Deli Kızın Türküsü | Gülten Akın

Deli Kızın Türküsü | Gülten Akın
  • 2
    0
    0
    1

  •      İsmini gördüğümde büyük bir heyecanla "Evet, evet ben buradayım" diyerek elime aldığım kitap. Deli Kızın Türküsü... Eğer ki bu dünyada var olan, bir şekilde yaşamı merak eden; düz bir çizgide yürümeye karşı çıkan ya da boyun eğen bir insansanız mutlaka size ait bir şey vardır içeride. Şair büyük bir sabırla anlatır. Toplumdaki küçük kırıntıları biriktirip avucumuza serer kitapta. 

    Evleri yüksek kurdular
    Önlerinde uzun balkon
    Sular aşağıda kaldı
    Aşağıda kaldı ağaçlar

    Evleri yüksek kurdular
    On bin basamak merdiven
    Bakışlar uzakta kaldı
    Uzakta kaldı dostluklar
    (Yüksek Evde Oturanların Türküsü) 

    Kalemine büyük hayranlık duymamın yanı sıra, sayfalarda dolaşırken şiirlerden ziyade aynalarla karşılaştığımı hissettim. Yazılar yoktu; aynalar, bizi bize anlatmak için bekliyordu. Aslında kendi duygularını; melankolisini ya da sabaha karşı balkonunuzda ince hırkanızla - hafif bir titremeyle- güneşin doğuşunu seyrettiğiniz an gibi içine doğan umudu anlatıyor görünse de toplumculuğunun da bir o kadar kuvvetli olduğunu söylemeliyim.

    Ah kimselerin vakti yok 
    Durup ince şeyleri anlamaya

    Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
    Evler, çocuklar, mezarlar çizerek dünyaya
    (İlkyaz) 

    Dizelerinin üzerinde uyudum belki günlerce. Sahi, olanca hayat telaşında unutuyoruz durup bir çiçeği koklamayı ya da kulak tıkıyoruz etraftaki çığlıklara. İşte deli kız, türküsünü söylemeye başlıyor o sırada. Hepimizin diyor bu türkü, hepimizin. El ele tutuşalım istiyor. 

    Tanrıyı bir milyarder kılığında
    Başkan kılığında
    Papamız kılığında bazan
    Çokça da general kılığında görüyorlar
    Ellerini indirmiyorlar daha
    Tutunmuyorlar birbirlerine

    Bir gün tutunacaklar
    Bir gün başları yukarda
    Yüceltip kendileri kendilerini
    İnanacaklar yalnız kendilerine
    Bunun için
    Onlara yol göstermelisin
    Çok beklendin ama geldin
    Ama hoş geldin
    (Bebek İçin Karşılama) 

    Toplumculuğunun sıkça üzerinde durduğum bu yazıya benim için oldukça özel başka dizeleri de eklemek isterim. En başta dediğim gibi, kendinize ait bir türkü mutlaka bulursunuz. Benim türküm "Yorgun çayırlar serçeler, yorgunum" dediği yerde şairin. Melankolisinde bile baharı bekleyen bir tomurcuk gibi hissettiren o şiirde. Aklını rüzgar saatleri evde tutamayan o türkü benim türküm :

    Adam senin böyle ilk gündüzden
    Sulayıp biçtiğin çayır çimen
    Üç güne kalmaz tazelenir
    Adam senin böyle kuşluk vakti
    Ürküttüğün serçeler -iş olsun-
    Akşama kalmaz unutur

    Benim bir nokta kırılmışlığım
    Gözlerimin ardında büyür durur

    Aklım ıslıklarla türkülerle
    Rüzgar saatleri evde tutamam
    Essin esmesin yollardadır
    Rüzgar saatleri evde tutamam
    Serseriler gibi anılarımı
    Sokaklar doldurur

    Tepeden tırnağa bir usanmışlık
    Anı ne bellek ne
    Bu şehirden bu parktan uzakta
    Neresi olsa olur

    Yorgun çayırlar serçeler, yorgunum
    Nasıl taşısam ellerimi şimdi
    Damda saçakta bacada bir mavi
    Sallana sallana uyur 
    (Rüzgar Saati) 

    Ama bana en çok diz(e)lerinde uyutan bir anne gibi hissettiren şiir kitaba adını veren "Deli Kızın Türküsü" oldu. Her dizesi gerçek bir ruh üfleyen şair, beni masal kahramanı gibi hissettirdi bu şiirde. Bu nedenle sevgili Sezen Aksu'nun da bestelediği "Gece Türküsü" ile son vermek istiyorum yorumuma. 

    Yağmur yağar akasyalar ıslanır
    Bulutlar uçuşur geceleyin
    Ben yağmura deli buluta deli
    Bir büyük oyun yaşamak dediğin 
    Beni ya sevmeli ya öldürmeli
    (Deli Kızın Türküsü /Gece Türküsü) 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.