Advertisement Tracker

MİNİK BALIK

MİNİK BALIK
  • 1
    0
    0
    0
  • Bir zamanlar gözlerin kapalıydı. Bu sebepten içinde olduğun minik akvaryumu okyanus sandın. O akvaryumda gezindikçe kendini büyük bir kaşif gibi hissettin. Keşfedilecek daha çok yer olduğunu düşündün. Halbuki geçtiğin her yer eskiydi. İçtiğin her su, aldığın her nefes eskiydi. Sen bunların hepsini her seferinde yeni sandın. Sonra okyanusun çok sıkıcı olduğuna kara verdin onun minik bir akvaryum olduğunu bilmeden. Camdan duvarlara çarptın ve her şeyi öğrendiğini, okyanusun sonuna geldiğini düşündün. Orada yalnızdın. Bu sebepten arkadaşlığın ne olduğunu hiç bilmedin. Başka balıkların hiç var olmadığını düşündün ve ne bir arkadaşa ne bir düşmana ne bir aileye ne bir öğretmene ihtiyaç duydun. Varlığını bilmediğin bir şeye nasıl ihtiyaç duyabilirsin ki? Aylar geçti ve sonunda tüm arayışların, tüm merakın, tüm heyecanın tükendi. Çünkü sen öğrenmen gerekeni öğrenmiş ve farkına varman gerekenin farkına varmıştın. Bu okyanusun hepsi senindi.

    Bu uçsuz bucaksız okyanus sadece senin için var olmuştu. Sen buradaki tek ve en önemli varlıktın. Senden başka yaşayan hiçbir şey olmamıştı. Bu yüzden çok özel olduğunu ve bu okyanusun hükümdarı olduğunu düşündün. Bir yerin hükümdarı olabilmek için orada hükmedilecek bir şeyler olması gerekirdi  ama sen hükümdar olmak aslında nedir bilmezdin ki.

    Sonra bir gün seni okyanusundan çıkardılar. Gözlerin ilk defa açıldı o gün. Ve sen anladın ki, senin görmek dediğin şey, aslında siyah bir perdeymiş.

    İlk başta nefes alamadın, can havliyle kıvrandın ama kimse görmedi. Tekrar alabilince nefes almanın ne kadar önemli olduğunu  öğrendin. Ama daha da önemlisi minik balığım, nefes alamamayı da öğrendin.

    Bu sefer seni gerçekten bir okyanusa koydular. Ve sen aslında okyanusun çok tuzlu olduğunu öğrendin. Ve bu tuzlu okyanus seni hiç mutlu etmedi. O ilk anlarda efendisi olduğun siyah okyanusu özlemeye başlamıştın bile. Sonra senden başka balıklar olduğunu öğrendin. Senden az farklı görünen, çok farklı görünen, aynı zamanda sayamadığın kadar çok balık vardı. Onlar çoktan beridir oradaydılar. Sen hiç onlar gibi değildin. Onlar, onlardan olmayanı aralarına almadılar.

    Senin gibi balıklar da vardı tabi, onlar da siyah okyanuslardan gelmişlerdi. Ama siz, siyah okyanus balıkları, siz hiç birbirinize yaklaşmadınız. Tuzlu okyanus balıkları gibi birlik olmadınız. Çünkü hepiniz kendi okyanuslarınızın efendileriydiniz. Hükümdarlığı kaybetmiş olmayı kabul edemediniz. Diğer balıkların gelip size kulluk etmesini istediniz ve tabi birbirinizden de beklediniz bunu.

    Minik balığım, bu okyanusta hep üzgündün sen. Bir aile, bir arkadaş, bir öğretmen, bir düşman ne demektir burada öğrendin sen. Ama öğrenmen sana hiç mutluluk getirmedi. Var olduğunu öğrendiğin her şeyin eksikliğini hissetmeye başladın çünkü. Hatta bir düşmanın bile. Ama onlar minik balığım, onlar seninle düşman bile olmadılar. Sonra çok sinirlendin ve okyanusun sonuna gidip orada yaşamak istedin. Belki sana az da olsa kendi okyanusun gibi hissettirebilirdi. Sonra tüm hızınla yüzmeye başladın. Yüzdün, yüzdün, yüzdün. Günlerce, aylarca yüzdün. Ama hiçbir şeye çarpmadın. Oysa senin sonsuz okyanusunun sınırları belliydi. Bu tuzlu okyanusta ise bir sınır yoktu ve her yer çok kalabalıktı. Bu nedenle geri dönmeye karar verdin.

    Döndüğünde diğer siyah okyanus balıkları tuzlu su balıklarıyla bir olmuştu. Sen bu duruma çok sinirlendin. Onları, geldikleri yere ihanet etmekle suçladın. Onlarsa buna hiç aldırmadı.

    Sen, zavallı balığım, sen çok kibirli ve öfkeliydin. Aynı zamanda çaresiz, yalnız ve hayal kırıklığı içindeydin. Hem haklıyın hem haksızdın. Senin ruhun hiç bu okyanusun dilinden anlamadı ve var olduğunu öğrendiği şeylerin eksikliğini her zaman hissetti.

    Bir gün, minik balığım herhangi bir sebepten ölecektin ve gözlerin kapandığında siyah okyanusuna kavuştuğunu zannedecektin.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.