Ubisoft'un ilk olarak Valhalla'ya DLC olarak planladığı ama sonrasında köklere dönüş mottosuyla ara oyuna çevirdiği Assassin's Creed Mirage geçtiğimiz günlerde biz oyuncularla buluştu.
HİKAYE
İlk olarak hikayeyi ele alırsak Mirage odak noktasında Valhalla'dan tanıdığımız Basim karakterini koyuyor. İslam'ın Altın Çağı olarak adlandırılan 9. yüzyıl'da Bağdat'da yaşayan Basim Ibn Ishaq yetenekli ve hırslı bir hırsız. Yeteneklerinin farkında olan ve daha fazlasını isteyen Basim, Hidden Ones'a katılmak isterken işleri eline yüzüne bulaştırıyor ve serüvenimiz başlıyor. Açıkçası hikaye oyun boyunca merak unsurunu pek koruyamıyor ama üst üste yüzlerce saat süren 3 koca Assassin's Creed oyunundan sonra Mirage'ın daha konsantre hikayesi beni tatmin etti.
OYNANIŞ
Assassin's Creed Mirage oynanış olarak gizliliği daha ön plana çıkarıyor ve çatılarda gezmemizi destekliyor. Serinin önceki oyunlarının aksine Mirage'da düz duvara tırmanamıyoruz ve yine eski oyunlardaki gibi uygun bir tırmanma alanı aramamız gerekiyor, haritanın da küçük olması parkur yapma imkanını sağlıyor. Mirage'ın savaş kısmında ise temel olarak Valhalla ilham alınmış ama Mirage bir RPG olmadığı için istatistikler ön planda değil bu da herkesi gizlice temizleyebildiğimiz, level kasmamıza gerek olmayan bir oynanış sunuyor. Savaş sistemi genel olarak parry yapıp ardından rakibimizin dayanıklık barını sıfırladıktan sonra tekte öldürmek üzerine kurulu, düşman yapay zekası üzerinize çullanıyor ama yine eski oyunlarda olduğu gibi o kadar da parlak bir zekaya sahip değiller ve rahatça alt edebiliyorsunuz. Oyunun asıl öne çıktığı gizlilik konusunda ise 'Assassin’s Focus' dışında yeni bir özellik yok hala eski oyunlarda kullandığımız dartlar, fırlatılabilen bıçaklar olduğu gibi yerini koruyor. Assassin’s Focus özelliğine biraz değinirsek oyunun belli bir kısmında açılıyor ve oyunculara zamanı durdup nasıl suikast yapabileceğini planlama şansı sunuyor, izlerken cidden havalı hissettiriyor yine oyunun kısa olması Mirage'ı tek düze ve sıkıcı olmaktan kurtarıyor.
GÖRSELLİK VE ATMOSFER
Antik Yunanistan ve Antik Mısır'dan sonra Bağdat biraz sönük bir şehir olsa da Ubisoft yine en iyi yaptığı işi yapıyor ve sizi atmosferiyle etkilemeyi başarıyor. Görsellik konusunda hala Unity'nin üzerine çıkabilmiş olamasalar bile Mirage'da gayet şık bir oyun. Mirage devasa bir harita sunmuyor ama konstantre yapısı sayesinde daha derli toplu hissettirebiliyor. Sokakta yürürken duyduğumuz ezan sesleri, işini yapan halk, evlerin mimarı yapısı atmosferi yansıtmayı başarıyor. Codex'ler aracılığıyla bulduğumuz bilgilendirmeler ise 9. yüzyıl Bağdat'ına ve o dönemin halkına, İslam'ın o yıllardaki durumuna dair güzel ve tatlı bilgilendirmeler içeriyor. Klasik olarak her Ubisoft oyunun derinine indiğinizde oluşan o görseller hatalar, sürekli aynı npc'leri görmemiz, yer çekiminsiz ortamda duran yük hayvanları olsa da bu durumlar artık Ubisoft'un tatlı imzaları haline gelmiş durumda.
Artıları ve eksileriyle Mirage, tekrardan özlediğim eski Assassin's Creed tadını bana yaşatmayı başardı. Yüzlerce saat sürekli aynı şeyleri yaptığımız oyunlardan sonra umarım Ubisoft geri adım atar ve bu formüle geri döner sonuçta Assassin's Creed asla bitmeyecek bir döngü.
Yorum Bırakın