Türk Dizi Felsefesi

Türk Dizi Felsefesi
  • 7
    0
    1
    0
  • Televizyonda hiç güzel bir şey yok! Hepsi aynı! Güzel bir şey çekemiyoruz! Bölümler çok uzun!...

    Bu gibi şikayetler çok fazla değil mi? Bir şeyleri suçlamak, şikâyet etmek, bunları dillendirmek kolay. Peki hiç düşündünüz mü neden? Neden böyle?

    Sabahtan akşama kadar işte olup yorulan insanlar, çok çalışıp beynini, vücudunu yoran insanlar, akşam eve gelmiş kafasını boşaltması, iş stresinden kurtulması lazım. Dinlenmesi lazım. Geçer televizyonun karşısına tam karşısında zaten televizyon, rastgele bir kanal açar şikayet ettiğimiz diziler...

    Neden güzel bir dizi yok? Bilimsel, düşündürücü bir şey yok? Olanlar tutmuyor, hemen bitiyor!

    Neden acaba?

    Patronunun gönderdiği işleri her an kovulma korkusuyla yapan insan, gün içinde sadece eve gidip yatmayı, uzanmayı, dinlenmeyi düşünen bir insan, bu ayı nasıl çıkartacaklarını, elektrik faturasını, su faturasını, doğalgaz faturasını, gidenleri, harcadıklarını nereden kısabileceğiyle kafayı bozan bir insan bir de diziye mi kafa yoracak?

    Neden diziler bu kadar uzun?

    Ne yapsınlar? İş çıkış saati 17.00, işten çıktın trafik, eve geldin üstünü başını değiştirdin, duşunu aldın, yemeğini yedin biraz haberlere baktın saat 20.00 işte dizi başlama saati. Zaten yorgunsun geçtin koltuğa, aldın eline kumandayı, açtın rastgele bir kanal hangi dizi olduğu fark etmiyor olay örgüsünü ilk dakikalarda anlıyorsun zaten. Erkek patron, asistan kız, kabul görmeyen bir aşk, kızı oğlundan uzaklaştırmak isteyen oğlunu daha iyilerine layık gören bir anne, kavgalar, entrikalar, sevgililik, evlilik, mutlu son. "Ben demiştim." sözü, "Ben demiştim böyle olacak, böyle bitecek, böyle diyecek diye."
    "Ben demiştim" ne kadar güzel bir söz değil mi, haklısınız. Haklı çıkmışsınız. Haklı çıkmanın mutluluğu. "Biliyordum zaten böyle olacağını." insanlar bunu istiyor. Çünkü şu monoton geçen günlerde, aylarda, yıllarda ufacık bir heyecan istiyor. Haklı çıkmak, mutlu olmak istiyor.

    Bu insana, işte saatlerce çalışmış yorgun, bitik insana, bilim kurgu izlettir. Değiştirir. Kumandayı bulur, alır, kanalı değiştirir. Hatta televizyonu bile kapatır.

    Bir öğrenci uyku harici durmadan ders çalışamaz, bir sporcu durmadan antrenman yapamaz, bir öğretmen durmadan öğretemez, bir doktor durmadan tedavi edemez, bir avukat durmadan savunamaz, bir yargıç durmadan hüküm veremez, bir şarkıcı durmadan şarkı söyleyemez, bir oyuncu durmadan rol yapamaz, bir ressam durmadan resim çizemez, bir işçi durmadan çalışamaz, bir insan hiç durmadan beynini yoramaz...

    Durması lazım. Dinlenmesi lazım.

    Dinlenmesi lazım ama öyle bir dinlenmek ki oturduğu yerden kalkmaması lazım. 150 dakikalık dizide neden sadece iki reklam var? Kalkma diye, bağımlı ol diye. Durmadan reklam verirse odaklanamazsın, durmadan mola verirsen çalıştığın dersten bir şey anlamayacağın gibi. Reklam versin kalkacağım, kapatacağım dersin bu yüzden reklam vermezler. Reklam verdikleri yer de en merak uyandıran yerlerdir, devam et diye, araya on beş dakikalık reklam girdiğinde bile televizyon başında dur, bölümü bekle, diziye bağlı kal, merak et diye. Dizi biter, sonu heyecanlıdır, televizyonu kapatma fragmanını bekle diye. Vay be, de. Heyecanlan. Sosyal medyada takip et, bir dahaki bölüme de gel. Hep gel.

    Çok güzel işlemiyor mu? İstediklerini çok güzel almıyorlar mı? Biz bir daha geri alamayacağımız zamanı , bile isteye onlara vermiyor muyuz?

    Herkes oyuncu olmak istiyor, kendi reklamlarını çok güzel yapmıyorlar mı?
    İşin en kötü yanı ne biliyor musunuz? Bunu herkes biliyor ama kimse duymak istemiyor!
    Sadece sigara, alkol bağımlılık değildir; televizyon da bağımlılıktır tıpkı sosyal medya gibi.

    "Şşşş! Sessiz ol ne dediğini duymuyorum! Bak kaçırdım işte! Ne dedi o?"

    "Karışma bana çok yorgunum! Bi televizyon keyfim var onu da rahat rahat yaşatmıyorsun!"


    Yorumlar (1)
    • Sonunda bağımlılıkların sebep değil sonuç olduğunun farkında olan birisi yazı çok açıklayıcı olmuş tebrikler

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.