THE CROW FİLM ANALİZİ

THE CROW FİLM ANALİZİ
  • 0
    0
    0
    0
  •  
    THE CROW (1994)

     

    The  Crow filmi 1994 yılında çekilen ve Brandon Lee’nin başrol oynadığı bir aksiyon, suç ve dram filmidir. Film, Eric Draven adlı bir müzisyenin ve nişanlısının öldürülmesinin ardından Eric’in bir karga tarafından hayata döndürülmesini   ve intikamını almasını konu alır. Film, aynı adlı James O’Barr’ın gotik çizgi roman serisine dayanmaktadır. [1] 

    Filmin afişi, ana karakter Eric Draven'ı tasvir eden siyah-beyaz bir tasarıma sahiptir. Afişte Draven, siyah bir deri ceket giyiyor, beyaz yüz boyası kullanıyor, siyah göz makyajlı ve siyah saçlı olarak tasvir ediliyor.

     Eric’in makyajı hem tekrar dirilmenin beyazlığına hem de Cadılar Bayramı’nda dirilmenin verdiği temaya bağlanabilir. Ayrıca aydınlıktan gelen Eric’i, tıpkı bir mezar dikdörtgeni gibi,  siyah ağırlıklı tasarımda öne çıkmasını ve izleyicilerin   dikkatini üzerine çekmesini sağlar. Aynı zamanda, boşluk, Draven'ın ölümünün ardından yeniden doğuşunu ve yeni   bir sayfa açma isteğini de sembolize eder. Eric’in yeniden doğumuyla ilişkilendirebiliriz.

    Afişin üst kısmında başrolümüz Brandon Lee’nin adı yer almakta, Brandın Lee’nin isminin ayrı yazılmasının çarpıcı hikayesini yazının sonraki kısımlarında inceleyeceğiz. Alt kısmında oyuncuların ve yönetmenin isimleri yazmaktadır. Afişin genel havası gotik, karanlık ve gizemli bir atmosfer yaratmaktadır. 

    Film afişinin farklı tasarımları da mevcuttur. Bazılarında Eric Draven’ın yüzü yerine sadece karga figürü vardır. Bazılarında ise Eric Draven’ın nişanlısı Shelly’nin de resmi bulunur.

     

     

    The Crow Film Analizi

    Açılış Sekansı

    Filmin açılış sekansında ekranda sırasıyla başrol oyuncusu Brandon Lee ve filmin adı olan The Crow’u aynı fontta yazılı şekilde görmekteyiz. Brandon Lee’nin adının yazılmasının sebebi, başrol oyuncusunun çekimler esnasında boş olması gerekilen bir silahın aslında dolu olmasıyla meydana gelen elim bir kaza sonucu hayatını kaybetmesi sebebiyledir

    Açılış sahnesi, bir çiftin hayatlarının son anlarını yaşadığı apartman dairesinde başlar. Sahne karanlık ve sisli bir atmosfere sahip ve bu atmosfer, filmin karanlık ve gotik temasına işaret eder.

    Ekranda bir şehrin alevler içerisinde yandığı gece görüntüsü belirmektedir.  Olayın yaşandığı zaman diliminin gece olduğunu görmekteyiz ve ekrana kızıl - siyah renk tonları hakimdir. Görüntünün altında 30 Ekim tarihi ve Şeytanın Gecesi yazmaktadır. Burada Cadılar Bayramına gönderme yapılmaktadır.

    “7. yüzyılda Hıristiyanların 1 Kasım gününü “Azizler Günü” ilan etmesinin ardından arifesi olan 31 Ekim günü kutsal kabul edilmiş. “Holly evening” (kutsal akşam) adı verilen 31 Ekim, zamanla “Halloween” adıyla kutlanmaya başlamış. Ölüler adına kış başlangıcı ve hasat sonu kutlanıyor, festival alanında gezindiğine inandıkları ruhlara tanınmamak için çeşitli kostümler ve maskeler takıyor.” [2]  

    Olayların bir Cadılar Bayramında gerçekleştiğini bu şekilde anlamaktayız. Binalarda çıkan yangın bize üst açıdan gösterilmektedir. Alevlerin pencerelerden çıkışını görüyoruz. Muhtemelen çekim yılı teknolojisi gereği efekt olduğu oldukça belirgin alevler kullanılmıştır. Kamera açısı bizi sanki bir kuşun havada süzülmesi gibi olayın yaşandığı yere götürmektedir. Biz olay yerine doğru ilerlerken dış sesin aslında tüm filmi özetleyen metnini duymaya başlarız.

    “İnsanlar eskiden şuna inanırmış, biri öldüğü zaman karga onların ruhunu ölüler diyarına taşırmış. Ama bazen çok kötü bir şey olur, korkunç bir üzüntü ruhla beraber taşınır ve ruh rahat edemezdi. O zaman, karga yanlış olan şeyleri düzeltmek için ruhu geri getirebilir.”

    Arka planda hüzünlü bir müzik ve ambulans sesleri sahneye eşlik etmektedir. Olayların yaşandığı yere geldiğimizde kamera kırılmış camdan içeri giriş yapmaktadır. İlk sahneler, kamera açılarıyla dikkat çeker. Kamera, yavaşça apartman dairesine girer karakterlerinin ölüm anına kadar yakın plan çekimlerini kullanır. Bu yakın çekimler, karakterlerin acılarını ve üzüntülerini izleyiciye yoğun bir şekilde hissettirir. Filmde noir tarzı bir atmosfer yaratmak için genel olarak siyah-beyaz renklerin hakim olduğu görüntüler kullanılmıştır. Şiddetli yağmur, gece yarısı ve ıssız sokaklar, izleyiciye gerilim ve endişe hissi verir. Sekans boyunca, açıları ve kamera hareketlerini kullanarak izleyiciyi Eric Draven'ın intikam yolculuğuna hazırlayan bir dizi kare gösterilir.

    İçeride polislerin olduğunu ve bir kargaşanın hakim olduğunu anlamaktayız. Ancak içerisinin hareketliliğine zıt olarak camın önünde elinde sigarasıyla dışarıyı izleyen sakin bir adamı da görmekteyiz. Bir sonraki sahnede dışarıdaki Ambulans ve Polis ekipleri tarafından bir cesedin kaldırılmakta olduğunu görüyoruz. Elinde sigarayla camdan dışarısını izleyen adamın bu sakinliğinin sebebi henüz anlaşılamamaktadır.

    Daha sonra içeride bir kadının yaralı bir şekilde yattığını, aslında o kırık camdan birinin yere çakıldığını anlıyoruz. Sakin duran adamın ise üniformasından polis olduğunu görüyoruz.  Olay yeri inceleme ekibi çalışmaktadır. Eric ve nişanlısı Shelly şehir manzaralarının arasında mutlu bir şekilde yaşarken, bir grup suçlu tarafından saldırıya uğramışlar, bu saldırı sonucunda, Eric pencereden atılmış ve ölmüştür. Shelly ise işkence ve tecavüze uğrayarak ölümcül bir şekilde yaralanmıştır.

     

    İnceleme esnasında yerdeki davetiye dikkat çeker ve Polisin eline almasıyla aslında damadın camdan atlamış veyaatılmış Eric Draven, gelinin ise odada içerde yaralı yatan Shelly Webster olduğunu ve hatta ertesi gün düğünlerinin olacağını anlıyoruz. Oldukça dramatik bir sahnedir. Gelinliği gördüğümüz sahnede Cadılar Bayramı’nda evlenme fikrinin saçma olduğuna değinirler.

     

     

    Film boyunca bize eşlik edecek, filmin adını da bundan aldığı kargayı göreceğiz. Karga olayları izlermişçesine konuyor. Kısa bir süre görsek de film için çok önemli bir detaydır. Ayrıca kargaların ölüyü tekrar diriltme inancı bize filmin kalanı için ipucu vermektedir. Karga burada sembolik anlamda kullanılmıştır.

     

     

    Tüm bu olaylar yaşanırken, Shelly ambulansa bindirileceği sırada ana karakterlerden biri olan Sarah kaykayıyla olay yerine geliyor. Polis, Sarah ve Shelly arasında geçen diyalogda Polisin Eric’in sağ olduğu konusunda Shelly’e, Shelly’nin iyi olacağı konusunda da Sarah’a masumane bir yalan söylemektedir. Polisle Sarah’ın arasında geçen diyalogda Sarah’ın herhangi bir biyolojik bağı olmadığını Eric ve Shelly’nin sadece ona baktıklarını ve iyi arkadaş olduklarını söylemekte ve oldukça üzgün görünmektedir. Polis memurunun Sarah’a duygusal destek vermesiyle kamera yakın çekimden uzaklaşmakta, ortaya polis ve Sarah’ı alarak hem olay yerini hem de onları siluet şeklinde görmemizi sağlamış, her şeyi bize göstermeye çalışarak sahnenin sonlandığına dair bir görüntü vermiştir. Açılış sekansı burada nesnel kamera kullanımıyla sona ermektedir.

     

    GİRİŞ

    Ekrana karga ile birlikte “bir yıl sonra” metni gelmektedir. Bu perdede hikayenin temel öğelerini tantılır ve ana karakter Eric Draven'in ölümünden sonra yeniden hayata dönmesinin ve intikam alma yolculuğunun hikayesi anlatılır. Filmde birçok sembolik öğe bulunmaktadır. Örneğin, Eric'in karga semboliğiyle yeniden doğuşu, ölümden sonra yeniden doğuşun sembolüdür. Bu sembol, Eric'in intikam yolculuğunu, hayatın yeniden doğuşunu ve umutlu bir geleceği temsil eder. Ayrıca, filmdeki ana karakter Eric Draven, modern dünya ve geleneksel kültür arasındaki çatışmayı temsil eder. Eric, punk müzik, siyah kıyafetler ve dövmeleri ile modern bir karakterdir, ancak yeniden doğuşu ve karga sembolü, geleneksel kültürün sembolik bir yansımasıdır.

    Sarah mezarlıkta mezarla çiçek götürmektedir. Shelly’nin mezarına birden fazla, Eric’in mezarına ise bir adet çiçek bırakmaktadır. Çiçeklerin sayısı Sarah’ın onlara duyduğu sevgi ve bağlılıkla doğru orantılı işlenmiştir. Sarah mezarlıktan ayrılırken Eric’in mezar taşına işte tüm film boyunca göreceğimiz karga konmuş ve Sarah’ın dikkatini çekmeye çalışmıştır.

    Sinematografik açıdan, film, özellikle atmosferik etkisi ve çekim teknikleri ile dikkat çekici bir perdedir. Film genel olarak karanlık ve ürkütücü bir atmosfere sahiptir. Bu atmosfer, filmin hikayesi ve ana karakterinin intikam yolculuğu ile uyumludur. Filmde kullanılan çekim teknikleri de oldukça etkileyicidir. Özellikle, Eric'in intikam yolculuğu sırasında, kamera açıları ve hareketleri sıklıkla kullanılmaktadır. Bu, izleyicilerin Eric'in duygusal ve fiziksel acılarına daha iyi tanıklık etmelerine yardımcı olur 

    Bir sonraki sahnede Sarah mezarlıktan kaykayıyla ayrılarak köşedeki sosisli sandviç yapan bir büfeye gelir, büfede bir adamın oturduğunu görüyoruz. Tam bu sırada Shelly’nin ölümüne sebep olan çetenin bir patlamaya sebep olduğuna da şahit olmaktayız. Patlama olduktan sonra o adamın polis olduğunu görüyoruz çünkü bir polis olarak patlamaya doğru koşuyor.

    Mezarlıkta sağanak yağmur eşliğinde ve karga çığlığı eşliğinde Eric’in  mezarının toprağının hareketlendiğini görmekteyiz. Kurguda Eric’in bağırma sesleri çetenin patlamaya sevinirken attığı kahkahalarıyla birleştirilmiştir. 

    Eric mezarlıktan karganın önderliğinde çıkmaktadır. Kıyafetlerinin yerini karga göstermektedir. Bu hikayede karga Eric’in sadık yol arkadaşıdır. 

    Karga Eric’i o her şeyin yaşandığı odaya çıkarır ve kimse yaşamamasına rağmen içeride bir kedinin yaşadığı görülmektedir. Filmin sahnesindeki kedinin sahibi hakkında herhangi bir bilgi verilmiyor ancak Shelly’nin ruhunu temsil ediyor olabilir. Çünkü tıpkı bir gelinlik gibi, melek olmuş gibi beyaz kedi tercih edilmiştir. Kediye dokunduğunda o gece yaşananlar bir anda canlanmaktadır. Eric, öldürüldüğü evdeki anılarından ve nişanlısının kaybından dolayı büyük acı çekmekte, hayata geri döndükten sonra, ilk işi evindeki karanlık anılarına meydan okumaktır. Gittiğinde tüm o anları zihninde tekrar yaşamıştır. Nişanlısının tecavüzünü, kendisinin camdan aşağıya bırakılışını tekrar tekrar yaşamıştır. O an’da bedeni gerçekten onları yaşıyor gibi tepkiler vermektedir. Atlamak için cama yöneldiğinde kırılmış camların ellerini kestiğini ancak daha sonrasında yaraların hemen o anda kapanıp normale döndüğü görmektedir Bu da karaktere aslında gelecek sahnelerde bir özgüven kazandırmaktadır. Harabeliğin içerisinde gözüne beyaz bir maske takılan Eric, Shelly ile olan güzel mutlu anılarını hatırlamaktadır.

     

     

    Odada bulduğu, dokunduğu tüm eşyalar, dergiler, fotoğraflar onu Shelly ile olan anılarına götürmektedir. En sonunda acısını dönüştürdüğü öfkeyle maskenin bulunduğu cama yumruk atar. Eline geçen beyaz boyayla aynı o maskedeki gibi yüzünü boyar. Eline geçirdiği siyah rujla dudak çizer ve dolaptaki kıyafetleri giyer. Karakterimiz burada isyan ve intikam kostümünü giyinmektedir. Arkada çalan şarkı da sakinlikten daha sert bir ritme geçiş yapmış, aslında sahneyle uyum içerisindedir. Hazırlanıp beyaz kediyi sevdikten sonra omzuna onu dirilten yol arkadaşı kargayı da alıp atıldığı pencerenin önüne gelmektedir. 

     

     

    GELİŞME

    Bu bölümde artık Eric’in intikam duygusunu harekete geçirdiği bölümdür.  Eric, öldürülmesinin ardından dirilir ve "Karga" gücüyle donatılmış bir halde intikam peşine düşer. Bu güç, ona ölümsüzlük ve süper güçler sağlar, ancak aynı zamanda onun iç dünyasını da etkiler. Eric, intikam peşinde koşarken, geçmişte yaşadığı travmaların izlerini taşır ve bu izler onun hareketlerinde ve kararlarında kendini gösterir.

    Eric'in intikam hikayesi, onun psikolojik durumunu analiz etmek için bir fırsat sunar. Eric, Shelly'nin ölümünden sonra büyük bir çöküntü yaşar ve intihar etmeyi düşünür. Ancak, ölümsüzlük gücü ona yeniden yaşama fırsatı verir ve bu fırsatı kullanarak intikam alma yolunda ilerler. Eric'in hareketleri, suçluların peşine düşerken, zaman zaman karanlık, agresif ve kontrolsüz bir şekilde ilerler. Bu durum, onun içindeki acının ve öfkenin yansıması olarak okunabilir. Ayrıca, Eric'in karakterinde bir yalnızlık ve yabancılaşma hissi de bulunur. O, Shelly'nin ölümünden sonra hayatta tek başına kalmıştır ve çoğu zaman karanlık sokaklarda dolaşmaktadır. Bu yalnızlık, onun intikam hikayesinde daha fazla içsel yıkıma neden olur. Eric, intikamını almaya devam ederken, giderek kendini suçluların dünyasına daha fazla adapte eder ve karanlık bir karaktere dönüşür.

    Karganın yol göstermesiyle çatıdan yere atlayan Eric intikam avına başlamıştır. Dövüştüğü adam Tintin Shelly’nin tecavüzcüsü ve katilidir. Yaşanılan olaylar aynı zamanda ara sıra karganın gözünden de gösterilmektedir. Ve tecavüzcünün canına okur ve oraya kendi izini bırakır.

     

    Bir sonraki durak tecavüzcülerin çaldığı Shelly ve Eric’e ait nişan yüzüğünü satın alan kişi vardır. Adam silahla Eric’i vurmaya çalışsa da açılan yara hemen kapanmıştır. Dükkanda aradığı yüzükleri bulan Eric, Tintin’in diğer arkadaşlarının yerini de dükkan sahibinden öğrenir. Dükkan sahibini öldürmez ve Eric Draven’ın saygılarını onlara iletmesini söyler. Çıkarken de dükkandan bir elektro gitar alır. Dükkan sahibinin sen ir hiçsin demesi üzerine dükkanı ateşe verir.

     

     

    Patlamadan sonra sokakta gezinen Eric polisle karşılaşır Ve bu polis aslında Shelly’nin ölümünde camda sigara içen polistir. Ancak polis Eric’i yakalayamadan ortadan kaybolmuştur.

     

     

     

    Bir sonraki sahnede Top Dollar’ı ve sevgilisini görmekteyiz. Çetenin üyeleri çete lideri Top Dollar’a Tintin’in öldüğünü anlatmaktadır. Burada çeteyi ve çete üyelerini tanımaktayız.

    Bir sonraki sahnede ise Sarah ile yeniden dirilen Eric’in tanışma sahnesine rastlıyoruz. Kaykay yapan Sarah’a az kalsın araba çarpacakken Eric onu kenara çekmiştir. Kız kaykayını alıp yağmurun yağmasından şikayetçi olurken arkadan Eric “ Her zaman yağmur yağmaz” demektedir. Kız Eric olduğunu anlar ancak arkasını döndüğünde Eric orada değildir

    Eric Draven, "Can't Rain All the Time" şarkısında şu sözleri söyler: "It can't rain all the time.( Her zaman yağmur yağmaz )" Bu sözler, Eric'in hayatındaki acı ve karanlık dönemlerden bile güneşli günlerin olacağına inandığını ifade eder. Yani aslında, Eric yağmurun asla durmayacağını değil, hayatın her zaman kötü olacağını düşünmediğini belirtir. Bu sözleri, umut ve yeniden doğuş fikrini ifade etmek için kullanır. Bu sözler ayrıca, Eric'in çaresiz ve umutsuz hissettiği zamanlarda bile hayatın güzelliklerini görebilme becerisini vurgulamaktadır.

    Önümüzdeki sahnede Eric Shelly’nin tecavüzcülerinden birini öldürmek için geldiğinde aslında filmin başından eri gözlerimizin aşina olduğu sarışın kadınla birlikte olduğunu görmekteyiz. Damardan uyuşturucu almış olan çift yatakta iken Eric adamı yaralamış, kadını ise sağlam bir şekilde uyuşturucu kullanmaması gerektiği, anneliğin çok özel olduğu ve kızına sahip çıkması gerektiği yönünde uyarmıştır. 

     

     

     

    Orta Nokta

    "The Crow" filminin orta noktası tam da bu sahnededir. Eric şırıngaları adamın göğsüne saplamış ve yine kandan karga işareti yapmıştır. Tam o sırada polis yukarı çıkmış Eric’i camdan kaçarken görmüş ancak aynı anda hem şaşkın hem de sakin kalabilmiştir

     

     

     

    Filmin orta noktası, Eric'in polis dedektifi Albrecht ile Albrecht’inevinde bir araya geldiği sahnedir. Bu sahnede, Eric, Albrecht'e kim olduğunu açıklar ve ona kendi hikayesini anlatır. Daha sonra, Eric, intikam peşindeki yolculuğunu tamamlamak için son hedefine, T-Bird ve adamlarına karşı harekete geçer. Bu sahne, filmin ana karakterinin amacının netleştiği ve hikayenin sonuna doğru ilerlediğimizin işaretidir.  Polisten o günkü olayı anlatmasını ister, polis de anlatır ve hatta olay dosyasını Eric’e incelemesi için uzatır. Eric’de Polis’e temas ederek direkt zihninden görüntüleri almak ister ancak bu görüntülerin acısını ve ağırlığını kaldıramaz. Sonraki diyaloglarda polisin de karısından ayrılma aşamasında olduğunu görmekteyiz. Eric yine tüm iyiliğiyle ona sigara içmemsi konusunda öğüt vermektedir.

     

    Bir sonraki sahnede altın yüzüklerinin olduğu dükkan sahibi Top Dollar’a gelip yaşananları anlatır ve siyah bir kuş gördüğünü söylemektedir ancak inanmazlar, Top Dollar orada dükkan sahibini öldürür. Ancak çete üylerinden bir diğeri Fan Boy’un da siyah bir kuş gördüğünü söylemektedir. 

    Eric’i aşağıya atan adamın peşinde olan Eric arabada onu yakalamış ve koltuğa bağlayarak, bacak aralarına dinamit koyarak ve arabanın frenlerini boşaltıp gaza basarak onu patlatmış ve ardından şöyle bir zafer işareti vermiştir.

     

     

     

     

    SONUÇ             

    Sonuç bölümünde artık olaylar yavaş yavaş toparlanmaktadır. Sarah’ın annesi yaşadığı bu olay sonucu eve geri dönmüş kızına kahvaltı hazırlarken sahnelenmiştir. Anne ve kızın arasında sevimli, samimi ilişki kurulmaktadır.

    Art arda süregelen bu faili meçhul cinayetler polis merkezinde oldukça kafa karıştırıcı bir duruma gelmiştir. Albrecht her ne kadar durumu farkında olsa da tabii ki kimseye bir şey söylememektedir, ki zaten bahsetse bile kimsenin inanabileceği bir durum değildir.

    Sarah bir şeylerden şüphelenip Eric’in evine gitmiştir. Eric o sırada Shelly ile olan tüm fotoğraflarını, belgelerini yakmaktadır. Ancak Sarah’ın onu görmesine izin vermez. Her ne kadar kendini göstermese de Sarah şöminede yanan ateşi ve resimleri görüp Eric’in burada olduğunu anlar. Ve hatta seni unutmadım, şarkını da der, “It can't rain all the time”…

    Kargayı gören Sarah, Eric burada olduğunu biliyorum ve seni çok özledim der ancak Eric kendini göstermez.  Tam arkasını dönmüş gidecekken Eric’in “ Sarah” dediğini duyarız. Kırık camın önünde Sarah’ı izlemektedir. Sarılırlar…

    Eric Top Dollar ve ekibinin olduğu yemek toplantısını basar masaya çıkar ver çete tarafından silah yağmuruna tutulur. Ancak tabii ki ölmemiştir herkesi öldürmüştür. Tam bu sırada camdan atlayarak çatılardan koşarak polisten ve helikopterlerden kaçmaya çalışmıştır. Çatıların bittiği ve kaçamayacağı yerde zaten ölmeyeceğini bildiği için yere atlamış ve o sırada polis arkadaşı Albrecht arabayla takip etmiş ve onu beklemektedir. 

    Sonraki sahnede Sarah ile mezarda karşılaşan Eric Sarah’a ucunda Shelly’nin nişan yüzüğü olan kolyesini vermiş, özürler dilenmiş ve vedalaşılmıştır. Artık Shelly’sine kavuşmaya hazırlanan Eric, Sarah’ın ve karganın sesiyle irkilir. Sarah mezarlıktan çıktığı gibi Top Dollar ekibi tarafından kaçırılmıştır. Sarah’ın peşinden giden Eric’in gücü azalmış ve yaraları kapanmamaktadır. Top Dollar onu omzundan vurmuştur. Gücünün azalmasının sebebi karganın yaralanmasıdır. Tam bu sırada polis dostu Albrecht yetişir ve bir silahlı çatışma gerçekleşir. Top Dollar’ın sevgilisi kargayı alır. Eric’i tam öldürecekken karga kadının yüzünü tırmalar ve yaralar. Top Dollar tam o sırada Sarah’ı çatıdan atmış ancak Sarah düşmeden tutunmuştur. Tam o sırada Top Dollar ve Eric fiziksel bir saldırı gerçekleştirmişlerdir. Eric savaşın sonunda galip gelmiş, Sarah’ı kurtarmıştır. Albrecht ise yaralı bir biçimde yardımı beklemektedir. Eric Shelly’nin mezarına gider ve orada kalır. Sevgilisi beyazlar içerisinde gelir ve saçını okşayıp dudaklarını öper. 

    Yardım gelip Albrecht’i sedyede ambulansa götürdükleri sırada Albrecht Sarah’a “en azından yağmur durdu” der Sarah ise ona “ her zaman yağmaz ki” diyerek Eric’in şarkısına gönderme yapmaktadır. Daha sonra Sarah Eric ve Shelly’nin mezarına gider. Mezar taşına konan karga Saarah’a Shelly’nin altın nişan yüzüğünü getirmiştir.

    Son sahnesinde şehri üstten görürüz ve karganın uçuşunu izleriz. Dış seste Sarah şunları söylemektedir.  “ Eğer sevdiğimiz kişiler bizden çalınmışsa onları uzun yaşatmanın yolu, onları sevmekten asla vazgeçmemektir. Binalar yanar, insanlar ölür ama gerçek aşk ölümsüzdür…

     

     

    Film Hakkında Bilgilendirme

    "The Crow" filminin çekimleri sırasında maalesef trajik bir olay yaşanmıştır. Film setinde gerçekleşen bir kazada, oyuncu Brandon Lee hayatını kaybetmiştir. Lee, filmde Eric Draven karakterini canlandırmaktaydı. Kazanın nedeni, bir sahnede kullanılan silahın gerçek mermilerle dolu olmasıydı. Oyuncu Lee, sahnede ateş edildiğinde silahtan çıkan gerçek mermilerin isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Setteki güvenlik önlemlerinin yetersizliği ve dikkatsizlik nedeniyle bu trajik olay gerçekleşti.

    Brandon Lee'nin ölümü, filmin çekimlerini etkiledi ve bitirilmesi için ek çekimler gerektirdi. Bazı sahnelerde, Lee'nin yerine dublörler kullanıldı ve bazı sahneler CGI teknolojisiyle tamamlandı. Ancak, filmin ölümcül kaza yaşayan oyuncusu Brandon Lee'nin ölümü, filmi daha da ünlü yapmış ve birçok hayranı tarafından kült bir klasik haline getirmiştir. Ayrıca, film setinde yaşanan bu trajik olay, film endüstrisinde güvenlik standartlarına dair tartışmaların başlamasına da neden olmuştur.

    Brandon Lee'nin ölümü dışında da birçok olumsuzluk yaşanmıştır. Film çekimleri, kötü hava koşulları, setteki bir yangın ve bütçe sorunları nedeniyle gecikti ve bazı sahneler tekrar çekilmek zorunda kaldı. Ayrıca, film ekibi ve oyuncuları, Brandon Lee'nin ölümü nedeniyle büyük bir şok ve üzüntü yaşadılar. Lee'nin rol arkadaşları ve ekibi, olayın ardından depresyon, kaygı ve stresle mücadele ettiler. Bazıları, olayın etkisiyle filmin tamamlanması konusunda isteksiz hale geldi.

    Brandon Lee'nin ölümü, filmin yapımı ve yayınlanması sürecinde birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bazıları, filmi tamamlamanın ahlaki olup olmadığı konusunda tartıştılar. Bazı eleştirmenler, filmde şiddetin fazla olduğunu ve Brandon Lee'nin ölümüyle birlikte filmi daha da rahatsız edici hale getirdiğini belirtmişlerdir.

     

     

     

     

    KAYNAKÇA

    [1] Karga - The Crow - Beyazperde.com

    [2] https://www.makaleler.com/halloween-nedir

    [3] https://www.webtekno.com/the-crow-filminin-setinde-brandon-lee-nin-yanlislikla-tabancayla-oldurulmesi-h116416.html


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.