SON AKŞAM YEMEĞİ TABLOSUNUN ŞİFRELERİ

SON AKŞAM YEMEĞİ TABLOSUNUN ŞİFRELERİ
  • 12
    0
    0
    1
  • Rönesans döneminin önemli isimlerinden biri olan İtalyan sanatçı Leonardo Da Vinci deyince aklınıza ilk gelen tablo hangisi? Çoğu bu soruya "Tabii ki son akşam yemeği!" diyerek cevap veriyor. Peki günümüzde son akşam yemeğinin toplum tarafından son derece dikkat çekmesi ve üne kavuşmasının arkasında yatan sebepleri hiç düşünmüş müydünüz?

        Leonardo Da Vinci, bilindiği üzere tablolarında şifreleme, gizleme ve aynalama yöntemlerini kullanmayı tercih ederek büyük bir ustalıkla nefes kesici sanat eserleri ortaya çıkaran bir sanatçı. Acaba son akşam yemeğinde de bu sihiri kullanmış olabilir mi? O halde tablo analizimize başlayalım!

    SON AKŞAM YEMEĞİ HAKKINDA BİLİNMEYENLER

     Son akşam yemeğini; adeta kusursuzluğun bir simgesi olarak sanat tarihinde yerini alan, sanatçı ve fırça arasındaki mucizevi dokunuşların getirisi olarak tanımlamak mümkün. Ancak her şey tablonun mükemmel görüntüsüyle sınırlı değil. Çünkü tabloya ilk baktığımızda freskte yer alan İsa Mesih ve on iki havarisinin yüz ifadelerinin göze çarpmasıyla sanatçı öncelikli olarak havarilerin yüz ifadelerine odaklanmamızı istiyor. Tabloda genel olarak telaş ve korku duygusu hâkim ancak havariler ve İsa arasında bir tezatlık söz konusu. Çünkü İsa’nın yüzünde adeta bir sükûnet var. Bu da onu diğerlerinden farklı kılarak, tablonun başrolü olma hakkını sunuyor. Peki havarilerin bu kadar telaşlanmasının nedeni ne olabilir? 


        Da vinci, tabloda İsa'nın çarmıha gerilmeden önceki akşam havarileriyle yediği son akşam yemeğinde "İçinizden birisi bana ihanet edecek!" söylemi üzerine havarilerin verdiği tepkiyi konu alarak gerçekçi görüntüsüyle bizi o ana götürmeyi amaçlıyor. Şimdi tabloya tekrar odaklanalım. İsa tasvirine baktığımızda başına "hale" çizilmediği görülüyor. Erken rönesans döneminde ilahiliği sembolize etmek için İsa resmedilirken başına hale çizilirdi. Ancak Da Vinci, bilindiği üzere herekit düşünce yapısına sahip bir sanatçı. Bu yüzden son akşam yemeği ânını canlandırırken İsa'nın başının arkasına hale çizmemiş fakat kutsal üçlemeyi reddetmesine karşılık freskte bu üçlemeye sıkça yer vermiş. Sanatçı; havarilerin üçlü gruplara ayrılarak sıralandırılması, akşam yemeğinin arkasında üç pencereye yer vermesi ve kimi sanat tarihçisine göre isanın duruşu ile eşkenar üçgen şeklini alarak üç sayısını sembolleştirmesi ile bizlere baba-oğul-kutsal ruh vurgusu yapıyor. İsanın kollarını iki yana açması da ayrı bir merak unsuru.  Ancak tabii ki Leonardo’nun sanat eserlerindeki her bir hareketin anlamı olduğu gibi bu hareketin de bir anlamı var: Efkaristiya ayini!

                                                                                                  

                                                    (Başka bir İsa ve Yahuda tasvirinde İsa ve arkasındaki hale sembolü)                                                   
        Hristiyanlık dinindeki bir inanışa göre İsa Mesih, insanların günahlarının bağışlanması adına kendi canını çarmıhta gerilerek  feda ediyor. Ekmek ve şarap, İsa Mesih’in her bir insanın kurtuluşu için feda ettiği bedeni ve kanını temsil ediyor. Ve bir eliyle ekmeğe bir eliyle de şaraba uzanarak havarilerine şöyle diyor: Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi. “Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın!” dedi. Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: “Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır! (Luka 22: 19 – 20). Yani İsa, efkaristiya ayinini gerçekleştirerek havarilerinin onu hep hatırlamasını dile getiriyordu.


     

         Şimdi tabloda İsa Mesih’in sol kolunun uzandığı noktaya odaklanalım. Aslında eliyle hem ekmeğe hem de tabağa uzandığını söylemek mümkün ancak buradaki şaşırtıcı detaylardan birisi de aynı tabağa başka bir havarinin daha uzanıyor olması. Bu havarinin adı Yahuda. Yahuda, İsa Mesih’in söylemini doğrulayacak olan havari. Da vinci, Yahuda’nın İsa’nın uzandığı kâseye doğru yönelmesini ihanet eden kişinin onunla aynı sofrada aynı kâseden yemek yiyen kişi olduğu algısını oluşturarak zekice bir gönderme yapıyor. Üstelik Da Vinci’nin, Yahuda’nın ihanetini vurgulamak için yaptığı imgelemeler bununla da sınırlı değil. Yahuda’nın diğer havarilere oranla daha alçakta oturması ve görüntüsünün diğerlerine oranla daha koyu olması da Yahu'danın diğer havarilerden farkını ortaya koyuyor. Ayrıca Yahuda’nın elinde tuttuğu kesesi de Romalı askerlere,İsa'nın saklandığı yeri söyleyerek karşılığında aldığı ihanetin bir bedeli olarak gözler önüne seriliyor. Şimdi odağımızı Yahuda’nın dirseğinin yanında dökülen tuza verelim. Sizce Da Vinci tabloya neden böyle bir detaylandırma eklemiş? Asıl amacı ince detaylarla tabloya gerçeklik katmak olabilir mi? Yoksa bu detayın arkasında da mı bir şifre var?


        Çoğu sanat tarihçisine göre dökülen tuz kötü şansı simgelemektedir. Da vinci, burada ise İsa’nın bir gün sonra çarmıha gerilecek olmasına vurgu yapmış bu yüzden de tuzu asıl suçlunun yanına konumlandırmış. Şimdi dikkatimizi yavaşça Yahuda’nın arkasındaki havariye -Petrus’a- verelim. Petrus’un elinde bir bıçak var.  Burada ise İsa’yı çarmıha germek isteyen askerlerden birinin Petrus’un gazabına uğraması sonucu kulağının kesilmesine gönderme yapılıyor.

        Son akşam yemeği tablosu, Santa Maria delle Grazie manastırı duvarının üzerinde, çarmıha gerilen İsa tasvirinin tam karşısında mükemmel bir perspektif ile konumlandırılmıştır. Ancak Napolyon’un askerlerinin duvara mermiler sıkarak zarar vermesi ve ikinci dünya savaşında Nazilerin manastırı bombalaması sonucu Günümüze kadar gelen süreçte birçok tahribata uğrayarak şimdiki eski ve yıpranmış görüntüsünü almıştır. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.