Farkındaysanız artık ülke ekonomimiz fitnes salonlarına gidecek kadar iyi bir durumda değil. Aynı zamanda şahsi arabaya binmek için ve hatta toplu taşıma kullanmak için bile kötü durumda diyebiliriz.

Bisiklet aslında tam da böyle zamanlar için biçilmiş kaftan. Hem ulaşım amaçlı, hem spor amaçlı kullanılabilir.

Kendimde uzun zamandır masabaşı işte çalıştığım için her geçen yıl 10 kilo alıyordum ve bu artık bir seviyeden sonra gerçekten rahatsız etmeye başlıyor. Hareketsizlik ne kadar genç olursanız olun size sorunlar çıkarıyor. Artık eskisi gibi seri hareket edemiyorsunuz, rahat nefes alamıyorsunuz, tempo yapamıyorsunuz, özgüveninizi koruyamıyorsunuz.

Bu saydığım sıkıntılara çözüm olarak uzun zamandır aklımda olan ve çocukken de çok sevdiğim bisiklet sporuna geri dönmeye karar verdim. Ama karar verir vermez çok şaşırdım diyebilirim. Çünkü bisiklet fiyatları almış başını gidiyordu. 

Hızlıca bir bütçe planlaması yaptıktan sonra sıra geldi ne tür bir bisiklet alacağıma. Öncelikle bulunduğum konumdaki yol şartlarını değerlendirdim. Pek iyi sayılmazdı. O yüzden dağ bisikleti almaya karar verdim. Ama sonrasında yorumlarda asfaltta çok yoracağını söylediler. Bu aslında benim için daha iyiydi. Sonuçta ne kadar yorulursam o kadar efor harcayıp o kadar da kalori yakacağım(Uzun mesafeli sürüşlerde cidden çok yorar.).

Bisikleti Erzurum/Merkez'den ikinci el olarak aldım. Maalesef İspir'e getirirken baya zorlandım. Otobüste yer bulamadım falan baya uğraştırdı.

Getirdiğim ilk gün İspir merkezden, İspir'in Köprüköy Mahallesinde bulunan şantiyeye sürerek getirdim. Daha doğrusu ne kadar sürmek denilirse.. Bisiklet beni sürdü desem daha doğru olur. 8 km'lik yolu iki buçuk saatte bitirebildim, yürüsem belkide daha kısa sürerdi. Ama bu süreç bana yaptığımın ne kadar doğru olduğunu tekrar hatırlattı, gerçekten beden olarak bitik durumdaydım.

Bir kaç gün şantiye etrafında köy yollarında sürdüm bacaklarım biraz açıldı. Ama sonrasında bana istediğimi vermemeye başladı ve dağbaşı olduğu için yabani hayvan tehlikesi çok fazla vardı. Bende bisiklete bir adet su geçirmez branda aldım ve bisikleti İspirde bir yere bağlayıp üstünü kapadım. Güncelleme gelmişti..

Gün içinde çalıştığım için akşam vakti de kitap okuyup ders çalıştığım için bisiklete ayırabileceğim tek vakit sabah mesai başlamadan önceki süreçti. Dolayısıyla ne kadar erken uyanırsam o kadar çok bisiklet ile vakit geçirebilirdim.

Sabah gün doğarken bende uyanmaya başladım. Ufak bir sıkıntı vardı. Sabahın o saatinde şantiyeden İspir'e nasıl inip de bisiklet sürecektim. Bu ufak problemi motosikletim ile çözdüm. Sabah 03:30'de uyanıp, 04:00 'e kadar hazırlanıp şantiyeden çıkıyorum,04:30 gibi bisikletin başında olup kıyafet değişikliği falan derken 04:45 de bisiklet sürmeye hazır oluyorum. Saat 07:00 kadar bisiklet sürüp ( saatler değişmiyor ama km' ler ve gittiğim istikametler genelde değişiyor) sonrasında tekrar üzerimi değişip motosiklet ile şantiyeye dönüp soğuk bir duş alıp günüme kaldığı yerden devam ediyorum.

İki hafta da 4 kilo verdim. Üçüncü haftam da bisiklet ile kaza yaptığım için 1 kilo verdim. Sonrasında pes etmedim ve birinci ayıma yaklaşırken 6 kilo vermiş olmama çok az kaldı.

Bu süreçte hem sürekli yüksek çıkan nabzım artık 55-70 seviyelerine indi. Hem bana yetmeyen nefesim artık fazlasıyla yetiyor. Hemde kendimi daha dinç hissediyorum.

Yani bunlarda demek oluyor ki bisiklet sürerek gayet güzel kilo verilebilir. Bisiklet sürmek gerçekten hem beden hem ruh sağlığına baya faydalı.

Bisiklet sürerken dediğim gibi her akşam başka bir rota çizip sabah o rotaya doğru pedallıyorum. Bu süreçte aslında amacım İspir'in tüm köylerini bisiklet ile gezmek ve bu esnada güzel rotaları hem konum olarak hemde eksileri ve artılarıyla bol fotoğraflı bir gezi yazısına dönüştürerek Wannart aracılığıyla okuyucular ile paylaşmak.

Takipte kalın, sağlıcakla kalın...