Bir anlığına müziğin hiç olmadığını düşünün. Ritim, melodi… hiçbiri yok. Ne değişirdi hayatınızda? Hiçbir şey değişmezdi diyenlerden misiniz, yoksa çok şey değişirdi diyenlerden mi?

Ben oyumu çok şey değişirdi diyenlerden yana kullanıyorum. Sabah kahvemi içerken, günlük rutin işlerimi hallederken, oğlumu uyuturken, yazarken, giyinirken, makyaj yaparken, sporda, arabada, arkadaşlarla sohbet esnasında, kısacası günün büyük bir zaman diliminde hep müzik benimle.  Olmaması durumunu düşünemiyorum.  Temel ihtiyaçlar listesinde başı çekenlerden biridir bence müzik. Yeme, içme, barınma gibi bedensel gereksinimlerimizden sonra müzikle de ruhumuzu tamamlarız. Çünkü insan sadece bedenden ibaret değildir, beden ruh olmadan yok gibidir. İkisinin de ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. 

Bilimsel olarak da, müziğin beyinde duyguların açığa çıktığı alanları aktive ettiği görülmüştür.  Müziğin insan beyni ve psikolojisi üzerinde etkileri tartışılmaz bir gerçektir. Netlik kazanmasa da “Mozart Etkisi” bunun belki de en iyi örneklerindendir. Bunun gibi, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde müzikoterapi yöntemi birçok şizofreni hastasının tedavisinde kullanılmış ve rehabilite edici yanlarının olduğu gözlemlenmiştir. 

Günlük hayatlarımıza baktığımızda da müzik önemli bir uyarandır. Motivasyonumuzu yükseltmek, harekete geçmek, dinginleşmek, neşelenmek, geçmişi hatırlamak, hayal kurmak , ağlamak ve bunun gibi bir çok duyguyu yaşamamız için önümüze sunulmuş bir nimettir. Gözle göremediğimiz, elle tutamadığımız müzik aslında özümüzü hissettiren en gerçek histir.   

Anne karnından itibaren etkisini hissettiğimiz müzik bence hayatımızın olmazsa olmazlarındandır. Bu etkiyi daha fazla hissetmek için müziğin hayatınızdaki alanını daha da genişletin.  Müzikle, hayatınızdaki sessizliği durdurup, zihninizdeki fazla sesleri susturun. 

Sevgiyle, müzikle kalın…