1- Dark Waters, 2019
Giderek artan ölüm vakalarını araştıran bir avukat işin arkasında dünyanın önde gelen şirketlerinden birinin olduğunu fark eder. Ancak mücadelesinden vazgeçmeyi bir an bile düşünmeyecektir. Bu da hem kendisini hem de ailesini zorlu bir mücadeleye sürükleyecektir.
2- Polar, 2019
Konusu John Wick filminin konusuyla birebir benzerlik gösteriyor (Karakterimizin saçı, sakalı dahil). Ünlü bir suikastçi artık emekli olmayı düşünüyordur ama bir şekilde kendisini yine bu arenada savaşırken bulur. Vurduğu kırdılı bir aksiyon filmi arıyorsanız bu film iş görür.
3- The Lobster, 2015
Bu listedeki favori filmim olduğu için biraz detaylı bahsedeceğim. Bu filmi izleyin. The Lobster oldukça orijinal bir hikayeye sahip. Bu filmin geçtiği distopyada ilişkisi olmayan insanlar tutuklanıyor ve bir otele yerleştiriyor. Burada eş bulmak için 45 gün süreleri var. Eğer süre dolduğunda eş bulamamışsalar seçecekleri bir hayvana dönüştürülüyorlar. Daha fazla gün kazanmak için ise dışarıdan bir bekar insan yakalamak yeterli. Ne kadar fazla yakalanan insan o kadar fazla gün kazandırıyor. Tabii bir de bu sistemin muhalifleri var. Onlar yakalanmamak için ormanın derinliklerinde yaşıyorlar. Hani şu gün kazanmak için bekar insan avlayan insanlardan kaçıyorlar. Onların kuralı ise çift olmamak üzerine. Herkes tektir. Kimse çift olamaz. Filmde hikayesine yoğunlaşılan kahramanımız ise bu ikilemde mekik dokuyor. Tek söyleyeceğim sonu daha güzel bitebilirdi. Orijinal senaryonun çok az olduğu sektörde bu film bana göre kıymetli bir iştir.
4- Django Unchained, 2013
Film aslında köle olan siyahi Django’nun ödül avcısı bir karakterle tanışıp eski efendisinden intikam almasını konu alıyor. Irkçılık, haksızlık, adalet gibi konuların mükemmel bir alt metinle eleştirildiği filmin yönetmeni Quentin Tarantino. Film bu kavramların yanında yönetmenin de Tarantino olduğunu düşünürsek bir hayli kanlı sahneler içeriyor. Ayrıca Western tarza ilgi duyuyorsanız bu film sizin için harika bir seçim olacaktır. Bu arada filmde harika oyuncular yer alıyor.
5- The Hunt, 2012
Dünya olarak kabul edilemez olarak gördüğümüz, karşısında durmaktan onur duyduğumuz ve ortak tepki koyabildiğimiz nadir konulardan biri pedofili. Çok zor bir konuyu büyük bir ustalıkla işleyen bu filmi iyi ki izlemişim diyorum. Başrol abimizin oyunculuğuna gerçekten şapka çıkarılır. Kendisi pedofil bir birey olmakla suçlanıyor ama asla öyle bir şey yok, senaryo bize onun masum olduğunu gösteriyor. Ana amaç bu kadar hassas bir konu ile suçlanan bir bireyin psikolojisini anlayabilmek. Bu filmi izledikten sonra “çamur at, izi kalsın” mantığının çok kolay bir şey olduğunu, hassas değerleri dolayısıyla insanların gözlerine nasıl perde inebildiğini anlamış oldum. Bir insanın yapmadığı bir şeyden dolayı suçlanması ne kötü bir şeymiş. Hem de böyle suçlama ile. Dayanılmaz. Film inanılmaz bir psikolojik gerilim filmi. Vurdu-kırdı, aksiyon yok ama sessiz bir savaş var ve bu da izleyicinin kendini karakterin çaresizliğine hapsetmesine yetiyor artıyor bile. Onur Savaşı, onuru için mücadele eden bir adamın öyküsünü işliyor. Kesinlikle izleyin, pişman olmayacaksınız.
6- Law Abidin’e Citizen, 2009
Filmin başkarakteri ailesiyle birlikte evindeyken bir soygun girişimi olur. Soygun sırasında gözlerinin önünde çocuğu öldürülür, eşine tecavüz edilip o da öldürülür. Davaya atanan savcı zanlılardan biriyle suç ortağına işi yıkmasıyla ilgili anlaşır. Bu kişi kısa bir süre hapiste yatıp çıkar. Tabii böyle olunca ana karakterimiz bu durumu kaldıramaz ve bu adamı öldürüp teslim olur. Eğer çarpık adalet sistemi düzelmezse savcının eşi ve çocuğu da dahil olmak üzere birçok kişinin teker teker öleceğini söyler. Ancak bunları söylerken hapistedir. Ama bir süre sonra söyledikleri bir bir gerçekleşmeye başlayınca dedikleri ciddiye alınmaya başlar. İçeride olmasına rağmen inanılmaz bir zekaya sahip olan karakterimizin yaptıklarına ABD polisi inanamaz. Karakterimiz adaleti yerine getirinceye kadar durmayacaktır ama bunu nasıl yaptığı konusu bir türlü anlaşılamaz.
7- The Secret in Their Eyes, 2009
Suç gerilim filmi olmasına rağmen değindiği konular itibariyle de takdir edilesi bir film. Filmde tecavüze uğrayıp hayatını kaybeden bir kadının cinayetini çözmeye çalışan iki karakterimizin hikayesi anlatılır. Bu iki karakter kendi içlerinde de imkansız bir aşkı barındırıyor. Film sonunda sağlam bir sürpriz içeriyor. İlk kez izlediğim zaman şok olmuştum. Bittiğinde adalet kavramıyla ilgili her şeyi sorgulatıyor.
8- 12 Angry Men, 1957
12 jüri üyesi, babasını öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan bir adamın davasıyla ilgili karar vermek için toplanır. Sanığın kaybettiği bıçak olay yerinde bulunmuştur, mahkemeye karşı savunması zayıftır, olayı gördüğünü ve duyduğunu söyleyen tanıklar vardır. Sanık suçlu bulunduğu takdirde idam edilecektir. Tüm bunların ışığında 12 jüri üyesinden sadece bir kişi sanığın suçlu olmadığını yönünde el kaldırır. Ancak zaman geçtikçe, meselenin üzerine kafa yoruldukça o tek elin yanına farklı eller eklenecektir. Çoğunluğun zorbalığı, topluma uyma, risk almama gibi kavramların üzerinden adaleti sorgulayan bu film sinema sektöründe bu türün öncüsü konumunda bulunuyor.
Yorum Bırakın