Hayatımda da şöyle daha yalın ve filtresiz olmayı başarabilseydim daha mutlu olurdum sanırım. Anlamayacaksınız diye ödüm kopuyor. o yüzden anlatırken böyle debelenip bocalıyorum. uzun zamandır dinlemediğim şarkılar çalıyor arkada ve sevişeli uzun zaman olmayalı adamlar yatıyor odada. her gün birileri yatıyor odada. benim ya da onun hatta bazen diğerinin. her biri kendi için kusursuza çok yakın olduğumu sanıyor. hiçbiri kusuruzsuz sanmıyor ama. bir adım var ve atmamayı kendim seçiyorum. bu motivasyon onları hep böyle yakın tutuyor, değişmez matematik. hep işler. öyle bir yer buldum ki kendime dünyada her sınıra bir adım. bir adam daha var ama. ne istiyor ne sanıyor bilmiyorum. şaşırtarak ilerliyorum. tek yaptığım beklenmeyeni yapmak. tek kriter onca beklenmiyor olması. benceyi geçeli beşdakika sekizyüzonikisaat oldu. bir adımdan uzak olan adamları siliveriyorum dünyam dönsün diye. yerine yenisi konulabilir. adam beş adım ikiyüzkırkbir kilometre uzakta ama silemedim. hep değil bir süre. süre süre giderdim yanına ama durdum çünkü B yapmaz. İ ve O ve diğerleri ne yapardı bilemedim ama B var olsaydı yapmazdı. B biraları devirererek devrimci, hapları yuvarlayarak yuvalamacı (bknz. Aydın yöresine ait geleneksel bir düğün yemeği) olmayı başardı. Hem de ikisini de troçkist mi maoist mi olduğunu hiç söylemeden yaptı. ya da tavuklu mu kırmızı etli mi. varoluşsal sancılar çekile çekile ince bir ip kıvamına gelir saat sabah altı olurken. bu saatlerde olası satırlar. elim bacaklarımın arasından hep ona gidiyor bu aralar. yarın temiz mal ayıklanacak. o zaman biraz toparlarım ama bugün beni mazur görün. zahmet olur değilse mazur olmadığında da görün. beş kere seviştik bugün adamla. oksitosin neyi bekliyorsun dokuz gün oldu. ah nerede uyandın. ben nerede uyudum anlamsız, sorum bu değil. gel, gel, gelecek misin? soru işaretim yalnız sana, sevecek misin? bu gece ya da yarın. uzun vadeli değilsin ama tüm paramı sana bastım, görecek misin? hastalar, kardeşlerim görecek misiniz. iki gram mete satacak yoldaşlarım! olacak mısınız cenazemin kavgasında.
işletme mezunları! bilecek misiniz nereye gömülmem doğru.
Torbacılar içecek misiniz arkamdan. akademisyenler yazacak mısınız aldatmanın faktörleri.
müzisyenler ve yazarlar ve işsizler ve diğerleri diyecek misiniz bu sevişirdi.
kalbiyle ve tüm vücuduyla
o an vardı yanımızda öbürünün aksine
hiç orgazm olmazdı ama yollara aşıktı
giden yolda öyle güzel inlerdi ki dayanamaz erkenden varırdık rotaya.
motorcular sürecek misiniz daha hızlı varmak için ah noktama.
cuma günü psikiyatr randevum varmış. psychology nasıl yazılır bile bilmiyorum ama en iyi sunuları hep ben seriyorum. herkesin aptal oluşuyla benim olmayışım arısında daha yüksek bir korelasyon var. belki psikyatırmda okutmalı bu satırları. geçenlerde onun için bir iki satır yazmıştım vahşet ve suç dolu, bilgisayarım kaydetmemiş en iyisi bu olmalı benim için. sonsuza kadar onunla olmak için sağ bileğimi kesebilirim demiştim. sonra onunla olduğun için sol bileğimi keserdim. ne tatlı bir ölüm. her ölüm tatlıdır salak. son nefesini suyun içinde alamamak, makyajını bileklerinden sızan kanlarla yapmak, büyük ve güçlü bir penisin ev sahipliği yaptığı don lastiği ile boğulmak, yalanmak için çığrınan testislerde taşınmış mallardan zehirlenmek, devrim uğruna ölmek, sanat yapmak adına serumlara ve grevlere ve hastane kokularina maruz kalmak, blumia veyahut anoreksiya olmak, yoga kamplarında ya da ayatada asitlenmek,,, her türlüsü nasıl makbul geliyor ruhuma bilseniz.
Nasıl sorusunun sorusu.
nasıl nasıl nasıl.
nasıl istiyorum ölmeyi.
nasıl istiyorum ölmeyi. Ah, nasıl çok istiyorum ölmeyi...
nasıl istiyorum ölmeyi. Ben, ben nasıl isterim, nasıl düşünürüm ölmeyi?
nasıl istiyorum ölmeyi. nasıl istiyorum, haplarla mı kanlarla mı, gece mi gündüz mü..?
nihayetinde
sanırım, istiyorum ölmeyi.
Yorum Bırakın