İç Dünyamıza Yolculuk Yapmamızı Sağlayan 5 Kitap

İç Dünyamıza Yolculuk Yapmamızı Sağlayan 5 Kitap
  • 9
    0
    0
    2
  • 1. İnsan Neyle Yaşar? - L.N. Tolstoy

    ‘’Kalbine bir sor, böyle yaşanır mı hiç?’’ 

    Tolstoy’un 1885’te yayınlanan 7 adet kısa öyküden oluşan kitabıdır. Bir solukta okuyup bitirebileceğimiz kitaplar arasında yer alan bu eserde Tolstoy, 7 farklı öyküyle, okuyucu kendi iç dünyasına götürerek düşünmeye ve sorgulamaya iter. Birbirinden bağımsız gibi görünen bu 7 öykü aslında verdiği mesajlarla ve işlediği temalarla birbiriyle oldukça bağlantılı ve anlamlı şekilde oluşturulmuştur.

    Sevgi, iyilik, yardımlaşma, huzur gibi kavramları öyküleştirerek bizlere sunan ve insan neyle yaşar? sorusunun cevabını kendi düşüncelerimiz ve yorumlamamızla bulabileceğimiz, farkındalık yaratan bir eser.

    ''Biliyorum ki insanlar sadece kendilerini düşünerek var kalıyor gibi görünseler de aslında onlara hayat veren tek şey ‘sevgi’dir. Seven Tanrı’ya; Tanrı, sevene yaklaşır. Sevgiyi var eden sadece O’dur çünkü.”

    2. Sevme Sanatı - Erich Fromm

    “Sevgi, insanın varoluş sorununun yanıtı.”

    Sevmek sanat mıdır? Sorusuyla kitabın ilk bölümünde bizi düşünmeye ve sevgi anlayışımızı sorgulatmaya iter Erich Fromm. Sevgi, insanın varoluş sorununun yanıtı der ve sevmenin başlı başına bir sanat olduğu gerçeğiyle yüzleştirir bizleri. Sevmek ile sevilmenin birbirinden ayrı olduğunu göstermeye çalışır. Farklı farklı sevme türlerinden bahsettiği kitabında tanımlanması imkansız gibi düşünülen sevgi kavramını her yönüyle ele alarak kitabı, aslında eserin özeti diyebileceğimiz cümleler ile Meister Eckhart’tan bir alıntıyla sonlandırır:

    “Eğer kendinizi severseniz, başkalarını da kendiniz kadar seversiniz. Bir başkasını, kendinizi sevdiğinizden daha az seviyorsanız, kendinizi sevmekte gerçek bir başarı sağlayamazsınız. Fakat kendiniz de dahil herkesi bir severseniz, onları tek bir kişi gibi severseniz, bu kişi hem tanrı, hem insandır. Böylece, kendini ve diğerlerini aynı şekilde seven kişi yüce ve dürüst bir kişidir.”

    3. Simyacı - Paulo Coelho

    -Yüreğimizi neden dinlemeliyiz?

    -Çünkü yüreğin neredeyse hazinen oradadır.


    1988 yılında yayımlanan eser, yayımlandığı tarihten bu yana Coelho’nun en ünlü eserlerinden biri olarak değerlendirilir. Altı yılda kırk iki ülkede yirmi altı dile çevrildiği ve yedi milyondan fazla sattığı söylenen eser her yaş grubundan kendine okuyucu bulan ve okuyucunun iç dünyasında uzun bir yolculuğa çıkararak yoluna ışık tutan başyapıtlar arasında yer alıyor.  

    Romanın kahramanı kendi halinde yaşayan ve sıradan bir insan gibi gösterilen bir çoban. Çoban kendi ‘’menkıbesini’’ gerçekleştirmek için çıktığı yolda her defasında başa dönüyor fakat çıktığı bu yol boyunca değişiyor, dönüşüyor ve kendini, karakterini ve iç benliğini keşfediyor. Çıktığı yol aslında kendi iç dünyasını ifade ediyor. Her insanın hayatta kendi menkıbesini yaşamak için var olduğunu ve bu menkıbeye ulaşma yolunda gerçek benliğine kavuştuğunu anlatır bizlere Coelho. En önemlisi ise bir insanın kendi hayallerine ulaşabilmesinin ve mutlu olabilmesinin en güzel yolunun yüreğinin sesini dinlemesi olduğunu belirtiyor.


    4. Aylak Adam - Yusuf Atılgan 

    ‘’Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğretecem.’’

    Yusuf Atılgan’ın ilk romanı olan Aylak Adam, teknik ve anlatım tarzı bakımından alışılmadık tarzıyla dikkat çeken çağdaş Türk edebiyatında önemli bir yere sahip. 

    Yabancılaşmayı ve yalnızlığı anlatan eserde roman kahramanının içsel dünyası ve bu dünyada yaşamış olduğu çatışmalar okuyucuya aktarılmaktadır. Yaşamın anlamsızlığı, kişinin kendine ve çevresine yabancılaşması, iletişimsizlik, toplumsal çöküş gibi birçok konuyu ele alan eserde Aylak Adam olarak adlandırılan roman kahramanının neden mutlu olamadığı sorusunun cevabı okuyucunun yorumuna bırakılmıştır. 


    5. İnsancıklar - Fyodor Dostoyevski

    ‘’Neden her şey böyle oluyor, iyi bir insan karanlıkta kalıyor, bir başkasınaysa mutluluk kendiliğinden geliyor? Biliyorum, biliyorum, canım, böyle düşünmek iyi değil, serbest fikircilik bu; ama içtenlikle, hakikat adına, neden bazıları için kader, yavrusu daha annesinin karnındayken mutluluk müjdesi verir; ama bir başkası yetimhaneden çıkıp doğruca sokaklara düşer?’’

    Dostoyevski’nin 1846 yılında yayımlanan İnsancıklar eseri ilk Rus toplumsal romanı sayılmaktadır. Aynı zamanda ilk kitabı olan İnsancıklar en iyi eserleri arasında yer almaktadır. Mektup-roman tarzında yazılmıştır ve yaşlı bir katibin küçük bir kıza olan aşkını konu alır. 

    Toplumsal içerikli olan bu romanda Dostoyevski aşkı, onur ve gururu, iki insanın birbirine karşı yoğun duygularını, yoksulluğu, toplumun yoksul insanlara karşı duruşunu, hayatın güçlüklerini ve verilen mücadeleleri ve daha fazlasını diyaloglar halinde okuyucuya aktarmaktadır. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.