Kraliyet Morunun Şehri: Aperlai

Kraliyet Morunun Şehri: Aperlai
  • 0
    0
    0
    0
  • Aperlai Antik Kenti bugünkü Kaş ile Kekova arasında bulunan Sıçak Yarımadası'nda uzun ve dar bir koyun başlangıcında yer alır. MÖ 4. yüzyılın sonlarından MS 7. yüzyılın başlarına kadar var olan antik bir Likya kentidir. Likya Yolu yürüyüşüm esnasında gitme fırsatı yakaladığım bu harika antik kente ulaşabilmek için Üçağız’dan kayıklarla, Kaş’tan teknelerle ya da Üçağız’dan Likya Yolu rotasını kullanarak gidebilirsiniz. Eğer ki bi kanonuz varsa kente kanoyla gitmenizi tavsiye ederim. Çünkü antik kentin üzerinde kanoyla gezinti yapıp batık şehri görmeniz mümkün. 

    Aperlai Kentinin orijinali Luwi dilinde “Aprillai” olup “Akarsu Boğazı” anlamına gelmektedir. Orijinal hali ‘Aprillai’ zamanla Aperlai olmuştur. Zamanında birkaç balıkçı ailesinin barındığı korunaklı bir liman olan şehirden Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesinde de bahsediliyor. 

    Antik çağda Afrika kıyılarına gitmek isteyen denizcilerin rüzgâr beklediği kent olarak da bilinir. Likya birlik dönemine ait sikkeleri de ele geçmiş olan Aperlai’ın diğer Roma egemenliğindeki Likya şehirleri gibi yalnız III. Gordianus zamanında sikke basma yetkisine sahip olduğu bilinmektedir. Likya Birliği sırasında Aperlai üç kentin, bazı kaynaklara göre ise dört kentin “tek oya” sahip olduğu birliğin başındadır. Aperlai’nin Simena, Apollonia ve İsinda ile bir “sympoliteia” imzaladığı ve oluşturduğu kesindir. Söz konusu üç şehrin vatandaşlarından yazıtlarda “Simena’dan Aperlaililer” diye söz edilmekte ve kendi etnik isimleri kullanılmamaktadır.

    Kentin kalıntıları denize doğru inen tepenin eteklerinde, körfezin kuzey tarafında yer alır. Aperlai Antik Kenti, deniz kenarından başlayarak, akropole doğru uzanan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kulelerle takviye edilmiş surlarla çevrilmiştir. Kuzey surların üstünde kare planlı üç adet savunma kulesi görülür. En iyi korunmuş durumda olan batı duvarı, ikisi düz biri kemerli üç kapıya sahiptir. Güney duvarı ise tepe yamacına dik olarak devam eder ve poligonaldir. Günümüzde büyük ölçüde tahrip olmasına rağmen orta kısmında şehre girişi sağlayan, iki yanında birer kulesi bulunan bir kapı yer almaktadır.

    Aperlai’nin büyüleyici atmosferinin yanında ün salmış bir başka özelliği de the dye for royal purple (kraliyet moru için boya) üretmeleridir. Aperlai mureks (yumuşakça) kabuklarını ezerek mor rengini üretterek dünyanın dört bir yanına bu rengi ihraç ettiler ve bu sayede varlıklı bir hayat sürebildiler. Günümüzde yapılan deneylerle 1.4 gram kraliyet moru boyası elde edebilmek için 12bin salyangoza ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Bunun kanıtı olaraksa Aperlai tepelerinde Murex kabuklarının yığınlarının olması gösterilir. 

    Aperlai’ye gitmeden bir gün önce Türkiye’nin en güzel patates kızartmasını yiyeceğim söylenmişti. Bunu duyduğumda abartıldığını ve beklentimi yüksek tutmamam gerektiğini düşünmüştüm. Ancak Aperlai’ye vardıktan sonra antik kenti gezip Yörük Ramazan’ın yerine gittim. Yörük Ramazan’ın patatesi gerçekten söylenildiği kadar çok lezzetliydi. Evet Türkiye’nin en iyi patates kızartması biraz iddialı olsa da bu iddiayı karşılayabilecek lezzette. Yörük Ramazan’ın yerinde çadırla konaklama ve o eşsiz manzaraya karşı yüzmek, uyumak, uyanmak inanılmaz bir deneyim. Şnorkelle dalmak, kanoyla antik kent üzerinde dolaşmak, yüzmek… Yürüyüş sezonunda gitmeme rağmen bile birkaç gruptan fazlası bulunmuyor Aperlai’de. O yüzden huzur bulabileceğiniz yegane yerlerden birisi.

     

    Kaynak:

    https://www.dragoman-turkey.com/blog-en/adventuring-to-aperlai-the-city-of-royal-purple/

    https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/antalya/gezilecekyer/aperlai

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.