Duygu Yüklü Bir Kitap: Âşıklar Bayramı

Duygu Yüklü Bir Kitap: Âşıklar Bayramı
  • 5
    0
    0
    0
  • Kitabı keşfetme sürecim

    Sanırım Netflix, Kıvanç Tatlıtuğ’un başrolünde bu kitabın filmini çekmeseydi bu harika kitaptan haberimiz olmayacaktı. En azından benim için durum böyle. Önce filmin konusu hoşuma gittiği için biraz araştırma yapmaya başlamıştım, daha sonra bu filmin aynı adlı bir kitaptan uyarlama olduğunu gördüm. Kitaplarla pandemi dönemiyle birlikte daha çok ilgilenmeye başlamıştım. O yüzden kitabı araştırmaya başladım. Kitabın daha çok yeni, 2019 yılında yayınlandığını gördüm. Çağdaş dönem yazarlarıyla aram pek iyi değildi. Daha çok klasik dönem yazarlarının eserlerinden keyif alıyordum. Böyle olunca kitaba dair beklentim biraz düştü. Ancak konusu o kadar içten ve samimiydi ki okumaya karar verdim. Kitapseverler bilirler, İletişim Yayınları diğer yayınevlerine göre biraz tuzludur. Bir de telifli yazar olunca, anlayacağınız iyi bir para ödeyerek bu kitabı aldım.

    Kitabın konusu

    Kitap, 25 yıl sonra aniden oğlunun evine çıkıp gelen bir babanın zili çalmasıyla başlıyor. Baba, bir halk ozanı, âşıktır. Kitabın adı da buradan geliyor. Baba, hayatının son günlerini yaşıyordur, oldukça hastadır. 25 yıl sonra karşısında babasını gören oğlu önce biraz şaşırsa da ikili zaman geçtikçe kaybolan yıllara dair iletişime geçer. Yaşlı adam, Kars’taki Âşıklar Bayramı isimli halk ozanlarının buluştuğu yere gidecektir, oğlu da  babasının hastalığını görüp ona refakatçi olur. Kitap bir yolculuk hikayesiyle geçse de yolda başlarından geçen olaylar, kaybolan yıllara dair konuşulanlar kitabın su gibi akıp geçmesine vesile olur. Yazar Kemal Varol kitabı öyle bir yazmış ki kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. İnanılmaz bir betimleme yeteneği var. Kitapta ne oluyorsa sanki her şey bir film gibi gözünüzde canlanıyor. Uzun zaman sonra okuduğum en akıcı romandı. Türk edebiyatında böyle bir eserle karşılaşmak benim için beklenmedik bir sürpriz oldu. Eser, ikinci kitap olan Babamın Bağlaması kitabıyla devam ediyor. Bu kitap ise geçtiğimiz ay çıktı. Onu da kısa sürede alıp okumak niyetindeyim. 



    Alıntılar

    İhtiyacım olan yegane şey birazcık uyku ve dünya üzerinde kimsenin beni bulamayacağı ıssız bir yer bulup bir süre yalnız kalmaktı. Ama buna izin vermiyorlardı.

    Gözün kederi görmek, kalbin kederi yanmaktır.

    Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için.

    Belki de bazı sözler söylenmediğinde anlam kazanırdı.

    Aramızdan sadece kırık dökük bir zaman değil, telafisi imkânsız koca bir heves de eksilmişti sanki.

    Ne yaparsam yapayım geçmiş denen o kötü rüyadan, birbirine sıra sıra bağlanmış hatırlar silsilesinden bir türlü uyanamıyorum.



    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.