Yeryüzüne Dayanabilmek İçin

Yeryüzüne Dayanabilmek İçin
  • 4
    0
    0
    1
  • Canım Tezer Özlü'nün en sevdiği yazarının bir kitabını okuduğuma göre Tezer Özlü'nün kitaplarında buldum yine kendimi..."Yeryüzüne Dayanabilmek İçin" adlı düzyazısı(Tezer Özlü'nün yurtdışından zamanın dergilerine gönderdiği olağanüstü yazıları içeriyor) Sezer Duru tarafından 2014 yılında hazırlanmış.İçerisinde Cesare Pavese'den Kafka'ya,Kafka'dan 32.Uluslararası Berlin Film festivaline,Marburg Edebiyat Ödülüne,Andrei Tarkovski'nin İrena Brezna ile yaptığı röportaja (bunu da ayrıca yazacağım baya baya tartışılacak konu çıkar buradan-bu arada Rus yazarlar karşıma çıkınca aklıma Baturay Özdemir'in stand-up'ı aklıma geliyor:):):)-izlemek isterseniz- " target="_blank" rel="noopener"> -)

    "KADINLARIMIZ"

    "Düşünce özgürlüğüne kavuşturulmamış bir ülkenin kadını olarak,Türk kadınının sınıfsal çelişkisi konusunda söz söylemek oldukç güç.Çünkü,bugünün Türkiyesi hem çok sınıflı bir toplum hem de 5.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar onbeş yüzyılı birarada yaşayan bir toplumdur.Ayrıca Batı dünyası kapsamı içinde düşünülen; askeri,siyasal ve ekonomik yönden Batıya bağımlı…Ama bir İslam ülkesidir.Bu durum da halkı başka başka çelişkilerle karşı karşıya getirmektedir.

    Bu denli karmaşık ve sorunlu bir toplumda biz hangi kadından söz edeceğiz?

    Sınıflı toplumumuz büyük eşitsizlikler göstermektedir.Üstelik son on yılda Türkiye’de köylere dek yayılan televizyon,”beyin yıkama” politikası ile,köy kadınının karşısına bile Dallas gibi bir Amerikan filmiyle çıkabilme cesaretini göstermektedir.Renkli basın,reklam filmleri,fotoroman ticareti var gücüyle halkın bilinçlenmesini engellemek için,sermayenin ve çarpık kültürün egemenliğini daha uzun kılabilmek için var gücüyle çalışmaktadırlar.Bilinçsiz insanları,yanlış yaşam biçimlerine özendirmeye çalışmaktadır.Aynı tutum yıllar yılı Yeşilçam sineması filmleriyle de uygulanmıştır.Ezilen sınıfların ve ezilen kadının da sorunlarına eğilen yeni ilerici Türk filmlerinin,geniş halk kitlelerine ulaşması engellenmiştir.

    Türkiye’de emekçi sınıfların mücadelesi ,bu sınıf insanlarının kadın,erkek,çocuk yani tüm bireyleriyle bilinçlenip,belli bir kültür düzeyine erişmesi ile gerçekleşecektir.İşte ancak bu gerçekleştiği an,kadının sorunlarına da çözümler bulunabilecektir.Burada da en büyük görev,gene aydın insana,aydın kadına düşmektedir.Bugünün çağdaş dünyasında bilinçsiz bir kurtuluş yoktur.Bilinçsizce sınıf atlamak,insana hiçbir çözüm getirmez.İnsan,hem toplumsal yaşamı,hem iş hayatı,hem kendi iç dünyası hem özyaşamı için bilinçlenmek zorundadır.Hiçbir toplumsal sınıfın insanı,,bilinçsiz ve kendi sınıfından soyutlanarak(yani ayrılarak),sınıf atlamaya çabalayıp bir çözüme ulaşamaz.Para ve maddeye bağlanıp dünyada “kendi paçasını kurtarmak”terimi,ancak çağdaş dünya insanı için geçerli değildir.Ve özellikle o insan,Türkiye gibi bir ülkenin insanı ise.

    Bireysel kurtuluş diye bir yaşam biçimi yoktur.İnsan her zaman toplumsal bir yaratık olduğunu kavrayıp kendi sınfıının bilinçlenmesi ve daha insancıl koşullara kavuşması için çaba gösterdikçe mutlu olabilecek,yaşamını değerlendirecektir.Yaşam,şöyle bir yaşanıp geçmek için varolmak değildir.Aksine insanları,en insancıl yaşamlara ulaştırmanın mücadelesinin verildiği bir olgudur.Bilinçsiz bir yaşam,insan yaşamı değildir.Bir anlamda aileyi yöneten,çocuklarını yetiştiren kadınlar da olduğuna göre,aydın Türk kadınının en büyük görevi,diğer kadınları bilinçlendirmek olmalıdır."

    Bu kadını neden okumaya devam ettiğim son paragrafta ektedir:)

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.