Bir boş vermiştik halinden çok kabullenmişlik hali var üzerimde...
Kaç zamandır kapıldığım bir rüzgar beni bir yerlere sürüklemeye çalıştıkça, ben bir ağaca tutunmuşum kökleri ne kadar dayanabilir rüzgara belli değil, bilmiyorum.
Mantığım duygularımla anlaşmaya çalışmasıyla arada bir ellerim kayıyor, rüzgara kapılacakmışım gibi geliyor. Sonra kendime geliyorum. İki elimle sıkıca kavrıyorum ağacın dallarını. Bu bana güç veriyor. Rüzgarın beni yoracağından o kadar eminken, bir yandan da deli gibi rüzgarın götürdüğü o belirsiz boşluktan keyif alacağımı düşünüyorum.
Her şey pamuk ipliğine bağlıyken benimkiler o ağacın köklerine bağlı gibi... Dallar kırılabilir ya da ağacım rüzgara dayanamayıp kökleri ile birlikte benimle gelir.
Hiçbir şey net değilken bile her şey o kadar net ki...
Bir şeylerin üzerindeki etkisi kadar değerli o gördüğün, hissettiğin her bir zerre. Ne kadar doğru bir tabir, her şeyin senin üzerindeki eskisi kadar değeri...
Güzellikle olmayacak bir şey için çabalamak da boşa, ya güzellikle o istediğin şeyler oluyorsa işte o zaman gördüğümüz her günümüz bayram oluyor.
Güzellikle olan günlere, her şeye...
-arşivden-
Yorum Bırakın