MPDG: Manic Pixie Dream Girl kimdir?

MPDG: Manic Pixie Dream Girl kimdir?
  • 5
    0
    0
    0
  • Eminim sinemadan keyif alıyorsunuzdur, üzülerek (pek değil) söylemeliyim ki keyfinizi kaçırmaya geldim. Gençlik/çocukluk dönemlerinizde belki de çok sevdiğiniz birkaç filmi eleştirip çıkacağım. Daha doğrusu filmlerin kendisinden ziyade, tekrarladıkları (asla bırakmadıkları) bir klişeden bahsedeceğim. Manic Pixie Dream Girl (MPDG) yani Türkçe çevirisiyle Hayali Manik Peri Kızı veya Tureng sözlüğünün çevirisine göre Özgür Kız Karakter klişesi Nathan Rabin’in Elizabethtown (2007) filmine yaptığı eleştiri sonucu ortaya atılmıştır. Rabin, filmin ana karakteri Claire’i tanımlamak için bu terimi oluşturur.
     
    Peki, tam olarak nedir MPDG terimi? 
     
    Rabin (2007), “(…) çılgın hayal dünyasına sahip yönetmenlerin ve yazarların zihinlerinde varlık bulur. MPDG karakterlerin tek görevi melankolik genç erkeklere hayatı ve sunduğu gizemli maceraları sevmeyi öğretmektir.” Şeklinde tanımlar. 
     
    Ve yine Rabin’e göre MPDG bu görevini tamamladığında erkek arkadaşlarına başarıyla hizmet etmenin hazzıyla ortadan kaybolur. (Sherrill, 2016) MPDG karakterinin yaratılma sebebi aynı zamanda Laura Mulvey’in “Visual Pleasure and Narrative Cinema” (1975) isimli kitabında sunduğu Male Gaze (Erkeğin Bakışı) kavramıyla da açıklanabilir. Mulvey, kamera merceğinin objektif olamayacağını sadece kamerayı tutan kişinin bakışını yansıtabileceğini söyler, yani kamerayı tutan erkeğin bakış açısı tüm ataerkilliğiyle ürettiği filmlere yansır. Elizabethtown filminde karşılaştığımız MPDG karakterde yönetmen Cameron Crowe’un objektifinin maskülen yansımasını kolaylıkla bulabiliriz.
     
    Hollywood filmleri, kadın karakterleri genellikle erkekler için yaratılmış bir arzu nesnesi olarak sunma eğilimindedir. (Mulvey, 1975) Kurmaca filmler genellikle yönetmenin (erkeğin) bakış açısından anlatılır ve filmlerdeki bakışın maskülenliğinin sebebidir. Mulvey aynı zamanda kadınların her zaman lensin (bakışın) odağı ve asla kaynağı olamadığını söyler. Tabii ki bu kitabın 1975’de yazıldığını göz önünde bulundurmak zorundayız, ve modern sinema dünyasında sadece kadınların değil aynı zaman da Kuir bireylerinde bakışın kaynağı olduğunu hatırlamalıyız. 
     
    Hollywood prodüksiyonlarında rastladığımız MPDG karakterlerin en büyük iki örneği Elizabethtown’un Claire’i ve Garden State’in Sam’idir. 

     

    Claire Colburn (Kirsten Dunst tarafından canlandırılır) Sam Feehan (Natalie Portman tarafından canlandırılır) 

    Elizabethtown filminde ilk tanışma sahnesi nedense hayat dolu Claire’in iletişim kurmayı reddeden Drew’a olan ani ilgisidir. Bir MPDG’ye yakışır şekilde Claire pes etmez, Drew’u konuşturmaya kararlıdır. Filmin bu kısmında hala Claire gibi bir kadının Drew gibi bir adama olan ilgisinin sebebi açıklanmamıştır zira Drew soğuk, mesafeli ve zaman zaman kaba olarak aktarılır. Film süresince Claire ara sıra belirir ve Drew’a hayat değiştiren tavsiyeler bahşeder. Varlığı Drew’un varlığına armağan diyebiliriz, zira Claire’in bulunduğu sahnelerde kişisel hayatına dair hiçbir şey öğrenmiyoruz. Filmdeki varlığının tek sebebi Drew’un yolculuğunda ona destek olmak ve hayatını iyileştirmektir. Claire ile ilgili öğrendiğimiz tek şey zeki ve güzel olmasına rağmen çekiciliğinin farkında olmayışıdır. Bu da tabii ki onu daha değerli bir arzu nesnesi haline getirir. MPDG’nin neden hayali olduğu şu noktada açıkça anlaşılır, değil mi?
     
    Bir başka örnek ise Zach Braff (2004) tarafından yönetilen Garden State filminin Sam (Natalie Portman) isimli karakteridir. Bu filmin anlatımı Elizabethtown filmine oldukça benzemektedir. Yine ilk tanışma sahnesi hayat dolu Sam’in konuşmayı sevmeyen Andrew’la iletişim kurma çabasıdır. Sam, neşeli ve dışa dönük bir kadınken Andrew, melankolik ve içe dönüktür. Claire gibi Sam’de Andrew’un hayatına rehberlik eder ve hayattan keyif almayı öğretir. Sam’in temel özelliği de diğer kızlar gibi olmamasıdır, tuhaftır (ama hala çekicidir). Tabii ki Natalie Portman ne kadar tuhaf olabilirse.  
     
    MPDG klişesi neden bu kadar kötü? 
     
    Pek çoğumuzun izleyerek büyüdüğü bu tür kurmaca filmler niçin feminizm hareketine bu kadar zararlıdır? Örnekte bahsedilen iki karaktere dönelim tekrar. İki karakter de güzel, çekici, komik, şapşal, ilginç, zeki ve bu özelliklerinin farkında olmayan kadınlardır. Değerlerinin farkına sadece bir erkek söylerse varabilirler (ki bu pek yaşanmaz). Dolayısıyla olabildiğince sığ şekilde işlenmiş karakterlerdir. Bu tür klişeler özellikle genç kızlarda ve erkeklerde yanlış beklentiler doğurur. Bir kadının mutsuz olması, zor zamanlar geçirmesi, zaman zaman partnerlerinin desteğine ihtiyaç duyması hiçbir zaman MPDG klişesine dahil edilmez. MPDG hiçbir zaman gerçek hayatta bulunabilecek bir kavram olmamıştır, Rabin’inde tanımladığı gibi sadece melankolik erkek yazarların hayal dünyalarında hayat bulur. Bu karakterlerin varlığı hem kadınların varlıklarına zarar verirken bir yandan da sinemanın gelişimine de ket vurur. Tek yönlü karakterlerden ziyade daha karmaşık ve derin karakterlerin hikâye anlatımına katkıları daha büyüktür.
     
     
    Kaynakça 

    Braff, Z. (Writer), & Braff, Z. (Director). (2004). Garden State [Video file]. Twentieth Century Fox.

    Crowe, C. (Director). (2005). Elizabethtown [Video file]. Paramount Pictures.

    Mulvey, L. (2009). Visual Pleasure and Narrative Cinema. In Visual and other pleasures. Basingstoke: Palgrave Macmillan.

    Rabin, N. (2007, August 23). The Bataan Death March of Whimsy Case File #1: Elizabethtown. Retrieved January 07, 2021, from https://film.avclub.com/the-bataan-death-march-of-whimsy-case-file-1-elizabet-1798210595

    Sherrill, B. E. (2016). The Birth of the MPDG 2.0: The Potential for the Manic Pixie Dream Girl Trope in Independent Film (Master's thesis, Western Kentucky University). Masters Theses & Specialist Projects. doi:http://digitalcommons.wku.edu/theses/1572


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.