Bedri Rahmi'nin karadut'u, yasak aşkı Mari Gerekmezyan.
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisine misafir öğrenci olarak gelen Mari heykeltıraştı. O dönemde akademide asistanlık yapan, ünlü yazar ve ressam Bedri Rahmi ile tanıştı. Birbirlerine delicesine aşık olan ikili aşklarını insanların önünde yaşamaktan çekinmedi.
Mari sevdiği adamın büstünü yaptı. Sevdiği adam ise onun aşkına tabloları ve şiirleri ile karşılık verdi. Hatta ünlü Karadut şiirini Mari için yazmıştı. Tüm İstanbul aşklarından haberdarken Bedri Rahmi'nin evli olduğu eşi Eren Hanım ise kocasının kendisine dönmesini bekliyordu. Bedri Rahmi'nin Mari ile tanışmadan kısa süre önce Eren Hanım'dan bir oğlu olmuştu.
Kaşı kara, gözü kara Mari'nin bahtı da karaydı. Aşklarını hiç tahmin etmedikleri bir felaket sonlandıracaktı. Mari tüberkülozdu. Yıl 1947. Savaş yeni sona ermişti ve tedavi için gerekli ilaçlar çok pahalıydı. Bedri Rahmi tablolarını yüksek fiyatlara satarak sevgilisini yaşatmaya çalışıyordu. Ama ne yazık ki Mari o yıl içerisinde İstanbul Alman Hastanesi'nde tüberküloza yenik düşerek hayata gözlerini yumdu.
Karadutunu kaybeden Bedri Rahmi Eyüboğlu yıkılmıştı. Dış dünyayla bağını kesip kendini alkole verdi. Onu bu acıdan kurtaransa eşi Eren Hanım'dı...
Yıllar sonra İstanbul Büyük Kulüpte pek çok insan Bedri Rahmi'nin şiir okumasını istedi. Bedri Rahmi yanında eşi Eren Hanım olmasına rağmen Karadut'u okudu. Gözlerinden yaşlar akıp, sesi titrerken kulüpteki herkes bu şiirin kime yazıldığını biliyordu. Eren Hanım da biliyordu... Ve sessizce kocasının Mari için yazdığı aşk sözlerine katlanıyordu. O gece Eren Hanım bir süreliğine Paris'e yaşamaya gitti. Gitmeden önce eşine şu mektubu yazdı:
“Canuşkam,
Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece… Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri’nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni sağlasın.
Eren.”
Eren Hanım yine sabırla eşinin kendisini toparlayıp ona geri dönmesini bekledi. Kendisini toparlayıp oğlu ve karısının yanına dönen Bedri Rahmi Eyüboğlu 1974'de vefat edene kadar ailesiyle mutlu bir hayat yaşadı.
KARADUT
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
II
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
N’etmiş, n’eylemiş, n’olmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun.
~Bedri Rahmi Eyüboğlu
Yorum Bırakın