Yalnızca kaçınılmaz değişimimizden duyduğumuz utanç, duyuyor geçmişimizin sesini.Cebimizdeki kibritle değil sesimizdeki kibirle yakıyoruz sigaramızı.Hayır hayır!Sigaramızı değil efendim, ustalığımızı küçümseyen avareleri.
Kirpiklerinden başlıyoruz yakmaya, karanlığa hapsolmaları tümden umutsuzluğa düşürüyor onları.Bizler de sonsuz bir karanlığa sahibiz, küllerimizin serpildiği bir ırmakla özgürce akıp gitmek tek hayalimiz.
Acımayan canımızın, ağlamayan gözlerimizin hesabını soruyorlar.Neden ihanet ettik?Bilirdik biz oysa bir çift gözden akan yaşların da bir sesi olduğunu, bizim yüreğimizden aksederdi.
Kalbimizin paramparça olmasından mıdır yürekli duramayışımız?Suçlu olan onlar, bizler kendimizi aklamalıyız.Her yöne dağılmış zihinlere sahip olsaydık da kapatsalardı bir hastaneye bizleri!Oysa kalpsizlik daha da ağırdır bilirsiniz.Dağılan kalplerimizi yok sayamayan şu delilere ne yapsak hakkımız!
Yorum Bırakın