Psikanalitik Kuram Perspektifinde Otomatik Portakal Filminin Analizi

Psikanalitik Kuram Perspektifinde Otomatik Portakal Filminin Analizi
  • 7
    0
    0
    0
  • Anthony Burgess’in “A Clockwork Orange” adlı yapıtından uyarlanan, yönetmenliğini Kubrick’in yaptığı A Clockwork Orange (Otomatik Portakal) filmi, anti-kahraman Alex’in arkadaşlarıyla oluşturduğu bir çeteyle yaşadıklarını yansıtmaktadır. Alex ve arkadaşları Korova Süt barında toplanır, süt ve uyuşturucu karışımı içecekler içerek şiddet eğilimlerini artırmakta, şehirde de şiddete yönelik eylemler ve tecavüzlerde bulunmaktadır. Çetede Alex’in otoritesine karşı gelmeye çalışan arkadaşlarının anlaşmazlık çıkarması ile Alex’i tuzağa düşüren arkadaşları onun polise yakalanmasına neden olur. Alex hapishaneye girer ve 14 yıl cezaya çarptırılır. Bu sırada oluşturulacak olan bir suç tedavi deneyine denek olmak ister. Bu sayede olumsuz düşüncelerinden arınarak kurtulabileceğine inanır.

    Filmde İngiltere’nin post-endüstriyel dönemini yansıtan fütüristik dekorlar öne çıkmaktadır. Korova süt barında arkadaşları ile ufak bir çete oluşturan Alex, çetenin lideri olarak otoriter bir karakterdir. Geceleri süt barda yapacaklarını planlayan çete, hazırladığı içeceklerle şiddete eğilimli bir hale gelmektedir. Anti-kahraman Alex ve takımı giydiği beyaz kostümlerle iyiliği ve saflığı temsil etmenin aksine karanlık işler yapar. Taktıkları şapkalarla uyguladıkları şiddeti eğlenceli bir eylem gibi göstermektedir. Sergiledikleri davranışlar dürtüsel olarak gerçekleşir, genel olarak planlı yaşamazlar. “Freud, bilinçaltının, bastırılmış düşüncelerimizin, travmatik anılarımızın, seks ve saldırganlığın temel sürücülerinin dış merkezi olduğuna inanıyordu. Bilinçaltını nevroza ya da günümüzde akıl hastalığı denen şeye neden olan tüm gizli cinsel arzuların depolama tesisi olarak görüyordu” (Harley therapy’den akt. Kaplan, 2018). Bu bağlamda Freud perspektifinde libidonun yükselmesinde haz yaşadığı en büyük etkenin cinsel eylemler ve unsurların filmdeki anti-kahraman Alex’de ve filmin bütün dekorlarında sıklıkla kullanıldığı söylenebilir.

    Alex ve arkadaşları sokaklardaki yaşlı sarhoş kişileri döverek kendi düzenlerini sağlamaya çalışır. Gizli gizli evlere girerek hırsızlık yapmakta ve kadınlara tecavüz etmektedirler. Alex empati yoksunu duygusuz bir karakterdir. Öte yandan sanata büyük ölçüde ilgi duyar. En sevdiği parça ise Beethoven’ın 9. Senfonisidir. Alex, eve çağırdığı kadınlarla birlikte olur ve şiddete dönük davranışlar sergiler. Bu anlamda Alex’in davranış bozukluğu yaşadığı söylenebilir. Alex’in Oral dönemde yaşadığı anne ile özdeşleşme sorunu ilerleyen yaşlarında alkol bağımlılığı ve kişilik bozukluğu yaşamasına neden olmuş olabilir. Amerikan Psikiyatri Birliği (2014), antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olan bireyleri tutuklanmasına yol açan yineleyici eylemlerde bulunma, sık sık yalan söyleme, kendi çıkarları için başkalarını kullanma, geleceği planlamadan dürtüsel olarak hareket etme, sık sık kavga ve dövüşlere katılarak kendisinin ya da bir başkasının güvenliğini umursamama, bir işin ve parasal yükümlülüklerin sorumluluğunu taşıyamama ve başkasına verdiği zarardan ötürü vicdan azabı duymama gibi davranış örüntülerini gösteren bireyler olarak tanımlamıştır (Sönmezsoy, 2016: 4).

    Alex, insanların şiddeti hak ettiğini ve bunun doğru bir davranış olduğunu savunmaktadır. Otomatik Portakal kitabının yazarının evine girerek yazarı bağlayarak eşine tecavüz ederler. Alex, tecavüzü bir çeşit oyun olarak görür. Bu sahnede de Alex’in antisosyal kişilik bozukluğunun olduğu davranışlarını empati kurmadan duygusuz bir biçimde eylemleri haz alarak yaptığı gözlemlenmektedir. Bir süre sonra arkadaşları Alex’in liderliğinden sıkılarak başkaldırır. Alex, Georgie ve Dim kavga ederek Alex’i tuzağa düşürür. Bir kadının evine giren Alex şiddet uygulayarak kadını öldürür. Arkadaşları onu orada bırakınca Alex yakalanır ve tutuklanır. 14 yıl hapis cezası alır. Alex bu cezadan kurtulabilmek için, geliştirilen yeni suç tedavisinde denek olmak ister. “Ludavico” isimli deneyde kobay olan Alex’e çeşitli cihazlar bağlanarak ilaç verilir. Gözleri açık tutularak şiddet görüntüleri izletilir. Bu görüntüler aslında Alex’in de uyguladığı şiddet ve tecavüz eylemlerini içermektedir. Alex’in bu görüntüler karşısında midesi bulanır ve bunlardan iğrenir. Alex hastalık olarak adlandırılan bu rahatsızlık sürecinden kurtulmak ister. Bu şekilde iyi olanı yapmaya yönelir. En sevdiği parça olan Beethoven’ın 9. Senfonisi tesadüfen seyredilen şiddet görüntülerinin arka fonunda çalar. Alex şarkı ile şiddeti bağdaştırır ve artık şarkıdan rahatsızlık duymaya başlamıştır. Deney aracılığıyla Alex’in eylemleri koşullandırılarak insan olmaktan çıkmıştır. O, iktidar tarafından şekillendirilen bir otomatik portakal haline gelmiştir.

    Deneyden sonra Alex’in topluma karışması beklenirken toplum onu dışlar. Alex’in sergilediği tutumu “kötü” olarak nitelendiren toplum, şimdi Alex’e aynısını yapmaktadır. Ailesi artık onu eve kabul etmez. olmayan Alex, evine zorla girdiği yazar Frank Alexandra’nın evine gider. Frank, Alex’den intikam almak için Alex’i eve kapatır. Zorla dinlettikleri Beethoven’ın 9. Senfonisi ile tekrar hastalık belirtilerini hissetmeye başlayan Alex, intihar ederek kurtulmayı amaçlar ancak atladığı camdan kurtularak hastanede uyanır. Basına yansıyan bu olay sonucu deneyin uygulanmasında sözü olan iktidar, kamuoyunu karşısına almamak amacıyla Alex’i eski haline döndürmek isteyerek onu bir makine gibi kullanmaya devam eder. Sonuçta, Otomatik Portakal filmi psikanalitik açıdan Freud’un ortaya koyduğu gibi, özellikle haz unsurunun cinsel eylemler ve ögelerle yaşandığı ve ön plana çıkarıldığı anti-kahraman Alex’in davranışlarında açıkça görülmektedir.


    Freud perspektifinde psikoseksüel gelişim süreçlerinde ortaya çıkan davranış bozukluklarının Alex’de anti-sosyal kişilik bozukluğuna neden olarak şiddete yönelik eğilimlerde bulunması ve tecavüzü bir oyununa dönüştürerek cinsellikten haz almasıyla görülmektedir. Bu davranışlarının sonucunda tutuklanan ve hapis cezası alan Alex’in suçlu tedavi deneyi ile davranışlarından kurtulması için rehabilite edilerek iyileştirilmeye çalışması iktidarın onu bir makineye çevirmesine neden olmuştur. Filmin alt metnine göre toplum kendi adaletini kendi sağlamakta, iktidar ise insanı bir makine olarak kullanmaktadır.

     

    Kaynakça:

    Sönmezsoy, R. (2016). Otomatik Portakal filmi ve kitabının antisosyal kişilik bozukluğu açısından incelenmesi. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 3(3), 26-35.

    Harley therapy, (Çev: Ezgi Kaplan), “Freud ve Jung Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar”
    Erişim: https://oggito.com/icerikler/freud-ve-jung-arasindaki-benzerlikler-ve-farkliliklar/34854


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.