VİKİNG MİTOLOJİSİ - NESIR EDDA

VİKİNG MİTOLOJİSİ - NESIR EDDA
  • 2
    0
    0
    1
  • VİKİNG MİTOLOJİSİ - NESIR EDDA

    Dünyanın oluşumundan yıllar önce Niflheim vardı ve onun altındaki kuyudan nehirler fışkırmaktaydı. Kutsal Yggdrasil ağacının üç kök altında, evrenin en altında yer alan bu soğuk, karanlık ve sisli bölgede bahar yaşanmaz.

    “Ölüler diyarı olan ve ismini Loki’nin çocuğundan alan Hel’in  büyük bir kısmı burada yer almaktadır. Aynı zamanda İngilizce'deki Hell kelimesi burada bahsedilen Ölüler ülkesinin (Hellheim) kısaltması Hel'den gelir.”

    Güneyde ise Muspelheim adında bir dünya vardır. Burası dayanılmayacak şekilde aydınlık ve sıcaktır; o kadar parlaktır ki kimse burada yaşayamamaktadır. Bu dünyanın sınırlarını da Surtr adı verilen bir dev-kişi korumaktadır. Buradaki Surtr karakteri aynı zamanda mitin sonunda dünyaya son verecek kişidir.  Mitolojilerde sıklıkla gördüğümüz dualist zıtlık burada da kendine buz ve ateş olarak yer bulmaktadır.

    Başlangıçta hiçbir şey yokken bu iki dünya vardır ve Niflheim’dan fışkıran buz gibi sularla Muspelheim’ın alevleri bir yerde karşılaşmaktadır. Burada oluşan buhar damlalarının canlanmasıyla Ymir(Ymer) isimli dev dünyaya gelmiştir. O bir tanrı değildir, İskandinavlar’a göre tüm kötü devlerin atasıdır. Böylece Kaos oluşmuştur.

    Buzlar çözülünce buz kütlelerinin arasından Audhumbla isimli bir inek oluşur. Bu inek memelerinden akan sütle Ymir’i besler. Kendiyse beslenmek için buzla kaplı tuzlu taşları yalamaktadır ve yaladığı taşlardan 3 gün sonucunda bir erkek meydana gelmiştir. Bu adamın adı Bure’dir. Bure’nin Bor isimli bir oğlu olur ve Bor da Bestia isimli bir devin kızıyla evlenir. Nihayetinde Bor ve Bestia’nın da üç erkek çocukları olur, bunlardan ilki de tanrıların tanrısı Odin’dir.

    Bor’un oğulları, yani Odin ve kardeşleri Ymir’i alt ederler. Ymir’in cesedini alıp onun etlerinden yeryüzünü, kanından denizleri, kemiklerinden kayaları, saçlarından ağaçları, kafatasından göğü, kaşlarından ise Midgaard adı verilen yeri yaratmışlardır. Dünyanın 4 köşesine cüceler tayin etmişlerdir ve bu cüceler Austre (Doğu), Vestre (Batı), Nordre(Kuzey) ve Sudre (Güney) olarak anılmaktadır. Bkz: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Eski_Nors%C3%A7a

    Asgard Kuruluyor - Odin ve güçleri

    Odin'in sadece güneş gibi parlayan tek bir gözü vardır. Diğer gözünü Bilgelik Kuyusundan içebilmek için feda etmiş ve sonsuz bilgi elde etmiştir. Habercileri Valkyrie’ler ölü savaşçıların ruhlarını Valhalla’ya taşırlar. İngilizcedeki Wednesday (Çarşamba) günü Woden's Day (Odin'in Günü) den gelmektedir. Tacitus gibi Romalı yazarlar tarafından Merkür'le özdeşleştirilmiştir. Avrasya Şamanizm'iyle bağlantılı olduğu düşünülmekte ve bir yandan da Truva’dan geldiğine dair araştırmalar yapılmaktadır. Manzum Edda’nın Valhalla’da yaşam kısmında Odin’in yemeğe ihtiyaç duymadığını, onun için şarabın yeterli olduğu ifadesi geçmektedir.

    Odin dünyanın orta yerinde bir şehir kurmuş buraya da Asgard demiştir. Burada 12 yönetici koltuğu barındıracak ve kendi yüksek makamı olacak altın kaplı bir saray inşa ettirmiştir. Buraya Gladsheim adı verilmektedir ve sonrasında tanrıçalar için de Vingolf adında bir saray yaptırılmıştır. Odin, Asgard’daki Hlidskjalf denilen bir tahta oturunca tüm dünyayı ve herkesin ne iş yaptığını görebilmektedir. *burada birçok diğer inanışta olduğu gibi tanrıya her şeyi görme yetisi bahşedildiğini görüyoruz. Odin’in omuzlarında iki kuzgun oturduğuna inanılmaktadır. Bunların adı Hugin ve Munin’dir. Odin bu ikisini şafakla dünyaya salar ve kahvaltıdan önce geri dönerler. Böylece yeryüzünün haberlerini almaktadır.

    Tanrı Soyları – Aesir ve Vanirler

    İskandinav tanrıları iki grupta toplanır; Aesir ve Vanir tanrıları. Vanir tanrıları daha çok bereketle anılmaktadır. Bu sebeple yerli balıkçılar gibi daha çok üreticiler içinde karşılık bulmuş inanışlardır. Vanirler hakkında çok yazılı kaynak olmadığı için Aesir tanrıları kadar bilgiye ulaşılamamaktadır. Birçok bilim insanına göre Uranos-Gaia nasıl Yunan mitolojisinde Zeus’un öncülleri ise Vanir’ler de burada Aesir’den önceki grubu oluşturmaktadır ve daha çok yeryüzü ile ilgilenmektedirler. Viking panteonunda iki grubun huzur içinde farklı şehirlerde yaşadığı belirtilmektedir ancak geçmişlerinde aralarında çok büyük bir savaş yaşanmış ve bu bazı tanrıların değiş tokuş edilmesiyle son bulmuştur. Vanir grubunun en önemli isimleri baba Njord ve bereket ve refah tanrısı olan Freyr’dir. Alışılageldik şekilde büyük bir penis ile betimlenir. Dişi karşılığı ise erotik tutkusu ve yüksek cinsel vurgusuyla Freyr’in kardeşi Freyja’dır.

    Odin ve soyundan gelen kişiler Asa/Aesir adıyla anılmaya başlamışlardır ve Odin’e baş tanrı anlamında Alfather denilmektedir.  Thor, Odin’in ilk oğludur. Thor tüm tanrıların ve insanların en güçlüsü olarak anılır ve Yunan mitolojisindeki Zeus ile özdeşleştirilir. İkinci oğlu ise Balder’dir.  Balder yakışıklılığı, zekiliği ve iyi huyluluğuyla çok iyi anılan bir asadır. Diğer aesir soyunu uzatarak yazmıyorum ancak aşağıda asaları ve tanrıçaları listeledim. Buradaki her ismin kendine ait bir hikayesi var diyebiliriz. Detaylandırmak istenirse raflardaki birçok Viking mitolojisi eserinde detaylı şekilde anlatılıyor.

    Dipnot: Edda’larda her zaman kutsanan on iki tanrı olduğu belirtilmektedir.  Ancak Brage, Vale gibi isimlerle bu liste yukarda olduğu gibi yaklaşık 20 kişiyle anılmaktadır. Tanrıçaların sayısınınsa genel olarak 26 olduğu düşünülmektedir .

    İnsanın Ortaya Çıkışı

    İnsanların ortaya çıkışı ise Bor’un oğulları Odin ve kardeşlerinin deniz kıyısında yürürken iki ağaca rastlamasıyla açıklanmaktadır. Bu ağaçları alıp insana dönüştürürler. Birinciye ruh ve can verirler, ikincisine mantık ve hareket yeteneği, üçüncüye ise konuşma, işitme ve görme yeteneği bahşetmişlerdir. Erkeğe Askr, kadına ise Embla demişlerdir.  Bu insanlara Midgaard adında bir şehir kurulmuştur. Dünyadan tanrıların katına giden bir yol bulunmaktadır. Mitolojide buraya da Bifrost adı verilmiştir. Oldukça sağlam olduğuna inanılan bu yapı gökkuşağı tasvirindedir ve üç renklidir. Bu gökkuşağındaki kırmızı rengin ateş olduğuna inanılır. Bu ateşin cenneti, buz ve dağ devlerinin kötülüklerinden koruduğuna inanılmaktadır. Ulu dişbudak ağacı Yggdrasil’in bir kökü bu cennettedir. İskandinav mitolojisinde dişbudak ağacı Yddragasil çok önemli bir yer tutmaktadır. Türk mitolojisinde de birçok mitte olduğu gibi kutsal ağaç imgesi burada da güçlü şekilde bulunmaktadır.  Bu dişbudak ağacın dalında, altında, üstünde yaşadığı düşünülen birçok hayvan anlatısı bulunmaktadır.

    Dünyanın Sonuna Hazırlık: Loki ve Çocukları

    Loki çok yakışıklı bir tanrıdır ancak birçoklarına göre kötü ve tutarsız bir karaktere sahiptir. Sürekli dolandırıcılık yaptığı anlatılır. Çoğu kez Aesirleri birbirine düşürüp sözde aralarını bulur. Karısının adı Sygin, oğullarının adı ise Vali ve Narfi’dir. Loki’nin başka çocukları da vardır ve mitolojide asıl yer tutan bunlardır. Jotunheim’da Angerboda isimli bir dev anasından üç çocuğu olur. Bunlardan ilki onunla özdeşleşen ve mitlerde çok önemli yer tutan Fenrir-Kurt, ikincisi yine onunla özdeşlenen  Jormungard- yılan ve üçüncüsü de cehenneme ismini veren Hel’dir.

    Tanrılar esasında bu çocukların anne ve babalarından aldıkları özelliklerle ileride büyük felaketlere yol açacaklarını öngörmüşlerdir. Odin tanrıları görevlendirir ve çocuklar ona getirtilir. Odin, yılan Jormungard’ı denizin dibine atar, buna içerleyen yılan oknayusun altında tüm dünyayı kuşatır ve kendi kuyruğunu ısırmaktadır. Odin, Hel’i Niflheim’a atar ve ona dokuz dünyayı yönetme yetkisi verir. Kurt Fenrir ise Aesir’ler tarafından büyütülür. Onu drome adı verdikleri zincir ile bağlı tutarlar. İlerde Tyr bu uğurda elinden bile olacaktır. Ragnarok’a kadar kurt Fenrir bağlı kalacaktır ancak daha sonra kurtulup dünyanın sonunun gelmesinde etkin bir rol üstlenecektir.

    Fenrir’in bu denli tehlikeli olmasına rağmen tanrıların onu öldürmemesi, “Tanrıların kutsal yerlere ve ibadethanelere karşı son derece saygılı olduklarından, kahinlerin onun Odin’in başına bela olacağına söylemesine karşın buraları kurdun kanı ile kirletmek istemediler” şeklinde açıklanmaktadır.

    The Punishment of Loki by Louis Huard (1813 - 1874)

    Loki ise kurnazlıklarıyla daha sonra Baldr’ın ölümüne sebep olacaktır, bu hikayeyi ayrıca gönderi olarak oluşturacağım ancak bahsetmek gerektiği için birkaç satır değinmek gerekiyor. Loki’nin bu günahı sonrası tanrılar ona çok kızar. Loki göreceği tepkiyi bildiği için somon balığına dönüşür ve saklanmaya başlar ancak her şeyi gören Odin bir şekilde onu denizde yakalatır. Onu bir mağaraya getirirler. Daha sonra Loki’nin oğulları Vali ve Nare getirilir ve Vali kurda dönüştürülür ve Nare bu kurda parçalatılır. Tanrılar onun bağırsakları ile Loki’yi bağlarlar ve bu bağırsaklar zamanla demir zincir gibi sertleşir. Üstüne yılan asılır ve bunun zehri yıllarca yüzüne akıtılacaktır. Depremlerin Loki’nin bu acı dolu kıvranmalarından çıktığına inanılmaktadır. Loki Ragnarok’a kadar böyle kalacaktır.

    Ragnarok – Dünyanın Sonu

    Ragnarok dünyanın sonunu ifade etmektedir. Ancak bundan önce hiç yaz olmadan uzunca bir süre kış Fimbul diye uzun bir kışın yaşandığı düşünülür. Dünyanın dört bir yanında savaşlar yaşanmış, kardeşler çıkarları uğruna birbirlerini öldürmüş, yasadışı ilişkiler yaşanmıştır. Görüyoruz ki ahlaksal yapının çöküşü ve uzun kıtlık dünyanın sonunun habercisi olarak algılanmaktadır.

    Daha sonra büyük ve şaşırtıcı bir olay yaşanacaktır. Kurt Skoll güneşi, kardeşi Hati ise ayı yutup tüketeceklerdir. Böylece dünyada sıkıntılar doğacak ve nihayetinde Fenrir zincirlerinden kurtulacaktır.  Kurt fenrir düşmanlarını yok etmek için üst çenesini cennete, alt çenesi ise yeryüzüne değecek kadar açmıştır. Denizin dibinde kızgınlıkla bekleyen Midgard yılanı ise dünyayı ele geçirmek için karalara saldıracak böylelikle denizler karaları kaplayacaktır.  Yılan savurduğu zehriyle tüm hava ve denizi kirletmektedir. Loki de kurtulmuş ve Hel’in tüm dostları ile birlikte saldırıya hazırlanmaktadır. Tüm bu olan biten sırasında cennet ikiye bölünmüş, Bifrost isimli köprü ise parçalanmıştır. Bunlar yaşanırken Heimdal ayağa kalkar ve tüm gücüyle Gjallar adındaki borusunu üfleyerek tanrıları toplantıya çağırır. Tanrılar savaşa gider. Odin kurt Fenrir’le, Thor ise yılan Midgard ile savaşmaktadır.  Thor yılanı öldürür ancak henüz 9 dokuz adım atmadan kendi de onun zehriyle ölecektir. Kurt Odin’i alt edip onu yutar. Daha sonra Odin’in oğlu Vidar kurdu öldürecek bile olsa sonunda Alfather gitmiştir. Loki ile Heimdal ile savaşa tutuşmuştur ve bu kavgada her ikisi de can verecektir.

    Tüm bunların üzerine Surt dünyayı ateşe verir ve her şeyi yakıp kül eder. Fakat antik Hindistan’da çağlar geçince Ragnarok sonrası yeni bir dünya doğacaktır.

    Yeniden Yaratılış

    İnanışa göre Surt’un yangını sürerken Lif ve Lifthraser adlarındaki iki kişi Hodmimir korusu adında bir yerde gizlenmektedir. Sabah yağan çiğle beslenirler ve bunlardan türeyen çok sayıda ırk dünyaya yayılır.  Bir mucize olarak kurt tarafından yutulan güneşin en güzel bir kız doğurmuş olmasıdır. Yeniden doğacağına inanılan nazik Baldr’ın liderliğindeki tanrılar Asgard’a geri döneceklerdir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.