Sizler ile rock müzik tarihine içinde bulunan şarkılarla olduğu kadar bu şarkıların bulunduğu albümlerin kapaklarıyla da hafızamıza kazınmış olan eserleri buluşturmaya "Rock Tarihinin En İkonik Albüm Kapakları ve Hikayeleri" serimizin ikinci yazısıyla devam ediyoruz. Yazıya geçmeden önce, eğer serinin ilk yazısını da okumak isterseniz diye linki bırakıyoruz: https://www.wannart.com/rock-tarihinin-en-ikonik-album-kapaklari-ve-hikayeleri-i/
Pink Floyd - Wish You Were Here
İlk olarak, sadece beş şarkıdan oluşmasına rağmen, Pink Floyd'un şu ana kadarki en iyi parçaları denildiğinde akla gelen Shine On You Crazy Diamond, Welcome To The Machine, Have A Cigar ve albümle aynı adı taşıyan Wish You Were Here'ı; yani bu şarkıların tamamını içeren bir albüm olan Wish You Were Here'ı inceleyelim. David Gilmour (gitar/vokal) ve Rick Wright'a (klavye) göre Pink Floyd'un en iyi albümü olan bu albümün kapağı da diğer kapaklar gibi Storm Thorgerson'a ait.
Takım elbise içerisindeki iki adamla gerçekleştirilen ve bu adamlardan birinin alevler içinde olduğu bu çalışmanın çıkış noktası, Thorgerson'a göre kırılganlık duygusu, daha doğrusu insanların "gerçek duygularını yanmaktan korktukları için gizlemeleri durumu" olmuş. Albümün yapım sürecinde grubun üyeleri, uyuşturucu sorunlarından dolayı yollarını ayırdığı Syd Barret'ın eksikliğini hissettikleri ve bundan dolayı yoğun bir duygusal bunalım içinde olduklarından dolayı da Thorgerson'ın albüm kapağında hayata geçirdiği, duygularla alakalı düşüncelerinin aslında bu süreci çok iyi yansıttığını söylemek mümkün.
Bu öyle bir duygusal bunalım ki albümün çıkış noktası olan ve sonradan albümün ismi haline gelen "Keşke burada olsaydın" olarak çevirebileceğimiz Wish You Were Here cümlesi bile Syd Barret'a bir sesleniş niteliğinde. Albümde yer alan ve grup üyelerinin kendilerinin de onayladığı üzere Barret'a ithafen yazılmış "Shine On You Crazy Diamond" parçasının kaydı sırasında Syd Barret'ın stüdyoya gelmesi üzerine duygusal olarak iyice dağılan Roger Waters ve David Gilmour'ı gördükten sonra Storm Thorgerson "eksiklik" hissini onlarda somut olarak görmüş ve ve böyle bir albüm kapağı tasarlamakta son kararını vermiş.
Rage Against The Machine - Rage Against The Machine
İdeolojilerini şarkılarına yansıtmaktan hiçbir zaman çekinmeyen ve şarkılarında sıklıkla kapital düzene, otoriteye olan karşıtlıklarını, sol düşünceye yakın olan görüşlerini dinlediğimiz Rage Against The Machine; şarkı sözlerindeki radikalliklerini bir üst seviyeye çıkararak albüm kapaklarında çok çarpıcı bir fotoğraf kullanmış. Görmüş olduğumuz bu fotoğraf 1963 yılına ait ve Vietnamlı bir Budist keşiş olan Thích Quảng Đức'ın hükümetin Budistlere olan baskısını protesto etmek için kendini ateşe vermiş olduğu sırada Malcom Browne adlı bir fotoğrafçı tarafından çekilmiş. Aynı zamanda bu öyle bir fotoğraf ki zamanında John F. Kennedy'yi o zamanki Vietnam hükümetine destek vermekten vazgeçirmiş.
1992 yılında çıkardıkları ilk albümleri için seçtikleri bu görsel onların arkasında durduğu tüm bağlılığı, merhamet duygusunu ve meydan okumayı temsil ettiğinden dolayı Malcom Browne'dan bu fotoğrafın lisansını almışlar ve rock müzik tarihine bu ikonik albüm kapağıyla isimlerini yazdırmışlar.
Led Zeppelin - Physical Graffiti
Her albüm kapağı ayrı bir hikayeye sahip olan efsanevi grup Led Zeppelin'in, bu serimize konuk olan kapağı Physical Graffiti oldu. Bu fotoğrafın özelliği ise şunlar olmuş; bu bina New York'ta bulunuyor ve kapakta da görebileceğiniz üzere muhteşem simetrisi ile dikkatleri çekiyor. Fotoğrafı çeken ve sonrasında da düzenleyen Peter Corriston da binanın simetrikliğinden etkilenerek bu binayı fotoğraflamaya karar vermiş. Ayrıca, aslında beş katlı olan bu bina, albümün isminin camlara sığdırılabilmesi adına sanki dört katlı bir binaymış gibi düzenlenerek son halini almış. Aynı zamanda ek bir bilgi olarak da şunu söylemeden geçmek olmaz, dönemin diğer efsanevi gruplarından biri olan Rolling Stones'un "Waiting On A Friend" klibi de bu binanın önünde çekilmiş.
Koymuş olduğumuz ikinci görsel ise albümün iç yüzeyinde bulunan ve incelenmeye değer bir görsel. Öyle ki camlara biraz daha dikkatli baktığınızda Led Zeppelin'in üyelerini, John F. Kennedy'nin suikastçisi Lee Harvey Oswald'ı, Meryem Ana'yı, Neil Armstrong'u ve Oz Büyücüsü'nün oyuncularını görmek mümkün.
Joy Division - Unknown Pleasures
Sıradaki albüm kapağımı ise artık Joy Division dinleyicisi olmayan insanlar tarafından da bilinen; tişörtlerde, defterlerde ve daha birçok eşyada baskısını gördüğümüz Unknown Pleasures albümüne ait. 1976 yılında müzik dünyasına giren ve 1980 yılında grubun vokali Ian Curtis'in intihar etmesi sonucu dağılan Joy Division'dan geriye, bizlere sadece iki albüm kalmış ki Unknown Pleasures grubun çıkış albümü olmasına rağmen, hepimizin aklında yer eden albüm artwork'ünün dışında da, She's Lost Control ve Disorder gibi efsanevi şarkıların bulunduğu bir çalışma olmuş. Zamanında bu albüm kapağındaki görselin ne olduğu hakkında o kadar çok tartışılmış ki Youtube'da arattığınızda bu konuyla alakalı ">videolara ulaşmanız mümkün.
Tabii ki bu gizemli görüntünün ne olduğu artık bir sır değil... Bu görsel fikrinin ortaya çıkması grubun bateristi Stephen Morris'in, albüm kapağının tasarlayan Peter Saville'e "Cambridge Astronomi Ansiklopedisi"nden bir sayfa vermesiyle başlıyor. Bu sayfada ise kapaktakine benzer fakat daha sivri dalgalar bulunmaktaymış ve bu dalgalar ölmekte olan bir yıldızın gönderdiği radyo dalgalarına aitmiş. Saville de bu görselin albüm kapağı için harika bir "esrarengiz" sembol olduğunu düşündükten sonra tasarlama işlerine koyulmuş. İlk başta renkleri tam tersine çevirip siyah bir arkaplan üzerine beyaz dalgalar olması gerektiğine karar verilmiş ve ardından da kesin dalgalar biraz daha yumuşatılıp bir dağ figürüne yakın olacak bir biçimde yumuşatılmış.
The Strokes - Is This It
Son olarak ise, Amerikalı bir rock grubu olan The Strokes'un daha ilk albümleri olmasına rağmen başarıyı yakalamış oldukları "Is This It" albümü var. Özellikle "Last Nite" parçasıyla öne çıkmış olan bu albüm, daha ilk albümden bu kadar başarılı bir çıkış yakalamasının yanı sıra albüm kapağıyla da ilgileri üstüne çekmeyi başarmış diyebiliriz. Albüm kapağındaki fotoğrafı çekmiş olan fotoğrafçı Colin Lane, GQ dergisine verdiği röportajda bu kapağın hikayesini şöyle anlatmış: "Onlarla tanıştıktan yaklaşık 3 veya 6 ay sonra basın için çekim yapacaktık ama o zamanlar 'pre-website' döneminde olduğumuz için daha önce işlerimi görme fırsatları hiç olmamıştı. Bende bu yüzden çekim yapacağımız gün portfolyomu da yanımda götürmeye karar vermiştim."
Colin Lane'in yanında götürdüğü portfolyosunda ise albüm kapağında görmüş olduğunuz; onun o zamanlarki kız arkadaşı duştan çıktıktan sonra tamamen rastgele bir şekilde, sadece seksi bir şeyler yakalamak adına çektiği birkaç fotoğraftan biri olan bu fotoğraf da bulunuyordu. Röportajın devamında ise şöyle diyor: "The Strokes'un birlikte çalıştığı art direktörler, grubun hala albüm kapağını seçmemiş olmasından dolayı kafayı yemiş bir haldelerdi. Öğle yemeğinde Julian (grubun vokali) portfolyoma bakmak istedi ve bu fotoğrafı gördü. Bunun havalı bir albüm kapağı olacağını düşündüğünü ve bu fotoğrafı kullanıp kullanamayacağını sordu, ben de tabii ki sorun olmayacağını söyledim."
Fakat hikaye burada bitmiyor, çünkü aynı röportajın devamında Colin Lane'in anlattığı üzere, grup tur için Avustralya'ya gittiğinde Julian kitapları karıştırırken atomların birbirileriyle çarpıştığı yakın çekim olan bir fotoğraf görmüş ve o fotoğrafa -Lane'in deyimiyle- aşık olmuş. Neyse ki Julian bu fotoğrafı gördüğünde albüm kapağının değişmesi için artık çok geçmiş ve Julian değişik yapılıp yapılamayacağını sormuş olmasına rağmen, albüm kapağı Colin Lane'e ait olan bu ikonik fotoğraf olmuş. Bu konu hakkında ise röportajın sonunda şu sözleri söylemiş: "Eğer Julian o fotoğrafı biraz daha erken görmüş olsaydı, şu an sahip olduğum kariyere asla sahip olamazdım."
Yorum Bırakın