Yaşadığı ruhsal bunalımdan kurtulabilmek için şehirden uzaklaşan Werther, yerleştiği yeni çevrede soylu bir ailenin kızı Lotte’ye imkânsız bir aşkla tutulur. Aralarındaki güçlü bağa rağmen Lotte’nin başkasıyla nişanlı olması ve evlenmesi, zaten güçsüz olan kalbi için çok fazladır. Zihni karanlık bir karmaşaya dönen Werther, tutkulu aşkına ve umutlarına rağmen kendini geri dönülmez bir yolun başında bulur.
Werther’in Acıları’nı okurken altını çizdiğim satırlar.
“…oysa ona sahiptim bir zamanlar; yüreğini o kocaman ruhunu hissettim onun; yanındayken olabileceğim bütün ihtimalleri yaşayabildiğim için onunla, kendimi olduğumdan çok daha fazlaymışım gibi hissederim.”
“ama yetişkinler de yeryüzünde çocuklar gibi sendeleyip duruyorlar aslında, onlar da nereden gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar…”
“Bütün duygularım ona tutsak artık.”
“Yanındayken bütün tutkular suskun. Onunla birlikteyken bana ne oluyor, anlamıyorum; ruhum adeta ters yüz oluyor, hem de bütün sinirlerimle birlikte.”
“Kalbim ona binlerce kez hoşça kal dedi! benimse gözümde bir gözyaşı duruyordu.”
“Wilhelm, dünyada sevgi olmasaydı, yüreklerimizin hali ne olurdu?”
“…düzelmesi için en ufak bir umut ışığı bile görünmüyor.”
“yanında var olduğunu hissettiği tek bir kişi vardı, o da terk etmişti…”
“Çok fazla şeye sahibim ama her şey ona olan duygularımın içinde kayboluyor…”
“İnsanları mutluluktan havalara uçuran şeyler, aynı zamanda üzüntü kaynağı olmak zorunda mıydı?”
“Boşuna uzanıyorum ona kollarımla, kötü düşlerden uyandığım sabahlarda; mutlu ve masum bir düşün marifetiyle kendimi çimenlerin üzerinde onun yanına oturmuş, ellerini tutuyor ve binlerce öpücük konduruyormuş gibi hissettiğim gecelerde boş yere arıyorum onu yatağımda. Ah, uyku sersemliğiyle yatakta el yordamıyla yanımda mı diye yoklayıp sonra birden uyanınca - sıkışan yüreğimden sel olup akıyor yaşlar ve karanlık geleceğe ağlıyorum çaresizce.”
“Duyularım sanki kör bir kuyu; yüreğimin dolup taştığı tek bir an, mutlu tek bir saat yok!”
“Gözyaşlarım kurudu. Kafam dalgın.”
“Ben sadece onu seviyorken, ona böylesine içten, böylesine yoğun bir sevgi besliyorken, gözüm ondan başkasını görmüyor, başkasını bilmiyorken ve benim için başkası yokken, onun bir başkasını nasıl sevebileceğini, nasıl olup da sevmeye kalkışabileceğini hiç anlamıyorum.”
“Ah bu boşluk! Burada, yüreğimin ortasında hissettiğim o dehşetengiz boşluk! Onu bir kere, sadece bir kere olsun kucaklayıp bastırabilsem göğsüme, bütün bu boşluk tamamen dolardı.”
“Çok acı çekiyorum, çünkü hayatımdaki tek sevincimi, etrafımda dünyalar yaratmamı sağlayan o canlandırıcı, kutsal gücümü kaybettim; o yok artık!”
"Birbirimizi anlamadan, vedalaştık.. Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil."
“…ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.”
“Zihninin dengesi tamamen bozulmuş; içinde bir huzursuzluk ve telaş baş göstermiş, bu yüzden içindeki doğal kuvvetler doğru işlememeye başlamış ve bütün bunlar en korkunç sonuçlara yol açmıştı, nitekim sonunda geriye bir tükenmişlikten başka bir şey kalmamıştı…”
“…içimde kabaran, tanımlayamadığım bir his var, göğsüm parçalanıyor.”
“bana seni hatırlatmayan tek bir şey bile var mı? Seninle sarmalanmadığım tek bir an?”
“Aklıma gelir miydi hiç bu yolun beni buraya getireceği!”
Ah Werther… Her şey güzel bitse ne kadar güzel olurdu di mi? ama sonuçta yine bitmiş olacaktı.
keyifle okuyacağınız bir kitap,
cevgiler, mustafa.
Genç Werther'in Acıları / Johann Wolfgang Goethe
Yorum Bırakın