Kendi Yaşamında Terk Edilmiş Bir Yazar: Oğuz Atay

Kendi Yaşamında Terk Edilmiş Bir Yazar: Oğuz Atay
  • 1
    0
    1
    1
  • Tutunamayan. Kendi döneminde keşfedilemeyen. Tutunamamışlığının biricikliğiyle öncelenen. Berna Moran'ın tabiri ile "hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı" olan birçoğumuzun yarım bıraktığı eserin yazarı. Ben bitirdim, yarım bırakmadım. Ve bitirmiş olmam insanlarca tuhaf karşılandı. Tebrik edildim. Ancak bu tebrik edilme yüceltme ya da kutlama anlamı taşımıyordu. Bir ayrık otu olduğum söyleniyordu bana. Dışlanıyordum. Atay gibi. Tutunmayı öğrenmeye çalışıyorum hala. Bu yüzden ara verdim, uzunca bir süredir ondan bir şeyler okumuyorum. Özlediğimi söyleyebilirim. Ancak düşüncelerimi derinleştirir diye ürküyorum. Eserlerinin az olması hasebiyle bunun doğru bir okuma akışı olduğunu da varsayıyorum üstelik. Ondan kaçış bahanelerim hazırda. 

    Onunla resmen tanışmam -yani bir eserini okumamdan bahsediyorum- 17 yaşıma bağlanıyor. 20 Türk Lirasına aldığım Tutunamayanlar, yeni değişen sınav sistemiyle savaşan son sınıf lise öğrencisi, küf kokulu bir şehir, hırçın dalgalar ve çocukluk aşkı. Hepsi geride kaldı demek isterdim ancak dalgalar hala hırçın. Ve sınav sistemleri hala değişip duruyor. Bense aşık olamıyorum kolay kolay artık. Siyah dalgalı saçlı bir silüet kaldı hafızamda yalnızca. Arada sırada aklıma gelir, hatırlamak isterim. Hatırlarım. Unutmak isterim. Ve unuturum.

    Yeni bir hayat tasarlarken bir tutunma hikayesi okumak iyi gelebilirdi. Ben tutunamayanlarınkini okuyunca işler tersine döndü dersem yalan söylemiş olurum. Öyle olmadı çünkü. Yazar olmak isteyen, içten içe bunun hayallerini kuran bir kız çocuğu olarak tutunamamanın ihtimaliyle yüzleşmek iyi gelmişti. Bu yüzden Oğuz Atay'ı hep çok sevdim. Postmodern edebiyatla ilk karşılaşmama da şahit olan yazar, olacaklardan haberli duruyordu öylece. Habersiz olan bendim. 

    Tehlikeli oyunlarını oynadım bir süre. Hikayenin ana kahramanı ben olmasam da varlığım elzemdi. Ben yazmadım ancak ben oynadım zihnimde bu oyunu. Ve ben kurmak istiyorum yeniden. Yazıyorum. Durmadan değil ara vererek. Anlaşılmak ya da keşfedilmek gibi dertlerim olmadan. Olmak istiyorum ölümsüz. Ölümü yenmek pahasına. Ya da belki sadece hiç olurum. Hiçlik de yasaklanmalı. Ne de olsa iyi romanların okuyucusu olmaktansa kötü romanların kahramanı olmayı yeğlerken bulmuştuk kendimizi.

    "Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum."

    bu sanat denilen şey bulaşıcı.

     


    Yorumlar (1)
    • sanatın bulaşıcılığının atması ümidiyle...

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.