Aiaie'nin Güzel Cadısı Kirke

Aiaie'nin Güzel Cadısı Kirke
  • 7
    0
    0
    0
  • Circe by Wright Barker (1889)

    Yüreklerimizde ne olduğu bilinseydi kaçımız affedilirdi? Yazıma Ben Kirke'den ufak bir alıntı ile başlamak istedim. Bugün sizlere Aiaie'nin güzel cadısı Kirke'yi anlatmak istiyorum. Kirke Güneş'in Titanı Helios ve Okeonos'un kızı Perseis'in ilk kızı. Bazı kaynaklarda Helios ile cadı Hekate'nin kızı olduğuna inanılır. Altın sarısı gözleri, kahverengi saçları ve ölümlü sesiyle diğer bütün Olymposlular ve Titanlardan farklıydı. Farklılıkları herkes için alay konusu olmuş kardeşleri Aietes, Perses ve Pasiphae'nin de doğması ile ailede iyice dışlanmıştı. Ayrıca babası Titan olmasına rağmen güçleri yoktu. Belki de sesinden dolayı ölümlüleri pek merak ederdi. Hatta amcası Prometheus ateşi çalıp insanlara verdikten sonra cezalandırılırken yanına gitmiş, ölümlüleri sormuştu.

    Bir gün yalnız bir şekilde sahilde yürürken bir gemi gördü. Gemi sahile yanaştı ve içerisinden ölümlü Glaukos indi. Genç adam bir tanrıça ile konuştuğunu biliyordu ama Kirke'nin ölümlü sesi ondan kokmasını engellemişti. Kirke zamanla bu adama aşık oldu ve teyzesi Tethys'ten onu bir tanrıya dönüştürmesini istedi. İsteği reddedilen Kirke bunu yapmayı kafasına koydu ve Glaukos'u farmakon isimli bir çiçeğin bolca olduğu tepeye çıkarıp uyumasını bekledi. Hayatındaki ilk büyüyü yaparak farmakon ile Glaukos'u kuyruklu bir deniz tanrısına çevirdi. Fakat sevdiği adamın kalbini kırmamak için gizli tuttu büyüsünü. Glaukos artık denizaltı salonlarının baş konusuydu. Ölümlüden tanrıya dönüşen adam! Olaylardan habersiz kendinin gerçek bir tanrı olduğuna inandı.Bütün kız nymhalar peşinde dolaşıyordu. Gücün sarhoşluğu ile Kirke'yi unuttu ve Skylla adında bir nymhaya aşık olddu. Kirke çok öfkelenip Skylla'yı 6 başlı korkunç bir yaratığa çevirdi. Fakat Skylla gitmiş de olsa Glaukos'un gözü onda değildi. İnsanoğlu nankördür, bir tanrıya dönüşse de. Bu duruma çok sinirlenen Kirke yaptığı her şeyi açıkladı. Sonrasında diğer kardeşlerinin de cadı olduğu anlaşıldı. Bu yeni tehdidin sınırını bilemeyen Zeus, Perseis'e doğurma yasağı koydu. Diğer kardeşlerin krallıklarında yaşamasına izin verilirken Kirke, Helios ve Zeus'un kararı ile Aiaie adasına sürgün edildi. Hayatı yalnızlık içinde geçmiş Kirke için bu sorun değildi. Güçleri her ne kadar doğuştan olsa da çabalama gerektiriyordu. Diğer hiçbir tanrı ve titanın yapmayacağı şeyi yaparak güçlerini geliştirmek için ellerini kirletti. Toprağa bulandıkça, dallar yüzünü kestikçe yaşadığını hissetti Kirke. Tabi tamamen yalnız değildi. Adadan ayrılması yasaktı ama adaya ziyaret yasaklanmamıştı. Zaten hangi yasak hangi kural tutar ki yaramaz tanrı Hermes'i? Kirke'yi sürgününde ziyaret etti ona dünyanın dört bir yanından haberler getirdi. Ne de olsa işi haber taşımak değil mi? 

    Franz von Stuck Tilla Durieux als Circe

    "Ozanlar benden, -erkek- kahramanın karşısında diz çöküp merhamet dilenen bir kadın karakter olarak bahsetti hep; ilaç katarmışım tatlı şaraplara, büyülerek domuza çevirirmişim hızlı giden gemilerin tayfasını, babaevini unutturur, sılaya kavuşmalarına müsaade etmezmişim. Ne demeli, kadınlara haddini bildirmek ozanların en sevdiği vakit geçirme biçimidir; yerlerde sürünüp ağlamazsak gerçek bir hikaye olmazmış gibi."

    Bazı gecelerini Hermes ile geçirmeye başlamıştı ama çocuğunu doğurmak istemediği için kendi otlarından ilaç yaptı. Tek ziyaretçisi Hermes değildi tabi. Yolunu kaybetmiş denizciler ziyaret etti hep adasını. Bazen günler sonra bazen saatler geçtiğinde bu çaresiz tayfa bulurmuş Kirke'nin evini. Tanrıça bu tayfayı en güzel yemekler en güzel şaraplar ile beslermiş. Fakat insanoğlu bu ya istediği olduktan sonra kıymet bilmez. Bir kere içtiler mi o sıcak şaraptan geri dönüşü olmazmış. Kirke onları domuza çevirir ölü bedenlerini adeta bir isyan bayrağı gibi babasının gözleri önüne adaya atarmış. Kız kardeşinin boğadan olma çocuğu Minatorus'un doğumuna yardım etmek ve onu büyülemek için çıkması dışında binlerce yıl adadan çıkmadı ve denizcileri öldürmeye devam etti. Kardeşine yaptığı ziyarette Daidalos'tan aldığı dokuma tezgahı ile kendine elbise dikmeye başlamıştı. Sonra bir gün Odysseus ve tayfası adaya ulaştı. Tayfa Kirke'nin evine gitti ve domuza dönüştü. Birkaç gün sonra Odysseus tayfasını bulmak için yola çıktı. Tanrıça ona da güzel yemekler ve şarap ikram etti fakat yolda Hermes'in uyarısını alan Odysseus şaraptan içmedi. Athena'nın savaşçılarından biri olan Odysseus bu varlıklara çok alışıktı. Kirke'yi domuza çevirdiği tayfasını geri almak için ikna etti. Bir süre adada kalmalarına izin veren Kirke bu adama aşık oldu. 1 yıl birlikte yaşadılar. Sonrasında krallığını ve ailesini özleyen Odysseus evine, Ithaka'ya dönmeye karar verdi. Sürgününü daha önce bu kadar derin hissetmeyen Kirke onları yoldaki tehlikeler için uyararak gitmelerine izin verdi. Ama hesapta olmayan bir şey vardı. Kirke Odysseus'un oğlunu taşımaktaydı. Önüne çıkan bütün engellere rağmen oğlu Telegonos'u doğurdu. Oğlunu öldürmek için gelen Athena'ya bile karşı çıktı adasının üzerine bir kalkan çekti. Telegonos ile birlikte huzurla yaşadı fakat Telegonos adadan uzaklaşmak ve babasını bulmak istedi. Kirke ölümsüz de olsa oğlu değildi. Üstelik onun adadan çıkmasını bekleyen Athena'dan nasılsın korurdu? Ne de olsa sürgünde olan oydu. Bir gece denizin en altına indi ve orada kimsenin karşılaşmaya cesaret edemediği deniz tanrısı ile karşılaştı. Kuyruğundan koparılan bir parça ölümlü ölümsüz herkese zarar verebilirdi. Kirke ondan bu parçayı aldı ve oğlu için bir mızrak yaptı.

    Telegonos babasını bulmak için Ithaka'ya gitti ve kazayla annesinin ona verdiği mızrak ile babasını öldürdü. Babasının eşi Penelope ve oğlu Telemachus'u adaya getirdi. Kendini suçlu hissediyor bu insanlara yardım etme ihtiyacı duyuyordu. Penelope Kirke'nin yardımı ile kendi oğlunu kızgın Athena'dan kurtardı fakat bu sefer de Kirke biricik oğlu Telegonos'u bırakmak zorunda kaldı. Hikaye bazı yerlerde Kirke'nin kendini bir ölümlüye çevirip Telemachus ile birlikte mutlu bir hayat sürdüğünü söyler. Benim de en çok inandığım budur. Tanrılara kafa tutan güzel Kirke'nin hikayesi de bu kadar. 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.