yaşamanın bedeli ne olabilir? gerçekliğin üzerinden hareket etmene rağmen seni yaşamaktan alıkoyan şey ne olabilir? düşündükçe günden güne seni tüketen, fikirlerini yerlerde süründüren ve insanlara olan inancını kaybettiren şey ne olabilir? yaşamanın karşılığı önceki tecrübelerini hatırlamak için gittiğin mekânları yeniden deneyimlemekse ve bunun da işe yaramayacağını göreceksen eyleme geçmenin anlamı nedir? bedel dediğiniz şey aslında elindekilerin farkında olmak mıdır? yoksa farkındalığı kazanırken kaybettiklerinin acısını çekmek mi? bedel, bir hatırlayışsa yaşayış bir cehennem hâline gelmez mi?
İşte başkahramanın içinden geçtiği yolculuk. Reprice, bir düşünce değil, karar verme yolculuğu. Neye karar vermeye çalıştığını ancak izleyenler bilebilir. Bana ne hissettirdiğini size söylemeyeceğim. Siz de hiç kimseye söylemeyin. Kimse kimseye söylemesin ne hissettiğini, düşündüğünü, yaşadığını ki bedelin ne kadar ağır olduğu görülsün. Amaç eğer buysa hemen gidip Proust'un Kayıp Zamanın İzinde serisini okumanız iyi olabilir çünkü kaçırılan, yakalanamayan zaman insana acı ile kederden başka bir şey vermez ve bunları fark edişle elde eder; hem kendine hem de çevresine dair görüngülerle. Reprice, bedel ya da yeniden. Seçim sizin.
Yorum Bırakın