Üçüncü Şahıs Bir Kadın; Jezabel

Üçüncü Şahıs Bir Kadın; Jezabel
  • 12
    0
    0
    4
  • “Akşamlar bir roman gibi biterdi

    Jezabel kan içinde yatardı..”

     

    Birçoğumuzun ismini Atilla İlhan’ın Üçüncü Şahsın Şiir’inde duyduğu, kanlar içinde yatan bu Jezabel kimdir? Nasıl bir kadındır ki böyle bir sona layık görülmüştür?

     İsmine ve karanlık öyküsüne ilk kez Tevrat’ta rastladığımız Jezabel, Sidonia kralı Ethabaal’in kızı ve İsrail kralı Ahab’ın karısıdır. Araştırdığımda fark ettim ki Jezabel erkeklerin o kutsal dünyasının simgelerine karşı gelen bir kadının başına gelecek felaketleri sırtlanan ilk kadın olmuş. O zamanın şartlarında herkesin inandığı İsrail’in Rabbi’ne değil de Baal adını verdikleri başka bir tanrıya inanmak isteyen güçlü ve kararlı bir kadını bizlere soyunun ve kendisinin lanetlenmesiyle ödetilen korkunç bir figür olarak aktarılmış.

    Tevrat’ın Kurallar 1 ve Kurallar 2’de anlatılan hikayelerinde Jezabel, kocasının ve İsrail’in inandığı tanrıdan başka bir tanrıya inanmanın dışında yalancılık, dolandırıcılık, tamahkarlık gibi başka günahlar da işlemiştir.

    Kocası Ahab, Novat isminde Yizreli bir bağ sahibinden sarayına en yakın olan bağı gümüş karşılığında ister ancak Novat “Atalarımın bana bıraktığı mirası sana vermekten Rab beni esirgesin.” diyerek bağını satmak istemez. Burada da devreye üzerine biçildiği fettan, üç kağıtçı ve zalim sıfatlarıyla Jezabel girer. Kocasının mührünü kullanarak “Novat tanrıya sövdü” diyerek yalancı şahitleriyle yalanlar uydurup Novat’ın taşlanarak öldürülmesini planlar.

    Fikirlerini İsrailoğulları’nın en güçlü adamı olan kocası kral Ahab’a kabul ettirebilecek kadar akıllı, kendi inançlarını savunabilecek kadar cesurdur, öyleyse bu “putperest ve büyücü” kadına, kendinden sonra gelecek bütün kadınlara bir ders olması için korkunç bir ölüm gerekecektir. Sarayının yüksek surlarının üzerinden aşağıya atıldığında kanı, bedeninin üzerinden geçecek olan atların üzerine sıçrayacak ve bu “ lanet olası kadının” ölüsünü köpekler yiyecektir. “Jezabel’in leşi İsrail topraklarına gübre olacak ve kimse bu Jezabel’dir, diyemeyecektir.”

    Jezabel için yazılan ölümün şüphesiz en çarpıcı sahnesi Jezabel’in kendi ölümü için soğukkanlı bir şekilde hazırlanmasıdır. Gözlerine sürmesini çekip, saçlarını tarayarak kendi izinden gelecek kadınlara bir ders vererek ölümüne hazırlanır. Jezabel’in Baal’e tapması sadede kendisinin değil, kendisinin inancına saygı gösteren kocası Ahab’ın da soyunu lanetler.

    Jezabel’in “hak ettiği ölüm biçimi” ardından gelecek asi kadınlara “Yeteri kadar iffetli, inançlı ve uysal olmazsanız ölümünüz ancak köpeklere ikram edilecek kadar saygı görür.” uyarısını yapmaktadır.

     

    Araştırdığım bu trajik hikâyeyi Jezabel’i bana tanıtan Atilla İlhan’ın Üçüncü Şahsın Şiiri ile bitirmek isterim.

     

    gözlerin gözlerime değince

    felâketim olurdu ağlardım

    beni sevmiyordun bilirdim

    bir sevdiğin vardı duyardım

    çöp gibi bir oğlan ipince

    hayırsızın biriydi fikrimce

    ne vakit karşımda görsem

    öldüreceğimden korkardım

    felâketim olurdu ağlardım

     

    ne vakit maçka’dan geçsem

    limanda hep gemiler olurdu

    ağaçlar kuş gibi gülerdi

    bir rüzgâr aklımı alırdı

    sessizce bir cıgara yakardın

    parmaklarımın ucunu yakardın

    kirpiklerini eğerdin bakardın

    üşürdüm içim ürperirdi

    felâketim olurdu ağlardım

     

    akşamlar bir roman gibi biterdi

    jezabel kan içinde yatardı

    limandan bir gemi giderdi

    sen kalkıp ona giderdin

    benzin mum gibi giderdin

    sabaha kadar kalırdın

     

    hayırsızın biriydi fikrimce

    güldü mü cenazeye benzerdi

    hele seni kollarına aldı mı

    felâketim olurdu ağlardım


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.