**Bu makale okuma günlüğü şeklindedir, hararetlenebilir.**
Kralın hazinesi nedir? Ruskin neden "kara aslanı pelerini" sembolleştirmesini kullandı? Bu sembol, döneminde nasıl bir anlama geliyor?Şu an okuduklarım beni Türkçe sözlük almaya itiyor. Kelime dağarcığı ve onları kullananların nitelemesi konusunda söyledikleri içime işledi. Neden yazar olmak istediğimiiden merak ettim. Gösteriş için mi yoksa anlatacak şeylerim olduğu için mi? Varsa bunlar neler? Gördüklerim mi yoksa yaşadıklarım mı? Bana kendimi sorgulatmaya başladı. Sanırım "kralın hazinesi" dedigi de bununla benzerdir. Sürekli başkasına yöneliyorsa yargı oku kişinin kendisini bilmesi imkânsız duruma gelebilir. Bu da farkında olmadan zamanla tükenmeye neden olacaktır.
İkinci meselede Ruskin'in damardan girmesi gayet mükemmel bir hareket. Hem kişisel ilerlemeye dair bir şeyler anlat hem de bunları Hıristiyan toplumunun dinleyeceği bir şekle dönüştürerek, Milton'la kol kola yürüyerek yap. Bir düşünce adamının hayatında yapabileceği en zeki hareketlerden biri döneminin sosyal materyallerini lehine ve de ustalıkla kullanabilmesidir (fikrimce). Ruskin, Milton'un şiirinden bir parçayı irdeleyerek "susamın", yani kralın hazinesinin ne olabileceğini hafifçe gösterdi bize.
Kelime dağarcığından duyguya yöneldi. Duygu. Duyma eylemi. Kalpten gelen ses yankıları. Hayat boyu edindiğimiz/edineceğimiz tecrübelerin altın yaldızlı sandığı. Ruskin, İngiliz halkını/toplumunu ele alarak en azından uyanık kalabilmek adına ümidin iyi bir şey olduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını belirtiyor çünkü aslolan tecrübe ettiğimiz duyguları aslileştirebilmemizdir. Çünkü bir millet buna dikkat etmezse -diyor Ruskin- duyguları onları kontrol altına alır ve en başta söylediğim şey oluverir: Farkında olmadan tükenmek. Hem anlama hem düşünme hem de sosyo-politik bakımdan yoksunluğa sürüklenmek.
İşe, toplumun entelektüel bir şahsiyete evrilebilmesi tarafından bakıyor Ruskin. Anlamak için gereken çaba bundan geçmektedir: Duygularını yönetebilen tutkulu bir millet. Tabii devlet bu duygu bileşenlerine farklı bir yönlendirmede bulunmuştur. Daha doğrusu yönlendirmekten çok onları yok eden bir sistem oluşturmuştur. Öylesine ki "edebiyatı hor görerek, bilimi hor görerek, sanatı hor görerek, doğayı hor görerek, merhameti hor görerek tüm benliğini para kazanmaya adayarak ve bütün bunların cezasını çekmeksizin varlığını devam ettiremez." (Ruskin: 101). Ruskin, İngiliz halkının/toplumunun böylesine hastalıklı oluşunun bundan kaynaklandığını vurgulamaktadır.
Susam, yani kralların hazinesi duygulara tutkuyla yön veren bir şekil içerirken zambaklar, yani kraliçenin hazinesi bu tutkuyla ilerleyen erkeğin -Ruskin'in deyişiyle beyefendinin- kadın aracılığıyla yönlendirmesine, yönetilmesine bağlıdır. Buraya kadar iyi. Kadının zekasından, olayları ele almadaki becerikliliğinden, düşüncesinde yatan temel mantıktan tragedya eserleri aracılığı ile örneklemelerde bulunuyor (Shakespeare'in eserleri, Dante'nin İlahi Komedya'sı ve biriki parça şiir). Güzel de yapıyor bunu ancak gelip de bunları şuraya bağlıyor: Kadın, muhalefet etmeden, düşünceleri irdeleyerek sadece beyefendinin yanında durmasıyla gerçek "zambak" görünümüne ulaşacaktır. Onun amacı kendini entelektüel olarak millileştirmiş beyefendiyi yönetip ileri taşımaktır. Kadının olur diyeceğini varsayarak söylemiyor sözlerini Ruskin; kadının kesin bir surette bunu yapması gerektiğini vurgulayarak söylüyor sözlerini. Beslenip yeniden büyütülen bir koca çocuk. Bir "koca" bebek.
İkinci meselede Ruskin'in damardan girmesi gayet mükemmel bir hareket. Hem kişisel ilerlemeye dair bir şeyler anlat hem de bunları Hıristiyan toplumunun dinleyeceği bir şekle dönüştürerek, Milton'la kol kola yürüyerek yap. Bir düşünce adamının hayatında yapabileceği en zeki hareketlerden biri döneminin sosyal materyallerini lehine ve de ustalıkla kullanabilmesidir (fikrimce). Ruskin, Milton'un şiirinden bir parçayı irdeleyerek "susamın", yani kralın hazinesinin ne olabileceğini hafifçe gösterdi bize.
Kelime dağarcığından duyguya yöneldi. Duygu. Duyma eylemi. Kalpten gelen ses yankıları. Hayat boyu edindiğimiz/edineceğimiz tecrübelerin altın yaldızlı sandığı. Ruskin, İngiliz halkını/toplumunu ele alarak en azından uyanık kalabilmek adına ümidin iyi bir şey olduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını belirtiyor çünkü aslolan tecrübe ettiğimiz duyguları aslileştirebilmemizdir. Çünkü bir millet buna dikkat etmezse -diyor Ruskin- duyguları onları kontrol altına alır ve en başta söylediğim şey oluverir: Farkında olmadan tükenmek. Hem anlama hem düşünme hem de sosyo-politik bakımdan yoksunluğa sürüklenmek.
İşe, toplumun entelektüel bir şahsiyete evrilebilmesi tarafından bakıyor Ruskin. Anlamak için gereken çaba bundan geçmektedir: Duygularını yönetebilen tutkulu bir millet. Tabii devlet bu duygu bileşenlerine farklı bir yönlendirmede bulunmuştur. Daha doğrusu yönlendirmekten çok onları yok eden bir sistem oluşturmuştur. Öylesine ki "edebiyatı hor görerek, bilimi hor görerek, sanatı hor görerek, doğayı hor görerek, merhameti hor görerek tüm benliğini para kazanmaya adayarak ve bütün bunların cezasını çekmeksizin varlığını devam ettiremez." (Ruskin: 101). Ruskin, İngiliz halkının/toplumunun böylesine hastalıklı oluşunun bundan kaynaklandığını vurgulamaktadır.
Susam, yani kralların hazinesi duygulara tutkuyla yön veren bir şekil içerirken zambaklar, yani kraliçenin hazinesi bu tutkuyla ilerleyen erkeğin -Ruskin'in deyişiyle beyefendinin- kadın aracılığıyla yönlendirmesine, yönetilmesine bağlıdır. Buraya kadar iyi. Kadının zekasından, olayları ele almadaki becerikliliğinden, düşüncesinde yatan temel mantıktan tragedya eserleri aracılığı ile örneklemelerde bulunuyor (Shakespeare'in eserleri, Dante'nin İlahi Komedya'sı ve biriki parça şiir). Güzel de yapıyor bunu ancak gelip de bunları şuraya bağlıyor: Kadın, muhalefet etmeden, düşünceleri irdeleyerek sadece beyefendinin yanında durmasıyla gerçek "zambak" görünümüne ulaşacaktır. Onun amacı kendini entelektüel olarak millileştirmiş beyefendiyi yönetip ileri taşımaktır. Kadının olur diyeceğini varsayarak söylemiyor sözlerini Ruskin; kadının kesin bir surette bunu yapması gerektiğini vurgulayarak söylüyor sözlerini. Beslenip yeniden büyütülen bir koca çocuk. Bir "koca" bebek.
Hangi kadın buna olur diyebilir? Hangi kadın olgunlaşmamış birini seçmek ister? diye soruyorum kendi kendime ama bu soruya cevap olabilecek birçok kişi var. Sanırım ben istisnalara sesleniyorum. Düşüncesini tek kişiye bırakanlara değil, oturup karşılıklı bir şekilde tartışmanın ardından ortak kararla birbirlerine, yani yaşamlarına yön verenlere sesleniyorum. Hayır, tabii ki biliyorum düşüncenin bazen tek tarafa seslendiğini. Biliyorum yorgun bir düşünceyle muhakeme yeteneğinin zayıflayacağını. Biliyorum Kadının nelerle uğraşmak zorunda kaldığını.
Ve Ruskin'in bilmediği, örneklemeyi atladığı tek kadın karakter Medeia. O da bir anne. İason'un yanında yer aldı. Aietes ile halkının o zamana kadar kimsenin geçmeyi başaramadığı kendi kanıtlama sınavında başarılı olabileceğine ihtimal vermezken, kaçabilmek için Medeia İason'a yardım edip sıyrılmasını sağlamıştı. Korinthos'a geldiğinde kendisine cephe almaya başladıklarında, hatta şehrin dışına sürüldüğünde bile ona olan bağlılığından vazgeçmedi. fakat bir farkla: Muhakemesi muhalefetti; yanlışı, gerçeği aydınlatmak için dillendiriyordu, özgür bir kadın olarak, bir insan olarak buna hakkı olduğunu bilerek. Ki kendisi tanrısına armağan adakları sunan bir rahibeydi. Kolkhis'te yaşarken kadınların "zambaklar" olduğunu en iyi o biliyordu. Ruskin niçin düşünemedi bunu? Kötücül kadın olarak değil, hem dediği gibi erkeğinin yanında yer alan hem de kendisine vakit ayıran bir birey. Bunu yoldaşıyla birlikte de yapabilir, tek başına da.
Ruskin, Susam ve Zambaklar ile kralları, kraliçeleri taçlandıran bir konu ortaya çıkarmıştır ancak eseri kraliçelere hakkını veren bir eser değil. Belki dönemindeki düşünce tarzına uygundur bu ancak şimdi düşününce o zaman bile uygun değildir diye düşünmeye başlıyorum. Çünkü bir Woolf çıktı o toplumun içerisinden, "Benim kendime ait bir odam olmalı, noluyor lan size!??" diye haykırdı. Daha iyilerine, zamanı yaşamaya,,, Selametle
Ve Ruskin'in bilmediği, örneklemeyi atladığı tek kadın karakter Medeia. O da bir anne. İason'un yanında yer aldı. Aietes ile halkının o zamana kadar kimsenin geçmeyi başaramadığı kendi kanıtlama sınavında başarılı olabileceğine ihtimal vermezken, kaçabilmek için Medeia İason'a yardım edip sıyrılmasını sağlamıştı. Korinthos'a geldiğinde kendisine cephe almaya başladıklarında, hatta şehrin dışına sürüldüğünde bile ona olan bağlılığından vazgeçmedi. fakat bir farkla: Muhakemesi muhalefetti; yanlışı, gerçeği aydınlatmak için dillendiriyordu, özgür bir kadın olarak, bir insan olarak buna hakkı olduğunu bilerek. Ki kendisi tanrısına armağan adakları sunan bir rahibeydi. Kolkhis'te yaşarken kadınların "zambaklar" olduğunu en iyi o biliyordu. Ruskin niçin düşünemedi bunu? Kötücül kadın olarak değil, hem dediği gibi erkeğinin yanında yer alan hem de kendisine vakit ayıran bir birey. Bunu yoldaşıyla birlikte de yapabilir, tek başına da.
Yorum Bırakın