Advertisement
Advertisement

Kızgınlığa Dair

Kızgınlığa Dair
  • 2
    0
    0
    0
  • Kızgınlık Nedir?

    Kızgınlık, birçok insanın hayatında zaman zaman ortaya çıkan doğal bir duygudur. Ancak, bazı insanlar kızgınlıklarını bastırmaya veya sağlıksız yöntemlerle dışa vurmaya alışmışlardır. Bu durumda, kızgınlık duygusu daha da büyür ve çevremizdeki insanlarla ilişkimizi olumsuz etkileyebilir. Kızgınlığın doğru yönetimi, duygunun yıkıcı etkisinden kaçınmamızı sağlar.

     

    Neden Kızarız?

    İnsanlar beklenmedik, istenmeyen durumlarla karşılaştıklarında Freud'un idrar sistemine benzettiği öfke olgusu devreye girer. Kızgınlık, aslında belli bir temeli olan bir süreçtir. Neden öfkeleniriz? sorusunun cevabı genellikle "hak etmediğimiz bir durumla karşılaşmaktır." Aslında öfkenin nedenleri çocukluk hatta bebeklik dönemine kadar uzanabilir. Çeşitli nedenlerle engellenen birey, bir yerde boşalım sağlama ihtiyacı hisseder. Bunu bazen hiç olmayacak bir yerde sergilerken; bazen de aşırı bir boşalım şeklinde (fiziksel müdahale) gösterebilir. Önemli olan, bu savunma mekanizmasını en iyi şekilde kontrol etmektir.

     

    Kızgınlık duygusunun sağlıksız dışa vurumları neler olabilir? 

    • Suçlama: Karşımızdaki kişiyi suçlayarak, neden mutsuz ya da kızgın olduğumuzu anlatmaya çalışırız.
    • Akıl okumak: Karşımızdakinin ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini varsayarak, yanlış anlaşılmaların yaşanmasına sebep olabiliriz.
    • Kavga etmek: Tartışmayı kazanmak için karşımızdakini hırpalarız ve üstünlük sağlamaya çalışırız.
    • Kaçınmak: Konuşmaktan kaçarak, sorunları çözmek yerine daha da büyütmüş oluruz.
    • Susturmak: Karşımızdakinin söz hakkını elinden alarak, onu küçük düşürürüz ve iletişim kurmaktan kaçınırız.
    • Eleştirmek: Karşımızdakinin davranışlarını eleştirerek, onu incitiriz ve kendimizi üstün göstermeye çalışırız.
    • Öç alma: Karşımızdaki kişiyi cezalandırmak için, önemsediği bir şeyden mahrum bırakırız.

     

    Kızgınlığımızı dışa vurmada, susmak neden iyi bir yöntem değildir?

    Eğer kızgınlığımızı o an doğru bir şekilde ifade edemeyeceğimize inanıyorsak, bir süre bekleyip sonra karşımızdaki kişiyle konuşmak en uygun seçenek olabilir. Ancak, kızgınlığımızı bastırmaktan bahsediyorsak, bu asla iyi bir seçenek değildir. Kızgınlığımızın nedenini hiç ifade etmemek veya konuşmamak, bastırmak anlamına gelir ve bu, psikosomatik problemlere (yüksek tansiyon, baş ağrısı, mide ağrısı, kalp atışı düzensizliği, depresyon vb.) yol açabilir.

     

    Akıl okuma yöntemi neden sağlıksız bir dışa vurum yöntemidir?

    Kendimizi karşımızdakilerin düşüncelerini okuyabilen biriymişiz gibi göstererek, onların gerçekte ne demek istediklerini anladığımızı düşünürüz ve onlara bunu öğretmeye çalışırız. Ancak, sağlıklı bir iletişim kurmak için, kendi duygularımızı ifade etmeye çalışmamız gerekir.

     

    Bir teklif: "Ben Dili"ni kullanın.

    İletişim sırasında kullanılan dil, iletişimin kalitesini ve verimliliğini önemli ölçüde etkiler. İletişimde kullanılan "sen" dili, genellikle kızgınlık ifadesi için kullanılan suçlayıcı bir dil olarak kabul edilir. Bu tür bir dil, odak noktasını karşımızdaki kişiye çevirir ve iletişimi engeller. Öte yandan, "ben" dili kullanmak, kendi duygu ve düşüncelerimizi karşımızdaki kişiyle paylaşmak istediğimizi gösterir. "Ben" iletileri, suçlamalar içermeyen, sadece kendi duygu ve düşüncelerimizi ifade eden iletilerdir. Bu nedenle, "ben" iletişimi, iletişimin kalitesini artırarak, karşımızdaki kişiyi savunmaya geçirmek yerine, dinlemeye ve anlamaya teşvik eder. "Sen" dilinin aksine, "ben" dili kullanımı, iletişimdeki amacımızı kaybetmeden, sorunları çözmeye yardımcı olur. Sonuç olarak, iletişimde "ben" dilinin kullanılması, daha etkili ve verimli bir iletişim kurmamıza yardımcı olabilir.

    İletişimde başarılı olmak için "Ben Dili" kullanmanın yeterli olmadığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra, karşımızdaki kişiye olumlu ilgi göstermek de gerekiyor. Olumlu ilgi, karşımızdakinin olumlu yönlerini görmek ve bunu paylaşmak anlamına gelir. Bu, hataları ve eksikleri görmezden gelmek değil, bunları doğrulara dayanarak düzeltmek ve tamamlamak anlamına gelir. Konuşmaya doğruları vurgulayarak başlamak önemlidir. Olumlu ilgi göstererek karşımızdaki kişinin kendisini sevildiğini ve değer verildiğini hissetmesini sağlarız. Bu yaklaşımın daha yapıcı olduğu ve ikinci bir konuşma örneği ile açıklandığı belirtiliyor.

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.