Milena'ya Mektuplar

Milena'ya Mektuplar
  • 2
    0
    0
    0



  • Bu kitabın her cümlesine ruhumu bırakmamak için bir anlaşma imzaladım. Zira anlaşma olmasaydı kitabın her sayfası ruhumun izleriyle dolu olurdu. İnceliğinden kesilirdi parmak uçlarım. Okuyan gözlerim göllere akardı. Kaybederdi beni fakat gelip bulurdu da. Umudu yok eden ama umudu için savaşan kitap. Bitişi aynı zamanda başlangıcı barındıran kitap. Akıldaki izi kalbe kadar uzanan kitap. İşte bazı alıntıları;






    [Prag, 26 Temmuz 1920]

    Sevgili Milena;
    Ama benim burada, Prag kıyılarında durmamı ve senin gözlerimin önünde, Viyana' daki sularda isteyerek boğulmanı seyretmemi mi istiyorsun?



    [Prag, 7 Ağustos 1920

    Bir akşam mektubunda her şeyin mümkün olduğunu, mümkün olmayan tek şeyin seni kaybetmem olduğunu yazmıştın; olanaksızı mümkün kılmak için hafifçe dokunmak yeterli olurdu oysa.Belki de böyle dokunuldu ve belki imkansız mümkün oldu. 



    [Prag, 30 Temmuz 1920

    Sana gelen çiçekler beni üzüyor. Öyle üzgünüm ki ne tür çiçekler olduklarını bile seçemiyorum. Ve şimdi odanda duruyorlar. Eğer gerçekten dolap olsaydım, güpegündüz ansızın odandan dışarı iterdim kendimi. En azından çiçekler solana kadar antrede kalırdım. 



    [Prag, 6 Temmuz 1920]

    Milena. Ya dünya küçücük ya da biz devasayız, hangisi olursa olsun dünyayı tamamıyla dolduruyoruz. Kimi kıskanacağım ki? 



    [Prag, 20 Temmuz 1920]

    Dün bana her gün yazmamanı önermiştim sana, bugün de böyle düşünüyorum, ikimiz için de iyi olur bu, bugün yeniden, daha da ısrarla öneriyorum aynı şeyi, ama Milena beni dinleme ve her gün yaz bana, kısacık olabilir, bugün ki mektuplarından da kısa, iki satırcık, bir satırcık, tek bir kelime olabilir, ama yazmaman bana korkunç acılar çektirir. 



    [Prag, 15 Eylül 1920]

    Veda etmiyorum. Olsa olsa pusuya yatmış bekleyen yerçekimi beni bütün bütüne dibe çekerse veda olur. Ama sen hayattayken böyle bir şey mümkün mü?



    [Prag, Kasım 1920]

    Ne var ki bütün bu sorumlulukları yerine getirecek dermanım yok, dünyayı omuzlarımda taşıyamam, kendi paltomu bile zor taşıyorum.



    [Prag, Kasım 1920]

    Öyleyse sadece kendimden söz edeyim. Benim için taşıdığın değer Milena, içinde yaşadığımız bu dünyanın ötesindeki değerin, sana her gün yazmış olduğum kağıt parçalarında görünmüyor. 



    [Ocak/Şubat 1921]
    Max Brod'a
    Duyduğum kederden, özlemden ve hayata olan korkunç sevgiden aklımı kaçıracağımı sandım. Dilsizler kadar yalnızım, size kendimden söz ediyorsam bunun nedeni kelimeleri kusmamdır, isteğim dışında fışkırıyorlar, çünkü artık susamıyorum. Bağışlayın. 
    Frank'a yazmayacağım, tek satır bile, bundan sonra neler olacağını bilmiyorum. Bana ara sıra Frank'ın nasıl olduğunu yazarsanız-her gün postaneye gidiyorum, bu alışkanlığımdan vazgeçemiyorum-çok mutlu olurum. 
    Size tekrar çok teşekkür ediyorum. 
    Milena P. 


     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.