu şekilde geçiyor kitapta;

    "...Ruth'un elleri yumuşaktı,çünkü hiçbir zaman onları çalışmak için kullanmamıştı.Yaşamak için çalışmak zorunda olmayan bir insan düşüncesi ile Ruth'la arasındaki uçurum geniş ve dipsiz göründü.Genç adam ansızın insanların emek harcamayan aristokrasisini gördü.Kendisi ve bütün ailesi çalışmıştı.Gertrude'un elleri bitmez tükenmez ev işlerinden sertleşmeden önce,çamaşırdan dolayı haşlanmış et gibi kırmızıydılar.Diğer kız kardeşi Marian; önceki yaz konserve fabrikasında çalışmıştı ve ince güzel elleri domates bıçakları ile baştan aşağı yaralıydı.Ayrıca iki parmağının ucu,önceki çalıştığı karton kutu fabrikasının makinalarında kalmıştı.Annesinin tabutun içindeki sert ellerini hatırladı.Ve babası sönen son nefesine kadar çalışmıştı;öldüğü zaman ellerindeki sertlikler bir buçuk santimetre kalınlığında olmalıydı.Ama Ruth'un elleri yumuşaktı,annesininkiler ve ağabeylerininkiler de öyleydi.Bu onların sınıfının yüksekliği ve onunla kendisi arasında uzanan uçurumun muazzam bir göstergesiydi..."

    Ruth'la eğitim-bilgi birikimi açısından aynı seviyeye gelmeye çalışması ise şöyleydi;

    "...Martin kendisini,yabancı bir toprağın kıyılarında gemisi batan,içi güzelliğin gücüyle dolu,ama yeni topraktaki kardeşlerinin dilleri ile şarkı söylemeye çalışan bir şaire benziyordu..."

    Martinim ona deli gibi aşıkken bizim kız Ruth ise şöyle düşünüyordu;

    "...Ama onunla ilgiliyim.Bir bakıma o benim korumam altında.Sonra da o benim ilk erkek arkadaşım,ama daha çok koruma ve arkadaşlık bir arada.Kimi zaman da,beni korkutunca,oyun oynadığım bir buldog gibi kuvvetle çekiştiriyor,dişlerini gösteriyor ve zinciri koparıp kurtulmakla tehdit ediyor.Sanırım o beni bir buldog gibi ilgilendiriyor..."

    Martinimin aşkı ise;

    "...düşüncenin aşk ile bir ilişkisi yoktu.Sevdiğim kadının doğru ya da yanlış düşünmesi fark etmezdi.Aşk düşüncenin üzerindeydi.Eğer Ruth onun bir kariyere olan ihtiyacını bütünüyle değerlendiymediyse,bu onu bir parçacık daha az sevilebilir yapmazdı.O bütünüyle sevilebilirdi ve ne düşünüyor olduğu onun sevilebilirliğiyle hiç ilgili değildi..."

    Martin ünlü bir yazar olduktan sonra Bayan Morse Ruth'u,Pembe'nin Sultan'ı Ferhat'ın zengin olduğu bölümde Ferhat'a göndermesi gibi Martin'in yanına gönderiyor ve Martinim şöyle diyor;

    "...Beni kalıplaştırabilirdin.Beni içinde tüm yaşam değerlerinin gerçekdışı,sahte ve bayağı olduğu,ikiye dört boyunda bir kuş yuvası yaşamına sıkıştırabilirdin..."

    Lizzie Connolly; bu kızcağız Martinime aşık lakin bizimkisi ona aşık değil olsa olsa anca hoşlantı.Konserve fabrikasında çalışmış.(Jack London da ailesine destek vermek için konserve fabrikasında çalışmıştır.)Ruth'un aksine kendi kendine ayakları üstünde kalmaya çalışan bir kızcağız.Onunla ilgili kitapta geçen ve beni etkileyen bir cümle;

    "...O sert diyebileceğim gözlerine dikkat etmişsindir.O hiçbir zaman kimseye sığınmadı;kendi kendisine dayanmak zorundaydı.ve genç bir kız,hem kendi kendisine yetip,hem de gözlerini yumuşak ve kibar olarak örneğin senin gözlerin gibi,koruyamaz..."

    Ve kitaptan bazı alıntılar;

    "Ufkunun sınırları,onun kendi sınırlarıydı ve sınırlı kafalar sınırları yalnızca başkalarında görebilirdi."

    "Aşk öyle bir kaba bir şey midir ki ün ve toplumun ilgisiyle beslenmesi gereksin?"

    "O evrende yaralı bir varlıktı.Yaşam acılı bir yorgunluk durumuna gelince,ölüm sonsuz uykunun sükununa götürmeye hazırdı."

    "Köle tiplerden oluşan hiçbir devlet uzun süre devam edemez."

    "Gerçek soylu kimseler acıma ve sevecenliğin üzerinde olurlardı.Acıma ve sevecenlik kölelerin yeraltı yaşamlarından doğmuştu,ter ve acılarından öte bir şey değildi."

    "Aşırı yaşama sevgisinden,

    Ümit ve korkudan kurtularak,

    Tanrılara,her ne iseler onlar

    Kısaca bir şükran sunarız

    Ki hiçbir yaşam sonsuz dek sürmez;

    Ki ölüler asla dirilmez;

    Ki en yorgun ırmak bile 

    Güvenle denize döner bir yerde."Algernon Charles Swinburne-The Garden of the Proserpine{Proserpine,yeraltı tanrısı Hades ile evlenen Persephone'nin Latince yazılışıdır.)Swinburne Martinime ona gerekli olan anahtarı vermişti."Yaşam hastaydı;daha doğrusu hasta dayanılmaz bir şey olmuştu."

    "'Ki ölüler asla dirilmez!' bu dize üstün bir şükran duygusuyla onu heyecanlandırdı.O evrende yaralı bir varlıktı.Yaşam acılı bir yorgunluk durumuna gelince,ölüm sonsuz uykunun sükununa götürmeye hazırdı.Ama o niçin bekliyordu hala?Gitmek zorundaydı..."

    -----THE END-----


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.