Sanki bütün vücuduma iğneler saplanıyor ama hastalığımın çaresi yokmuş gibi. Her yerde çare arıyorum ama ilacını bulamıyorum. Dermansız dert denir sanırım. Bu acının bitmesi için neler verebileceğimi tahmin bile edemezsin. Yalvarmak istiyorum bana çare bulun diye, bu acıyı bedenimden ve ruhumdan alın diye ama sessiz çığlıklarım duyulmuyor. Kafamın içinde kırılmaz camdan bir odanım duvarlarını yumrukluyorum. Rüyalarımda bağırıyorum, ağlıyorum ne yazıktır ki hala sesimi sana duyuramıyorum. Sonra gerçek dünyaya dönüyorum ve gittiğim her yere seni de götürüyorum. Ruhumun bir parçasısın hep benimlesin. Yaşamadığımız, yaşayamadığımız her şeyi canımı yakıyor. Bir gün yaşamanın ihtimali beni sonraki gün için umutlandırıyor. Belki o günler yakındır az kalmıştır şimdi düşmemeliyim diyorum. Çünkü eğer bir kere düşersem bir daha kalkamam, eğer bir kere nefes almaya durursam bir daha nefes alamam, koşmayı bırakırsam sana yetişemem. Senden önce ben özlemenin ne olduğunu bilmiyormuşum. Deliler gibi özlemenin, gözünden yaş gelmesinin ve içinin özlemle yanmasının ne olduğunu. Gözlerinin gözlerime denk gelmesinin güzelliğini. Anılar hücum ediyor zihnime, bazen yaşanmış olduğunu bile hatırlamadığım görüntüler geliyor gözümün önüne. Sahi ne çok geçmiş üzerlerinden oysa benim için daha dün gibi geliyor bazıları. Geçen gün aklıma gittiğimiz Gökçeada tatili geldi, denizin içinde sana sarıldığım ana gittim. Bedenin de hafızası var biliyor musun? Ben bazı anılarımızı bedenimde hissediyorum. Bilmem hatırlar mısın bana yazın görüştüğümüzde belki bir sonraki yaza birlikte gideriz tatile sen de gelirsin demiştin. O an sana göstermesem de içten içe mutluluktan uçuyordum, tarıf edelimez bir mutluluk ve haz duymuştum. Beni istiyordun, beni görmek istiyordun, hayatının hala bir parçasıydım belki de. Yaza az kaldı. doğa canlanmaya başladı ve benim umutlarım da ilkbahardaki çiçekler kadar taze ve umutlu. Bu yaz elimi tutmanın umuduyla gözlerinden öpüyorum minik kuşum.
Yorum Bırakın