Geleceğin bireyi ve dünyayı şekillendirmesiyle süregelen bu zamanlar sonucunda bilincimiz algılarını sistematik olarak daraltmaktadır. Bizim fark edemediğimiz gerçeklik tam da bu noktada başlıyor. Her gelişme sonucu insanlığın daha ileri boyutlara ulaşması beklenirken, gördüğümüz manzara pek de iç açıcı değil. Bu konu bağlamında değinmek istediğim ise bilinç oyunları ile insanlara fark ettirmeden empoze edilen kusursuzluk algısı ve tek tipleştirme. Düşünce yapısı ve dış görünüşünü topluma entegre edebilmek adına kaç milyon kişi kendinden ödün vermeye itiliyor, kaç kişi psikolojik şiddete maruz kalıyor. Değişim evrenin bir parçasıdır fakat bu bireyin isteğiyle olmalıdır, bilince baskı yapıp mecburiyete itilerek değil. 

    Empoze edilmek istenen kalıpları yansıtabilmenin en iyi yolu, günümüzde varlık kavramının büyük bölümünü kaplar hale gelen telefon ve sosyal medya mecralarıdır. Her an karşımıza çıkan filtreler, avatar karakterleri ve makyaj trendleri bu durumun en çarpıcı örneklerindendir. Bu algı yöntemini planlayan ve hayata geçiren tüm sistemler aslında (dizayn edilmiş) birer gerçeklikten ibarettir. Kurgu ve gerçekliği sentezleyen sistem çarkları ise topluma nasıl yaklaşması gerektiğini iyi bilmektedir. Bireyi ve toplumu kılcal damarlarından yakalayan bu sistem zamanla bireyden yola çıkarak tüm toplumu etkisi altına almaktadır. Bu döngü içerisinde bireyin kendini bulabilmesi ve yön verebilmesi imkansız konuma gelmiştir. Bakınız, her daim söylenen olgu; toplum bireyden ibarettir, toplumu anlamanın yolu bireyden geçer. Bireyi göz ardı edip değişime itmek ne denli doğru orantılı?

    Tam da bu noktada çoğu bireyle zıt düşülmesine karşın yaratılmak istenen kusursuzluk ve mükemmeliyetçilik algısına karşı her bireyin kendi iç dünyasını korumaya alması gerekmektedir. Teknolojiden tamamiyle uzaklaşılması ya da vazgeçilmesi gerektiğinden bahsetmiyorum. Günümüz koşullarında teknoloji vazgeçilmez bir yer kaplamakta ve mantık çerçevesinde olması gereklidir. Burada anlaşılması gereken nokta yaş fark etmeksizin bireyin kendi olması hali ve kendine verdiği değeri anımsamaktır. Bireyin öz saygısını ve benliğini sevip koruyabilmesi ile toplum sağlıklı bir nesil kazanacaktır.