Film Sonrası: Hayao Miyazaki’nin Yeni Filmi, Çocuk ve Balıkçıl(The Boy and The Heron)

Film Sonrası: Hayao Miyazaki’nin Yeni Filmi, Çocuk ve Balıkçıl(The Boy and The Heron)
  • 4
    0
    0
    0
  • Bundan on yıl kadar önce Rüzgâr Yükseliyor  filminin yayınlanmasının ardından emekliliğini ilan eden Usta sanatçı Miyazaki, tam on yıl aranın ardından sevenlerine o muhteşem hâyal dünyasının kapılarını Çocuk ve Balıkçıl(The Boy and The Heron) filmiyle yeniden açtı. Türkiye'de 27 Ekim tarihinde gösterime giren film, Dünya prömiyerini Toronto Film Festivali'nde yaptı ve bir ilke imza atarak festivalin açılışının ilk defa  animasyon filmiyle yapıldığı bir film oldu.



    14 Temmuz'da Japonya'da gösterime giren film, 60 kişilik bir ekip tarafından elle çizilerek yedi yılda tamamlandı. Usta sanatçı Miyazaki'nin vedası olarak nitelendirilen film aynı zamanda bir dede olan Miyazaki'nin torununa hediyesidir.

     

    Nasıl Yaşarsın?

    Japonya'da Nasıl Yaşarsın? başlığıyla gösterime giren film, Genzaburo Yoshino'nun  ikinci dünya savaşına tanıklık eden aynı adlı romanına selam çakıyor. Kitaptan bağımsız, Usta sanatçının hayâl dünyasıyla oluşturulan filme bu başlık nokta atışı olmuş diyebilirim. Nitekim filmi bir iki kelimeyle anlatacak olsam aynen bu iki kelimeyi söylerdim: Nasıl Yaşarsın?..



    Siren sesleriyle, bomba sesleriyle nasıl yaşarsın? Bir gece yarısı alevlerin içinde annenin ölümüne koşarken nasıl yaşarsın? Annen olmadan nasıl yaşarsın? Evinden, vatanından uzakta nasıl yaşarsın? İçini parçalayan bu acılarla nasıl yaşarsın? Bu soruları, bir gece bomba sesleriyle uykusundan uyanıp alevlerin içinde annesinin ölümüne koşan on bir yaşındaki Mahito'nun hikâyesinde resmetmiş usta sanatçı.

    Bizzat savaşı yaşamış ve bu yıkıma birebir tanık olmuş Miyazaki, Rüzgârlı Vadi filminde de olduğu gibi savaş karşıtı tutumuyla iyilik ve kötülüğün olduğu bu dünyada kötülük kavramının içine, savaşı yerleştirmiş ve dünyada savaştan daha büyük bir kötülük olmadığı vurgulamış filmde. Mahito'nun hikayesiyle de böyle bir kötülükle yaşamaya mecbur bırakılan çocukların duygu dünyasına ve yasına, bu çocuklardan biri olan Mahito'nun nasıl yaşadığına odaklanmış. 



    Sinemasını, dünyada da var olan ikiliklerin, var olan zıtlıkların üzerine kuran Miyazaki, babasıyla evinden ayrılıp hiç bilmediği bir hayata doğru yol alırken, içindeki acı ve gözyaşlarıyla yasını tutan Mahito'yu; -bir an olsun annesinin görüntüsünü, annesinin ölümüne koşarken yüzüne vuran alevlerin ve küllerin hissini unutmayan, o dehşet siren seslerini her seferinde yeniden yaşayan bu çocuğu- başka bir dünyaya götürmek için balıkçıl ile tanıştırıyor. Mahito'nun balıkçıl ile tanışıp geldiği, büyük amcanın mirası olan bu dünya; içinde yaşadığımız dünyanın,hayatın, yaşamın ta kendisi. Ateşin ve suyun, cennet ve cehennemin, iyilikle kötülüğün, yaşam ve ölümün bir arada olduğu bir yer burası. Belki de Mahito'nun bu zıtlıklar dünyasını anlamasını sağlamanın, dünyada var olan bu zıtlıkları göstermenin, kendisini, acısını,öfkesini hatta; annesini, babasını, teyzesini, anlamasını sağlamanın bir yoludur onu buraya çağırmak.

    Nasıl yaşarsın? kelimesinin bana göre filmi anlatan iki önemli kelime olduğundan bahsetmiştim.İşte bu iki kelime bir yanıyla başta yazdığım; Savaşın altüst ettiği böyle bir dünya da nasıl yaşanır ki? anlamını içerdiğini, bir yanıyla da son sahnelerde yaşlı amcanın Mahito'dan dünyanın dengesini temsil eden taşlardan birini seçmesini isterken söylediği “İyilik, yaratacağın şeyin içinde iyilik olsun, iyilik ve bollukla dolu bir dünya kur” cümlelerine ithafen: Böyle bir dünyada, acının ve tatlının, savaşın ve barışın ,iyiliğin ve kötülüğün olduğu bu dünyada sen nasıl yaşarsın? Sen hangisini seçersin? anlamlarını içerdiğini ve yaşlı amcanın cümlelerinde olduğu gibi bu anlamı vurguladığını düşünüyorum.Eğer kötülük varsa ve bu dünyanın dengesini bozuyorsa, iyilikte var ve iyilik bizim hiç tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde o dengeye yeni bir biçim verebilir. Mesele şu ki: Sen hangisini seçersin? ya da usta sanatçının deyimiyle; Nasıl Yaşarsın?…



    Dünya yaratıldığından bu yana tarihte,şu an Filistin'de olduğu gibi binlerce insanın öldürüldüğü, çocukların annesiz babasız; anne babaların çocuksuz bırakıldığı, gözyaşlarıyla acı çeken insanların olduğu her savaş, en büyük kötülükten başka bir şey olamaz. Bugün buna tanıklık etmek, binlerce çocuğun bu acılara maruz kaldığını bilmek, Mahito'nun gözyaşlarını ve acısını o çocukların yüzünde görmek içimde tüm kelimelerin savrulup uçtuğu, doğru düzgün tarif edemediğim, o acıyı derinden hissettiğim bir nokta benim için. Bu acıları hissederken içinde ümidi de barındıran bu güzel filmiyle; iyiliğe olan inancını ve iyiliğin dünyanın temel taşı olduğunu vurgulayan Miyazaki sayesinde, içimde yeniden bir ümit yeşerdi filmden ayrılırken. 

    Yeniden Dünya'yı Miyazaki'nin gözünden görmek, o hayran kaldığım hâyal dünyasında gezinmek çok anlamlıydı benim için. Filme giderken sanki uzun süredir görmediğim bir arkadaşımı görmeye gidecekmişim gibi içimi kaplayan o heyecan ve tatlı telaşı hissetmekte çok güzeldi ayrıca. Her ne kadar veda filmi olarak nitelendirilse de bu film ve Miyazaki gibi özel bir insanın bizlerle paylaştığı diğer filmleri de, eşsiz bir miras olarak hep bizimle kalacak. 


    Usta sanatçı Miyazaki'ye, her şey için sonsuz teşekkür ve hayranlıklarım ile....💖


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.