Okuduğunuz bir metinden keyif almak ve vurgulanan fikri daha iyi anlamak istiyorsanız öncelikle şunları yapın: Rahatlayın. Sakinleşin. Zihninizi boşaltın. Söylemesi kolay ama yapması zor diye korkmayın. Başlamadan önce aşağıdaki müziği açın. Sonra akışına bırakın. Her şey kendiliğinden gelişecektir :)
İnsan yaşamı boyunca çeşitli yerlere doğru hareket eder. Hareket halinde olmak da yaşıyor olmak da yolda olmak demektir. Hâlâ yaşıyorsanız çoktan yola çıkmışsınızdır çünkü sevinçlerle, hüzünlerle dolu hayatımızın kendisi zaten bir yolculuk değil midir?
Yolda olmak, bir yaşam biçimidir, tutkulu bir yürüyüştür. Burada önemli olan harekettir, hedef önemli değildir. Çünkü hedefe ulaşmak yolu, yolun sonu ise hayatı bitirir. Son bir varış noktamız ve durağımız olmasa da yolda olmak benliğimizin ta kendisidir.
Aidiyet hissettiğimiz bir yere veya insana yabancılaşmak bazen korkutur bizi. Oysaki sabit bir düzen içerisinde akıp giden hayatımızın aslında bunun çok daha ötesinde olduğunu ancak o çemberin dışına çıkınca yani konfor alanından uzaklaşınca fark ederiz. Hiç düşündünüz mü? Ait olma duygusu belki de özgürlüğümüzün önünde kendi yarattığımız bir engeldir. Kendimizi bir yerlere ait hissederken dünyaya yabancılaşmış olduğumuzu gösterir bize yolda olmak. Yollar bizi çemberin dışına çıkarınca atacağımız adımlar bile artık farklı olur.
Yorulmuştum. Yorgunluktan bitap düşmüş başımı kaldırıp şöyle bir yoluma bakayım diyorum. Ne yolun sonu görünüyor ne de yürüdüğüm yol. İşte o vakit anlıyorum ki daha yürümem gereken çok yol varmış. Yürürken ilginç olaylar olabiliyor tabii. Bazıları selam vermeden sollayıp geçiyor beni, bazıları ile sohbet edip birlikte yol alıyoruz. Ama elbet bir gün o da beni terk ediyor ve yollarımız ayrılıyor. Bazı zamanlarda o selamsız geçenleri yolda yığılmış, pes etmiş buluyorum. “Nedir senin bu halin?” diye sorduğumda, “yolun dikeni ayağıma battı.” diyorlar. Bazısı gelip asfaltı, toprağı, dikeni, yolu, yolcuyu ne bulursa öpüp okşuyor. Başta anlam veremiyorum ama gerçek yolcuların onlar olduğunu sonradan anlıyorum.
Onlar bizim gibi yolun sonunu değil, sadece yolu seviyorlar. Tüm bunları gördükçe aşmam gereken çok yol olduğunu idrak ediyorum. Bazen tam bitirdim diyorum bu sefer başka bir sorun çıkıyor ortaya. Onu yendiğimi sandığım an, öteki tekrar diriliyor. Garip bir döngünün içine girmiş halde buluyorum kendimi. Sonra birden düşünüyorum ki; yol dediğimiz şey neden dümdüz ve sonu olan bir şey olmak zorunda ki? Sonu ve başlangıcı olmayan, önü ve arkası olmayan sonsuz bir dairenin içinde dolanıyoruz sadece. Hani o hızla başlayıp selamsız geçenler var ya, işte onlar beni geçmiş olmuyorlar. Benim arkama düşmüş oluyorlar bir bakıma. Ya da şimdi arkamda kalan; yolu, yolcuyu, dikeni, toprağı öpe okşaya yürüyen amca vardı ya. İşte o amca en ilerideydi. Çünkü o yolun sonsuz olduğunu önceden biliyordu. Bu yüzden yolun kendisine aşık olmuştu. Bizim menfaat peşinde koşan yolcular gibi yolun sonuna değil. O sadece yolu sevmişti, sonsuzluğu sevmişti, oyunu sevmişti. İşte o bilge amca, yolun kendisi olmuştu. Biz ise o yolda kalmıştık. Daha gidilecek çok yolumuz varmış.
Bir Varmış Bir Yokmuş
Biliyorum dedim, bildim sandım,
Öğrendim ki hiçbir şey bilmezmişim,
Bildiklerim, ummanda damlaymış meğer
Daha çok öğrendikçe, anladım,
Aradım da, buldum sandım,
Yeni hiçbir şey bulamamışım,
Yaşadıkça anladım, kaybettiklerimmiş meğer
Yolda, bulduğumu sandıklarım,
Hamdım, piştim, oldum sandım,
Meğer daha çok, yolum varmış,
Yürüdüğüm yoldan, dönüş olmazmış,
Dönüp arkama, baktığımda anladım,
Yoktan gelmiş, var oldum sanmıştım,
Meğer vardan gelmiş, yok olmuşum,
Ne isem oymuşum, yokluğa doğmuşum,
Asıl varlığaymış, yürünecek yolum,
Gün gelmiş, ölmüşüm, yok olmuşum,
Varlığın içine, yeniden doğmuşum,
Meğer bir varmış, bir yokmuşum,
Sonunda, gökten üç elmanın düştüğü,
Yaşanmış, eski bir masal, olmuşum,
Mustafa Murat Güngör
Herkes yola çıkabilir de herkes yolcu olamaz. Sadece güneşli günlerde yürürseniz, hedefinize asla varamazsınız.
https://twitter.com/TheMunay/status/1586721480045432834
"Yolda olmak, hedefe ulaşmaktan neredeyse her zaman daha tatmin edicidir."
Gürültü Çağında Sessizlik, Erling Kagge
Yol her zaman açık, yeter ki sen yola çık...
Yorum Bırakın