Advertisement Tracker

İnsan Soyunun Kaderi

İnsan Soyunun Kaderi
  • 10
    0
    0
    0
  • Söyle bakalım” dedi Sphinks , “Sabahleyin dört, öğleyin iki, akşamleyin de üç ayaklı olan yaratık kimdir?”

    Oidipus, “İnsan” diye karşılık verdi.

    “Çocukken elleriyle, ayaklarıyla emekler, büyüdüğü zaman dimdik yürür, ihtiyarlayınca da bir değneğe dayanır.” dedi

                                                                                                                                       E. Hamilton, Mitologya  

     

      Başlangıçta dört soy mevcuttur. Heseidos ise bunu beş soy olarak nitenlendirir, çünkü o kahramanları ne tunç soyu ile ne de kendi demir soyu ile karıştırmak istiyordu. İlk, altın soyun başlangıcını Olymposlu tanrılara dayandırıyordu, ki bunun doğru olması mümkün değildir. Çünkü ona göre bile o zamanlar sonradan gelen Olymposlular değil, hâlâ Kronos (Gaia'nın doğurduğu son titan, zaman tanrısı) hüküm sürüyordu. Bu soyda insanlar tıpkı tanrılar gibi sıkıntıya katlanmadan tasasız yaşayıp gidiyorlardı. İhtiyarlık çağları onlara yük olmuyor, şenliklerin tadını çıkarıyorlardı. Barış içinde, iyi insanlarla dolu bir topluluk halinde refah içinde yaşıyorlardı. Bu soy, toğrağın gizli derinliğinde kaybolduktan sonra; yeryüzünde dolaşan, insanları haksızlığa karşı koruyan, görünmeden her yerde mevcut birer ruh olmuştu.

      İkinci olarak Olymposlular çok daha değersiz gümüş bir soy yaratmışlardı. Ne beden ne de ruh olarak altın soya benziyordu. Çocuklar evde yüzyıl boyunca oyun oynayıp, anneleri tarafından eğitiliyorlardı. Gelişip gençlik çağına ulaştıkları zaman bu insanlar çeşitli acılar çekerek kısa süre sonra ölüyorlardı. Birbirine karşı olan egemenlik düşkünlüklerini zapt edemiyorlardı. Olymposlulara saygı göstermiyorlardı bu yüzden Zeus öfkelenerek onları ortadan kaldırdı. Bu soy da toğrağın gizli derinliğinde kaybolduktan sonra insanlar da yeraltının kutsalları adını aldı. 

      Zeus üçüncü olarak dişbudaklardan tunç bir insan soyu daha yarattı. Sadece Ares'in (Zeus ve Hera'nın oğlu, savaş tanrısı) sefil işlerinden, zorbalıklarından hoşlanan güçlü bir soy. Bu insanlar genelde unlu yiyecekler yiyemiyorlardı. Çok güçlüydüler ve devasa uzunlukta olan elleri vardı. Madeni işledikleri için silahları ve evleri madendendi. Kendi kendilerini alt ederek, adları anılmadan, tüyler ürpertici Hades'in (Kronos ve Rhea'nin oğlu, yeraltı tanrısı) ürpertici sarayına indiler. Güneşin aydınlık ışığını terk etmek zorunda kaldılar ve kara ölüm onları aldı. 

     Zeus son olarak ünlü Thebai ve Troya savaşlarında başı çeken kahramanların tanrısal soyunu yarattı. Bu soy tunç soyundan daha adil ve daha iyiydi. Öldükten sonra çevresinde Okeanos'un (Uranus ile Gaia'nın ilk çocuğu ve ilk titan) aktığı, yaşam bahşeden toprakların yılda üç defa tatlı ürünler verdiği, Kronos'un hüküm sürdüğü kutsallar adasına geliyordu. 

     Bunu izleyen beşinci, demir soy konusunda Heseidos sadece yakınabiliyordu. Anlattıkları karanlık kehanetlere geçiyordu. Çocukların beyaz saçlı dünyaya gelmesiyle başlıyor ve beyaz giysili tanrıçalar Aidos ve Nemesis'in tanrılara geri dönmesiyle, insanları korumasız bırakarak ölmelerine göz yummasıyla son buluyordu.

     İnsan soyunun ikinci yaratılış tarzı sadece çok eski sözcük oyununa dayanmıyordu. Deukalion ve Pyrrha'ya, Themis'in yakınındaki kehanet merkezinden ulu annelerinin kemiklerini arkaya fırlatmalarına dair bir kehanetin açıklandığı şeklinde de anlatılmıştır. Düşünülmesi gereken Pandora'ydı. (Tanrılar tarafından yaratılan ilk kadın) Bu gizin çözümü onun adında bulunuyordu. Kemiklerden, taşlardan meydana çıkan yeni insanlar aynı şekilde en eski annenin soyundan geliyordu. 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.