Karşılıksız Bir Hesaplaşmanın Başlangıcı: Boş Dolaplar

Karşılıksız Bir Hesaplaşmanın Başlangıcı: Boş Dolaplar
  • 0
    0
    0
    0
  • Romanın arka kapağındaki otososyobiyografi ibaresi Arneux'u gerçekten de tam manasıyla anlatmaya yetiyor. Ailesinin etrafında şekillenen sosyal çevreyi anlatarak başladığı romanı, özel okula yazılıp okumaya, öğrenmeye başlayınca eleştirilesi bir konuya dönüştürüyor. 

    Denise'in aile hayatı orta sınıfın şekillerini içerisinde barındırıyor. Bunda utanma, sakınma, olmayacak sözlerden/hareketlerden kaçınma, düşünmeden hareket etme, düşünülüyorsa bunu günü kurtarmak ya da ay sonunu çıkarabilmek için yapmak (yani temelde para için) küçüklüğünün önemli anlarını oluşturmaktadır. Bu başlangıç safhasında insan ilişkileri konusunda düşünmeden hareket eder Denise. Çocuktur ve bütün hayatın annesinin bakkalı ile babasının barından, Clopart Sokağı'ndan ibaret olduğunu sanmaktadır. İstediği gibi hareket edebiliyor, istediği gibi davranabiliyor, bunların kötü karşılıkları olsa bile hiçbir olumsuz tepkiyle karşılaşmıyordur. Anne babası ona gerekli özeni gösteremeyecek derecede yoğun olduklarından hareketlerine göz yumarak Clopart Sokağı'nın dışında da varolan dünyaya karşı 0-10 geride başlamasına neden olmuşlardır. Hele ki arkadaşlıklarının -buna Lesur'un Yeri'nin çevre ilişkileri de diyebiliriz- büyük bir id'e dayanması göz yumulan hareketlerinin süreklileşmesine neden olmuştur. Babasının yerindeki sarhoşluk ortamı, annesinin gelen müşterilerle yaptığı fısıltılı konuşmalar, büyük bir id'e dayanan arkadaş çevresi daha baştan çarpık bir geleceğe adım atmasına neden olmuştur. Koleje girdiğinde bu çarpıklığın ne seviyede olduğunu da açıkça görmüştür:

    Sınıfa ilk girişinde -babası bisikletle getirdiğinden geç kalmıştır- Denise, düzgün girebilmesi için gir-çık "oyununa" maruz kalmıştır. Sınıftakilerin onunla dalga geçmesi de cabası: Yaşadığı çevre, arkadaşlıkları, babasının işi, kazandığı para bir aşağılanma malzemesine dönüşmüştür. Başlarda ailesinin yaptığı gibi göz yummuştur bunlara. Fakat sonraları okudukça görmüştür ki kendisini üstün sanan burjuva çocuklarına bir şeyleri kanıtlamanın anlamsızlığının farkına varmıştır çünkü onlar aile gerçeğinin henüz farkında değillerdir. Clopart Sokağı' gibi bir yerin, oradaki yaşantıdan habersizdirler. Bu yüzden hikâyeler uydurmaya başlar Denise. Artık anlattığı Clopart Sokağı değildir, yani temelde değildir. Kendi uydurduğu bilmecelerdir aslında. Gerçekleşmesini istediği dilekler. Ama yok, Denise hayallerindeki mekânda değildi. Çünkü ne kadar hayallerine kaçıp onlara farklı farklı hikâyeler anlatsa da kolejden çıkıp eve geldiği anda kusmuk kokusu, kendisini süzen sarhoşların verdiği rahatsızlık, bir çıngırak gibi durmayan bağırtılar onu hayal dünyasından alıp gerçeğin ta ortasına atıyordu. Kaçtığı dünyayla yüzleştiriyordu onu ve bu şekilde daha da uzaklaşıyordu "aile" dedigi o çevreden. Öylesine ki romanın bir yerinde oda tutmuş, geçici biri gibi görüyor kendini. Onların konuşmasını istemiyor. Onların sadece -her zaman yaptıkları gibi- yanında olmalarını ve öğrendiklerini tekrar etmelerini istiyor. Çünkü Clopart Sokağı'nın sakinlerinin uğrak yeri olan kafe-bakkalda okulda gördüğü hiçbir şey yok. Denise onları kendince suçluyor çünkü yeni hayata bakış attığı okulunda aşağılanmasına neden olmaktan başka işe yaramamaktadırlar (okulu, geleceği için annesinin aldığı okuma kitaplarını saymazsak tabii fakat Denise daha çok uzaklaştığını belirtiyor çünkü okudukça ailesinin ne derece eksik olduğunu daha bir görüyor.). 

    Peki, bu kadar şeyi anlattık ama asıl olay nerede? Hesaplaşmayı belli eden bu "boş dolaplar" neyi temsil ediyor? İşte bütün bunların cevapları da Denise'in hayatıyla bağlantılı. Ailesini hor görüyor ve bundan vicdan azabı duyuyor. Farklı bakış açılarıyla hayatına lanetler yağdırdığını düşündüğü Clopart Sokağı, babasının yeri ile annesinin bakkalı kendisinin bir olumsuzluk nesnesi olmasına neden oluyor. Sürekli tetikte, sürekli tetkik altında, düşüncesi fazla önemsenmeden hep ileride ne olacağına odaklanarak gelişen bir destekleme mekanizmasıdır onlar ve Denise gün geçtikçe anlamıştır ki şu anki durumunun sorumlusu da onlardır. Onlar öyle olmasaydı, yani bir "köylü" oldukları gerçeğiyle kendilerini ileriye taşıyacak şekilde çalışsalardı, Clopart Sokağı'ndan ayrılıp daha uygun bir yere geçerek hayatlarını orada sürdürselerdi; yani tamamiyle bambaşka karakterde bir aile olmuş olsalardı belki de onlar gibi olmadığını kanıtlamak zorunda kalmazdı. Sadece kendine ama. Başkasına değil çünkü böyledir, insan başkalarının eteği altına girmeye başlayınca yabancılaşmaya başlıyor. Kendinden uzak kalıyor. Aslında Oblomovca bir soru soruyor Denise; hani hatırlayın, şöyle diyordu Oblomov:

    Durdu, düşündü: "Nedir bu hal? Başkaları olsa bütün bunları yapardı, değil mi? Başkaları... Kimdir bu başkaları?" Oblomov, sayfa 114

    İşte Denise de o "başkaları" gibi hareket edip boş dolaplarına yeni parçalar yerleştirmeye girişiyor. Ama tabii bu boşluk onun karnında ve dolduğu an hayatın başka bir boşluğuna düşüyor. Hesaplaşma böyle başlıyor. Nasıl devam edeceğini göreceğiz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.