Advertisement Tracker

Bloody Mary: I.Mary'nin İktidar Yolu

Bloody Mary: I.Mary'nin İktidar Yolu
  • 6
    0
    0
    0


  • İngiltere tarihine Protestanlara karşı sergilediği katliam nedeniyle Kanlı Mary olarak da geçen Mary Tudor, hem İngiltere'nin ilk kraliçesi hem de trajik hayat hikayasi ve buna bağlı olarak travma etkileri nedeniyle günümüzde acımasız ve zalim kraliçe olarak anılmaktadır. Hatta John Foxe tarafından kaleme alınan "şehitler" kitabı eserinde protestanları öldürmekten zevk alan kana susamış bir zorba olarak nitelendirilmektedir. 

    Gözlerini ilk defa 18 Şubat 1516 tarihinde Greenwich sarayında açan Mary, ingiltere kralı VIII. Henry ve Aragonlu Catherine'nin 7 yıllık bir sürenin ardından hayatta kalan tek çocuğu statüsüne sahip olsa da cinsiyet farkı gözetilmesi sebebiyle çocukluğu boyunca babası tarafından sevilmemiş ve suçlu bulunmuş bir çocuk olarak dünyaya gelmiştir. Annesi tarafindan sıkı bir eğitime tutulan Mary, Ispanyolca, Fransızca ve latince öğrenmiş; bunun yanı sıra dans etmek, piyano çalmak ve okumak gibi hobiler edinerek kendisini kültürel açıdan da geliştirmiştir. Ayrıca Annesinin katkılarıyla koyu bir Katolik inancına sahip olarak yetiştirlmiştir.


    Kraliyet İttifakı: Catherine ve Henry'nin Evliliği

    O sıralar her şey yolunda gibi görünse de Henry'nin erkek çocuk takıntısının daha çok artması sebebiyle sergilediği tutum Catherine ve kızına karşı davranışlarını da büyük ölçüde etkilmiş ve yeni bir eş arayışına girmesine sebebiyet vermişti.

    Aragonlu Catherine, İspanya ve İngiltere arasında siyasi bir ittifak kurulması amacıyla VIII. Henry'nin abisi Arthur Tudor ile 14 Kasım 1501'de evlendirilmişti. Bu diplomatik evliliğin gerçekleştiği sırada Catherine 15, Arthur Tudor ise henüz 14 yaşındaydı. Ancak Arthur Tudor'un evliliklerinden birkaç ay sonra hastalanarak hayatını kaybetmesi üzerine Henry, kardeşinin eşiyle evlenmek istediğini bildirdi. Fakat bu evlilik, dini ve sosyolojik açıdan tartışma konusu yaratacak bir konuydu. Katolik kilisesi yasalarına göre ağabeyinin dul eşiyle evlenmesi yasaktı.

    Ağabeyinin karısını alan kişi ağabeyinin çıplaklığını açığa çıkarmış olur. Böyle bir adam çocuk sahibi olamaz. O suç işlemiştir. Öldürülmelidir.( Leviller 20:21 Kutsal kitap Eski ahit)

                           Aragonlu Catherine 

    Ancak Catherine'nin, Arthur ile olan evliliklerininin tamamlanmadığı(birliktelik yaşamadıkları) argümanını öne sürmesi üzerine Papa Julius II' nin onayı ile Henry ve Catherine'nin evlenmelerine bir mani olmadığı sonucuna varılarak evlendirildiler. İlk başlarda siyasi bir evlilik olarak görünse de Henry, eşi Catherine'nin aşırı dindarlığı ve zekasından etkilenmiş hatta o sıralar sık görünmeyen bir davranış sergileyerek taç töreninde tahta, eşi Catherine ile birlikte oturmuştu. Evlilikerinin ilk yılları aşk dolu geçse de erkek çocukarının olmaması ve doğan çocuklarının kısa süre sonra ölmesi üzerine Henry'de Catherine'nin Arthur ile olan birliktelikleri hakkında söylediği konsunda şüpheler oluşmaya başlamş ve o sıralarda ikilinin aşkına son verecek olan Anne Boleyn, Henry'nin kalbine girmeyi başarmıştı.

    16. yüzyıl İngiltere'sinde bir kadının tahta geçmesi çok nadir ve olağanüstü görünen bir durumdu. O dönem monarşiler, erkek varislerin tahta çıkacağı şekilde düzenlenmişti ve hükümdarlık kadınlara uygun bir statü olarak görünmüyordu. Peki bu düzen değişebilecek miydi?

       Henüz erkek varisine sahip olmayan Henry, ülkeler arasındaki müttefikliği güçlendirmek için doğru ve stratejik kararlar vermek zorudaydı. Ayrıca Mary'nin tahta geçebilmesi için güçlü bir erkekle evlenmesi gerekmekteydi. Bu sebeple ilk nişanı 2 yaşında Fransa Prensi Charles ile gerçekleşti. Ancak Charles'in 18 yaşında ölmesi sonucunda nişan bozuldu.



    Uğruna Mezhep Oluşturulan Kadın: Anne Boleyn

                            Anne Boleyn 

      Henüz metres konumunda yer alan Anne Boleyn, zeki ve hırslı bir kadındı ve konumunu güçlendirmek için Catherine ve Henry arasındaki ilişkinin zayıflamasından yararlanarak harekete geçmeye karar verdi. İlk olarak evlenmeden Henry ile birlikte olmayacağı konusundaki kararını Henry'e bildirdi. bu doğrultuda zaten Catherine ile ilişkisine lanetlenmiş gözüyle bakmaya başlayan ve Catherine'nin yalan söylediği konusunda şüphelere sahip olan Henry için Catherine'yi sürgüne göndermek çok da zor olmayacaktı. Bununla beraber Mary ve Catherine'nin görüşmelerini de yasaklamıştı. Artık hedefi yeni bulduğu aşkı ile evlenerek erkek bir varise sahip olmaktı. Henry, Boleyn ile evlenebilmek için papadan onay almak istedi fakat papa, Catherine ile olan boşanmasını kabul etmedi. Bunun üzerine Henry, 1534 yılında çıkarttığı Üstünlük Yasası ile kendisini İngiltere kilisesinin en yüksek dini lideri ilan etti ve "Angilkan Kilisesi" adı verilen yeni bir mezhep kurdu. Ancak birliktelikleri sonucunda Elizabeth'in doğacağı gerçeğiyle yüzleştikten sonra Anne için de sapkın stratejik kararlar alması an meselesiydi.

        Annesinin sürgün edilmesi sonucunda babasının Anne Boleyn ile evlenmesi ve Elizabeth'in doğması gibi faktörler, I.Mary'nin karakter değişiminde büyük bir etkiye sahipti. Üstelik kardeşinin doğumuyla sahip olduğu bütün statülerinin elinden alınarak halk arasında da adeta sahipsiz bir çocok imajına bürünmüş ve kralın gayrı meşru kızı Mary olarak anılmaya başlamıştı. Artık o sadece Elizabeth'in nedimlerinden biriydi. Ondan daha gösterişli giyinmesi yasaktı. Hem protestanlığı hem de annesinin suçlu olduğunu kabul etmesini istediler ancak Mary ona karşı yapılan bütün dayatmaları redderek kesin bir şekilde tavrını gösterebilmeyi başarmıştı. Fakat içindeki protestanlığa karşı büyüyen nefretine bir türlü engel olamıyordu. Problemli bir çocukluk geçirmesi onu fizksel anlamda da etkileyerek güçsüz ve hastalıklı bir bireye dönüştürdü.

        Henry'nin sabırsızlığı ve erkek varis hırsı günden güne daha fazla artış göstermekteydi. Bu düşüncesi ve ardından Jane Seymeour'a olan aşkı ikinci eşi Anne Boleyn'in idamına zemin hazırlayan önemli bir faktördü. Jane Seymour'la evlenmek isteyen Henry, Anne Boleyn için başka erkeklerle birlikte olma ve cadılık güçlerini kullanarak kendisine aşık etme gibi asılsız itamlarda bulunarak onu ölümün sonsuz soğukluğuna mahkum etti.

     Bu ani fakat planlamış ölüm ile beraber Mary'nin statüsünde artış meydana geldi ve Henry tarafından kurulan mezhepe karşı itaat edeceğine dair bir sözleşme imzaladı. Fakat Henry'nin Jane Seymour ile birlikteliğinin ardından Edward Tudor'un dünyaya gelmesi ile tehlike hız kesmeden devam etmekteydi. Jane Seymour'un Edward'ın doğumundan yaklaşık 2 hafta sonra yaşamını yitirmesi nedeniyle Mary, yeni doğan kardeşinin vaftiz annesi oldu.

       28 Ocak 1547'de VIII. Henry'nin ölmesi üzerine tahta 9 yaşındaki oğlu Edward geçti ve 6 yıl boyunca İngiltere kralı olarak hüküm sürdü. Edward, bu süreçte babasının izinden giderek Protestanlığı yaymak adına birçok faaliyette bulundu. Tahttaki yerini güçlendirmek için Elizabeth ve Mary'nin gayri meşru olduğunu ve tahta asla çıkamayacakalrını bildirdi. Ardından kuzeni Lady Jane Grey'i kraliçe ilan etti. Bu bildiriden kısa bir süre sonra hastalanarak 15 yaşında hayata gözlerini yumdu.

    Kanlı Tahtın Gerçek Sahibi: Mary Tudor'un yükselişi

    Artık Mary için yükseliş dönemi başlamıştı. Halk, Mary'i seviyordu. Bu nedenle destek vererek Mary'nin hakkı olan tahtı, Lady Jane Grey'den almasında önemli bir rol üstlendiler. Ancak savaş Mary için henüz bitmemişti. Üvey kardeşi Elizabeth, tahtın sahibi olabilmek için elinden geleni yapıyordu. Mary, erkek varis doğurarak Elizabeth'in tahta geçmesini engellemek zorundaydı.


                     Lady Jane Grey'in idamı

    Buna karşılık yaptığı ilk hamle, annesnin soyundan gelen kuzeni ikinci Felipe ile evlenmek olacaktı. Ancak 4 yıl sürecek olan bu evlilik, kocasının ilgisizliği sebebiyle başarısız bir evlilik olarak görünmekteydi. Mary, tahta geçtiğinde 37 yaşındaydı. Bu süreçte birkaç defa yalancı hamilelik geçirdi. Aynı zamanda Fransa ile olan savaşta İngiltere'nin Fransa topraklarındaki son kalesini kaybetmesi ile hükümdarlığı tehlikeye girmeye başlamıştı. Halk, artık Mary'i istemiyordu. Diğer yandan da Felipe onun sevgisine karşılık vermeyerek mutsuz ediyor ve zamanının çoğunu ordusunun başında geçiriyordu. Mary, tüm yaşanan bu olumsuzluklar karşısında sağlıklı düşünme yetisini kaybederek çocukluğundan beri içinde büyüyen Protestan nefretine karşı sert bir politika izlemeye karar verdi. Mary'nin öncelikli hedefi Katolikliği yeniden ülkenin resmi dini ilan etmekti. İlk olarak Edward ve Henry'nin düzenlediği reformları ve Protestanlığa dair her şeyi yok ederek bu reformların hazırlanmasında önde gelen liderleri idam ettirdi. Protestanlar'ın ibadetlerini yasakladı. 4 yıl sürecek olan hükümdarlığı boyunca 280 Protestan'ı yakarak acımasızca ölüme mahkum etti.

    Hükümdarlığının sonlarına doğru artan hastalığı nedeniyle 17 Kasım 1558 yılında hayatını kaybetmeden önce Protestanlığı geri getireceğini bilmesine rağmen ülkesinin istikrarı ve Tudor hanedanlığının devamlılığı için üvey kardeşi Elizabeth'i varisi ilan etti. Tahtın başına Elizabeth'in geçmesi ile İngiltere altın çağını yaşayacaktı.

                                 I. Elizabeth 

    Psikolojik açıdan analiz etmek gerekirse babası tarafından dışlanan bir konumda olması bir tarafa annesinden çocuk yaşta ayrılarak bir daha görememesi ve ölümüne gidememesi belki de onun Katolikliği annesinden kalan tek miras olarak görmesine ve bu mirası kaybetmeme isteğinin ortaya çıkmasına sebebiyet vermişti.

       İngiltere'nin ilk kadın hükümdarı olarak tarihe geçen I. Mary, günümzde hem yaşamındaki geçirdiği zorlu süreçler nedeniyle anlayışla karşılanmakta hem de Protestanlığa karşı olan sert tutumuyla acımasız bir hükümdar olarak anılmaktadır. Ölümünün ardından yaklaşık 1 yüzyıl sonra protestanlar tarafindan ona çok bilinen Bloody Mary lakabı verilmiştir.


                                  I.Mary




    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.