Şelalenin içerisindeki ahşap evinde oturan bir bahçıvan. Onların hepsi zihnimde kimsenin ulaşamayacağı kilitlerle kapatılmış, çok değer verdiğim odanın içerisinde. Sıcaklığın, nemlenmiş saçların, kızarmış gözlerin, dudaklarımda hissetmeye doyamadığım kirpiklerin, tenindeki tatlılık hepsi orada. Odaya girdiğimde tablolarımızı izliyorum. Tuvaller gözlerimin önünde tekrar tekrar boyanıyor. Fakat bu benim için bir sorun teşkil etmiyor tam tersi güzel tablolara defalarca bakılmalı ki ne kadar güzel olduğunu nasıl hissettirdiğini ve ne düşündürdüğünü kavrayabilesin.
Onları kavradığında hatırlamak kolaylaşır. Unutmak istemem. Tekrar tekrar. Kesilmiş kanatların, sıcaklığın, nemlenmiş saçların, kızarmış gözlerin, dudaklarımda hissetmeye doyamadığım kirpiklerin, tenindeki tatlılığı unutamam.
Tablolarımızın mükemmelliğini hissediyorum. Onlar için inanamayacağın cezalar verdim kendime.Tekrar tekrar. Artık bunun bir önemi yok çünkü bir ödülüm var. Tablomuzun içerisindeyiz. Onun kesik kanatları var. Her sabah gözlerimi acıtan güneş ışığıyla gülümsemiş olurum ona. Benimle birlikte uyanır yorulmuş gözleriyle mırıldanmaya başlar. Bende dudaklarımı koyarım. Bana teşekkür eder. Bir bakmışım işlerini yapmaya koyulmuş. Temiz hava. Şelalenin sesi. Tahta ve gıcırdayan koridordan geçip yanına giderim kanatlarını okşarım dudağımı koyduğum gözleri parlamaya başlamış. Anlatacaklarımı anlayacağını düşündüğümden elimden sadece bu geliyor. Ona teşekkür ederim.
03 02 22