HAYAT PUZZLE I

HAYAT PUZZLE I
  • 1
    0
    0
    1
  • Bir anda gelen ağlama hissim ilişkiler üzerine. İlişkilerimizi böylesine etkileyen nedir diye kalbime bir soru düştü?


    Bazen kendimi zamanın dışında buluyorum. Sanki ya daha geride güzel ilişkileri düşünürken ya da anda ama bunalmış, sıkışmış, hissiyatsız..


    İnsan yaşarken, o anda öylesine yaşayıp geçtiğini sonradan algılıyor sanırım. O anların ne kadar değerli olduğunu, o hislerin anılara dönüştüğünü şu an anlıyor. Bir anda kalbime gelen hüzün ve gözyaşlarım.


    Şu ara yalnızlık hissini fazlasıyla deneyimliyorum sanırım. Teklik..


    Yalnızlık da değil belki de ama aradığını bulamama, sanki körelme, yerinde sayma gibi hisler olgunlaşma evresi mi acaba ?


    Üst üste yaşadığımız olaylar; pandemi, kriz, deprem, yangınlar sağ sol kroşe şeklinde hepimizi etkiledi, etkiliyor; derinden..


    Bu etkilenişler de insanın hayat yolunda kendine ne kadar döndüğüyle alakalı sanırım. Şu ara sanki etrafımda sürekli bişiler değişiyor, dönüşüyor, ilerliyor ama ben yerimde sayıyorum, neden? hissim çok. Yani gidersin gidersin sonra bir yerde kalırsın, sanki ilerleyemezsin, yol bitmiştir, çıkmaz yoldur gibi bir his..


    Sanki öyle bir yerdeyim. 2019 senesindeki yüzleşmem sonrası pandemi ve müthiş son. Nedenler, niçinler havada uçuşurken olan olmuş, biten bitmişti ve ben yeniden terkedilmiş, ghostlanmıştım. Keşkeler de geçiyor, ömür de, hem de çoook hızlı..

    Bir bakıyorsun 35 olmuşsun ve yolun yarısı dedikleri yerdesin, ama nerdesin ?


    İsterse elinde navigasyon olsun, çok da güven ; hayat öyle bir yol ki, seni çıkmaz sokaklara da öylesine tatlı tatlı sokuyor ve sen öyle bir yere geliyorsun kii sonucu senin baktığın yerden kötü olsa da sonrasında yol güzeldi diyorsun gene de güzeldi iyi ki geçtim o yollardan diyorsun. Acılı yokuşlaaar çukurlaaar, düşe kalka öğretiyor öğretmeye çalışıyor sana, tökezlesen de devam etmen gerektiğini. Planlar da yapsan hayatın ta kendisinin, senin için en hayırlı planı yaptığını çok sonradan kavrıyorsun.


    Eskilerde geçinmek zordu derler de yaşamak daha mı kolay daha mı insancaydı diye düşünüyorum bazen. Neden hep eskiler daha güzel geliyor şu ara bizlere. Komşuluk vardı, güven vardı deniyor. Sokaklarda çılgıncasına oyunlarla , saklambaç, çinçan(ip)yakantop gibi günümüz zamane çocuklarının bilmediği o oyunlarla büyüyen nesildenim ben. Özgürlük ve güven hissini tatmış birisiyim şükür.

    Aynı zamanda internet cafeleri de bilirim.Kardeşimin elinden tutup internet cafeye gidip, oynayıp, saatlik para ödeyip dönerdik evimize, annem çalışan bir kadındı ve kimsede demezdi ki bize kız başınıza burda ne arıyorsunuz! Peki ya şimdi, nolduk biz?

    Hayatta her şey öylesine iç içe ki..


    Zamanı kötülemek de çözüm değil tabi ki. Zamana ayak uydurmak da lazım illa ki ama her alanda mı sizce ? İnternetin nimetlerinden, teknolojinin güzelliklerinden tabiki faydalanıcaz hem de sonuna kadar ancak filtre de uygulamak gerektiğini düşünüyorum. Böylesine hızla tükenen , tüketilen videolar, şarkılar, kolay kazanılan paralar her şeyi daha da kolaylaştırıp tüketir hale getiriyor adeta.


    Farkındalığı yüksek olan insanlar evet bunun farkına varıyor ve buna bir dur diyebiliyor ancak ya diğerleri ? Her şey dozunda, dengede güzeldir bence bu doğada da böyledir.


    Hayatlarımızda dozunu kaçırıp bizi zehirleyen neler sizce?


    Her şeyde olduğu gibi teknolojinin de aydınlık ve karanlık taraflarının farkına varmayı diliyorum. Evet çok büyük kolaylık, bu yadsınamaz, mesela iş dünyasındaki gelişmeler müthiş, sonuna kadar kullanılsın, destekliyorum.


    Ancak özel hayatlarımızdaki hali beni ürkütüyor. Adeta algılarımızı, duygularımızı köreltiyor. 

    Sanal dünya, duygularda da samimiyetsiz bir sanallığa dönüşmüş durumda. Oradaki çokluk, saygıyı, sevgiyi azaltıp kafa karışıklığını, dağılmaları tetikliyor gibi geliyor bana. Hisler, emek , çaba gibi kavramlarımıza noldu? Bu doymamışlık hissi nedir? Vefa , hoşsohbet, mütevazilik, vicdan gibi kavramlarımıza noldu? Komik geliyor sanki artık bazılarına.

    İçi boşaltılan o güzel kavramlarımıza sahip çıkalım istiyorum.


    Bir de bu ben ben, benim olsun, ben birinci olayım, ben zengin olayım, ben önde olayım sadece ben bilinci nedir yahuu? Evet sensin:)) 

    Biz beraberce, el ele, gönül gönüle, hepimiz istediğimiz gibi gelişip büyüyemiyor muyuz? 

    Ve bu yolda birbirimizi destekliyemiyor muyuz?


    Lütfen artık benlik bilincinden biz olma bilincine geçelim. Doğa da bizi adeta bu yönde olmamız gerektiği için uyarıyor, fazlasıyla da sınıyor.

    Ayrışmalarınız bitsin diyor, önce insan olup el ele vermemiz gerektiğini , sadece insanlar olarak da değil tüm canlıların değerli olduğunu bize ne kadar güzel anlatıyor. Hepimiz bu güzel hayat puzzleında bir parçayız ve birimiz olmasa o puzzle eksik kalır. Hepimizin kenarı köşesi, bir diğerinin boşluğunu dolduruyor.


     Öyle dalgalı ki bazen kafamda, yüreğimde hisler düşünceler, geldiği gibi yazmaya çalıştım. Hayatı anlamaya, algılamaya çalışan, farkındalığımı geliştirmeye çalışan birisi olarak bazen yorgun hissediyorum, belki de yaşımdan daha yorgun.. Ve diyorum ki bilmemek daha mı kolay, belki de daha kolay bu şekilde kabullenmek. Ama işte ben de benim. Araştırmam, anlatmam, karşılaştırmam, öğrenmeyi sevmem, heyecan duymam da beni ben yapan bişi.

     

    Peki seni sen yapan şey ya da şeyler ne? Kenarların, köşelerin ne ve bu boşlukları kimler dolduruyor hayatında? Haydi bunu bir düşün..



    ©


    ©2023, cidottoloji.

    Tüm hakları saklıdır, izinsiz kopyalanamaz ve paylaşılamaz.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.