" — Dünya ne ise oydu; ben ne isem o oldum
— uyuşamadık. Hepsi bu."
Oruç Aruoba, Zilif
Bazı sözler vardır durup tekrar tekrar okutur kendini. Zihninizde kapalı tuttuğunuz bazı kapılar vardır. Anahtarları deniyormuşçasına okursunuz bu cümleleri defalarca. En son birine olur ve ardına kaçar açılır o kapı. Gördükleriniz bazen karanlıkla tanıştırır sizi bazen aydınlıkla. Bugün bu sözle denk geldikten sonra uzunca düşündüm. Zaten üzerinde uzun süredir düşündüğüm bir konuydu bu. Üzerinde çalıştığım bir problem. Buraya ait olma, köklenme.
Çok uzun süredir huzursuzum. Kendimi köklenmiş ve ait hissettiğim çok az zaman olmuştur. Sonrası hep bir cızırtı, huzursuzluk gibi. Sürekli bir arayış, sorgulama, boşluk, boşunalık. Bu zamana ait değilim belki. Bazen diyorum belki de başka bir zamanda gelseydim dünyaya daha başka olurdu her şey. Kendine dönmekle, meditasyonla onunla bununla alakalı bir durum değil bu. Hepsini deneyimledim. Başka bir şey. Kendime ne kadar döndüysem o kadar uzaklaştım bu dünyadan. Her şey anlamını yitirdi. Mutluyken de mutsuzken de eninde sonunda her şey anlamsızlaştı. Kendimi bildim bileli sadece kim olduğumu bulmakla uğraştım tek derdim kendimdi. Ben olduğum gibi oldum da bu dünya da buydu işte. İçinde olduğum zaman, insanlar, görüp görebileceğim deneyimleyebileceğim her şey buydu. Apaçık ortadaydı. Bu kadardı. Benden çok uzaktı. Bu ait olamama hissiyle nereye kadar devam edebilirim bilmiyorum. Bu zamanın, insanlığın doyumsuzluğuna, yapaylığına, nefretine, kötülüğüne, acımasızlığına, sapkınlığına katlanamıyorum. Dışarı çıktığımda gördüklerim, sosyal medyada gördüklerim, duyduklarım, insanlar ve insana dair bir sürü kaotik şey hiç susmayacak bir gürültü gibi. Her gün aşırı gürültülü bir odada uyanıyorum gibi.
Dünyanın en sevgi dolu ve tutkulu insanlarından biriyim. Hayalleri, amaçları olan heyecanlı biri. Herkesi olduğu gibi seven ve şefkatle yaklaşan dünyayı sevmeye o kadar da uzak olmayan biriyim aslında. Ama dünya bu milyarlarca insanla birlikte çok çirkin bir yer. Bu kadar doğal müthiş güzelliklerle dolu bir cennet, milyarlarca canavarla ancak bu kadar kötü ve kaotik bir hale gelebilirdi. Oldum olalı kendimi buraya ait hissetmiyorum. Zaman, mekan değişse kısa süreliğine kök salsam da başımı yastığa koyduğumda aynı noktaya dönüyorum hep. Var olmak hoşuma gitmiyor sanırım. Var olmamak istediğimi de söyleyemem. Rutinlerle dolu aslında huzurlu görünen hayatıma devam edeceğim sadece bu kadar. Aynı şeyleri hisseden ve tartışmak isteyen biriyle de memnuniyetle tartışabilirim. Umarım siz bu dünyada kendinize sakin bir yer bulabilmişsinizdir.
Yorum Bırakın