Tüberküloza yenik düşen bir aşk...

Tüberküloza yenik düşen bir aşk...
  • 11
    0
    0
    1
  • Bedri Rahmi'nin karadut'u, yasak aşkı Mari Gerekmezyan.

     İstanbul Güzel Sanatlar Akademisine misafir öğrenci olarak gelen Mari heykeltıraştı. O dönemde akademide asistanlık yapan, ünlü yazar ve ressam Bedri Rahmi ile tanıştı. Birbirlerine delicesine aşık olan ikili aşklarını insanların önünde yaşamaktan çekinmedi.

    Mari sevdiği adamın büstünü yaptı. Sevdiği adam ise onun aşkına tabloları ve şiirleri ile karşılık verdi. Hatta ünlü Karadut şiirini Mari için yazmıştı. Tüm İstanbul aşklarından haberdarken Bedri Rahmi'nin evli olduğu eşi Eren Hanım ise kocasının kendisine dönmesini bekliyordu. Bedri Rahmi'nin Mari ile tanışmadan kısa süre önce Eren Hanım'dan bir oğlu olmuştu. 

    Kaşı kara, gözü kara Mari'nin bahtı da karaydı. Aşklarını hiç tahmin etmedikleri bir felaket sonlandıracaktı. Mari tüberkülozdu. Yıl 1947. Savaş yeni sona ermişti ve tedavi için gerekli ilaçlar çok pahalıydı. Bedri Rahmi tablolarını yüksek fiyatlara satarak sevgilisini yaşatmaya çalışıyordu. Ama ne yazık ki Mari o yıl içerisinde İstanbul Alman Hastanesi'nde tüberküloza yenik düşerek hayata gözlerini yumdu.

    Karadutunu kaybeden Bedri Rahmi Eyüboğlu yıkılmıştı. Dış dünyayla bağını kesip kendini alkole verdi. Onu bu acıdan kurtaransa eşi Eren Hanım'dı...

     

    Yıllar sonra İstanbul Büyük Kulüpte pek çok insan Bedri Rahmi'nin şiir okumasını istedi. Bedri Rahmi yanında eşi Eren Hanım olmasına rağmen Karadut'u okudu. Gözlerinden yaşlar akıp, sesi titrerken kulüpteki herkes bu şiirin kime yazıldığını biliyordu. Eren Hanım da biliyordu... Ve sessizce kocasının Mari için yazdığı aşk sözlerine katlanıyordu. O gece Eren Hanım bir süreliğine Paris'e yaşamaya gitti. Gitmeden önce eşine şu mektubu yazdı:

    “Canuşkam,

    Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece… Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri’nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni sağlasın.

    Eren.”

    Eren Hanım yine sabırla eşinin kendisini toparlayıp ona geri dönmesini bekledi. Kendisini toparlayıp oğlu ve karısının yanına dönen Bedri Rahmi Eyüboğlu 1974'de vefat edene kadar ailesiyle mutlu bir hayat yaşadı.

     

    KARADUT

    Karadutum, çatal karam, çingenem
    Nar tanem, nur tanem, bir tanem
    Ağaç isem dalımsın salkım saçak
    Petek isem balımsın a gülüm
    Günahımsın, vebalimsin.

    Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
    Yoluna bir can koyduğum
    Gökte ararken yerde bulduğum
    Karadutum, çatal karam, çingenem
    Daha nem olacaktın bir tanem
    Gülen ayvam, ağlayan narımsın
    Kadınım, kısrağım, karımsın.

    II

    Sigara paketlerine resmini çizdiğim
    Körpe fidanlara adını yazdığım
    Karam, karam
    Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
    Sıla kokar, arzu tüter
    Ilgıt ılgıt buram buram.
    Ben beyzade, kişizade,
    Her türlü dertten topyekün azade
    Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
    Durup dururken yorulan
    Kibrit çöpü gibi kırılan
    Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
    Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
    Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum

    N’etmiş, n’eylemiş, n’olmuşum
    Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
    Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
    Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.

    Karam, karam
    Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
    Sensiz bana canım dünya haram olsun.

                           ~Bedri Rahmi Eyüboğlu 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.