Advertisement

Mahcubiyet

Mahcubiyet
  • 1
    0
    0
    0
  • Küçüğüm, 
    Canını çok acıttı hayat biliyorum. Hayat hep acımasızdı zaten bize karşı. Sen hep kendine mutlu edecek küçük şeyler aradın. Bazen de benim verdiğim yanlış kararlar seni üzdü biliyorum. Ama doğruyu görebilsem bunu yapmazdım sana. Hani sen hep aldanırdın her doğru görünene, bende öyleyim hala biraz. Ben sen değilim artık, olmaktan korktuğumuz şeylere dönüştüm. Verdiğim her kötü karar beni istemediğim yerlere sürükledi. Sanki şiddetli akan bir ırmaktı hayat, ben yüzme bilmiyorum ve tutunacak yerim yok karaya ulaşamıyorum. İleride bir sandal var ve bir uçurum. O sandal benim tek umudum yoksa uçurumdan düşeceğim. Ama sandal da çölde görünen su misali serap aslında. Gerçekliğini yitirmiş gerçeklerin çaresizliğini simgeliyor sanki. Çaresizliklerin içinde bir umut ışığı gibi görünüp ardından sahteliğini ortaya koyarak umutlarımla birlikte inancımı da götürdü benden. Şimdi gerçek bir el uzansa da ırmağın kenarından, ben çoktan bıraktım kendimi suyun şiddetine. Beni tek kurtaracak şey yüzerek kurtulmaktı ama artık çok geç. Boğulmadan çok önce öğrenmem gerekirdi yüzmeyi. Ama benim suçum değil biliyorsun, ben hep öğrenmek istedim ama kimse öğretemedi. Hep bir şeyler eksikti. Hep çabaladım, sırf sen mutlu ol diye. Seni mutlu etmeye çalıştığım yolda kendimi yok ettim. Olsun sen mutlu ol, yine yok edecek bir ben bulurum, küçüğüm..

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.