Siddhartha
Bilgi öğrenilir, bilgelik keşfedilir.
Irmaklara hapsolmuş zaman
Ben'i de akışına alır gider
Hayat denen yalnızlık girdabından hemen
Şu an.
Okuduğumu hatırladığım ilk kitap Samed Behrengi'nin'KÜÇÜK KARA BALIK' adlı hikayesiydi. Daha küçük bir çocukken kendimi Kara Balık'ın yerine koyabilmiş miydim, hiç sanmıyorum. Hala koyabilir miyim, onu da bilemiyorum. Küçük bir balığın bilinmeyene duyduğu heyecanla annesini terk edip kendini ve etrafını keşfetme macerası anlatılıyor.
Tıpkı Siddhartha gibi aslında.
Ben ilkokul çağlarında Küçük Bir Kara Balık'tım, 20'li yaşlarımda ise Siddharta.
Hepimiz ya da bazılarımız büyüdüğü evi, yaşadığı toplumu, kendisini sorgular. Zaman ilerleyip yaş aldıkça bulunduğu fanusa büyük gelir, fikirleri genişledikçe kabına sığamaz. Düşündükçe düşünür. Düşünmek artık yeme-içme gibi bir eyleme dönüşür. Normalleşmenin ölçütü, bizi diğer canlılardan ayıran da aslında bu değil miydi? Düşünme.
Üniversite yıllarımda derste kaleme aldığım bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
İkiydi insan, hayvan
Seçim ise Tanrı'dan
Ya O'sun ya da Bu
O olsan dahi bilgisizliğin ile
Yine de Bu'sun hiçliğinle
Seçim sadece senin
Senden sanatı çıkar hayvan
Hayvana sanatı ekle insan.
Düşünme sanatı. Kimisinde doğuştan kimisinde zamanla oluşur. Kimisinde de hiç oluşmamıştır ki onlar bulundukları çerçevede tıkılıp kalmış olanlardır.
Bir Brahman oğlu olan Siddhartha tüm sevgiye ve ona sunulanlara rağmen yüreğinde neşe barındırmıyordu.
Gülmek, içindeki enerjiyi yüzeye taşır. Düşünmek sona erer. Gülerken düşünmek imkansızdır. Birbirinin tam zıddıdır ya gülersin ya da düşünürsün. -Osho
Siddhartha'nın içinde bulunduğu bu durumu ne güzel açıklar nitelikte bu söz. O her şeyden vazgeçip kendi Ben'inde aslolanı bulmak için Samana olarak yola çıktı. Tıpkı annesini terk eden Küçük Kara Balık gibi.
Hepimizin arayışı da doğumdan ölüme kadar süren kendini keşfetme yolculuğudur. Fakat bunu çoğumuz bir uyku halindeyken yapar. Uyanmayı başarabilen birkaç kişiden biridir Siddhartha. Konfüçyus, Sokrates gibi.
Siddhartha'nın BUDA oluşu da uyku halinden uyanıp bilgeliği keşfetmesi, Nirvana'ya ulaşması ile olur.
Kendimizi keşfetme yolunda bizler de başkasının yolunu değil kendi yolumuzu yürümeli, kendi gerçekliğimizi keşfetmeliyiz. Bununla ilgili 20'li yaşlarımın başlangıcında yazdığım serbest bir yazım ile sizleri uğurlamak istiyorum.
Kalabalıklar içindeyim
Yürüyorum
Hayatın ortasına
Karmaşanın yatağına
Bana değen bir çift göz
Nabzımı utandırıyor
Ben'i uyandırıyor
Bir an içinde
Sonra tekrar ve tekrar
Bir kuş oluyor nefesim
Kanatlarını çırpan
Sürüye karışarak girdaba yuvarlanan
Göçmen kuşlar misali
Bir bütün aptal topluluğu
Nereye gittiklerinden habersiz.
Nereye gittiğinizden habersiz olmamanız dileğiyle... Sürçü lisan ettiysek affola.
Yorum Bırakın