Eşliğinde dinlenilebilecek şarkı:
<iframe style="border-radius:12px" src="https://open.spotify.com/embed/track/6JmgdhklkWQBWZBhh8Too2?utm_source=generator" width="100%" height="152" frameBorder="0" allowfullscreen="" allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" loading="lazy"></iframe>
...
Hep duyduk, duymaya devam ediyoruz bundan sonra da duyacağız eskiden dünya daha güzeldi şeklinde kurulan cümleleri. Sanki dünyanın en eski zamanını biliyormuş gibi konuşulan bu cümleler günümüz zamanını, bu zamanda yaşayan insanları ve onların düşüncelerini bir kenara itmekte ve yok saymaktadır. Oysaki gerçek hiç de sanıldığı gibi değildir. Bir başka açıdan bugün de yarına göre eski kalacaktır, o zaman bugün de güzeldir.
Bu cümlenin tezini az önce verdiğimiz örnekle basit bir şekilde çürüttük. Peki bu düşünceye sahip olan insanları ne yapacağız, onları da mı çürümeye bırakalım?
Kesinlikle hayır, doğma şerefine erişmiş her insan muhatap alınabilir demektir.
Dünya yaratıldığı ilk günden itibaren kendinde var olan şartlarını zamanın bütün cephelerinde korumuştur, bugün de korumaktadır.
Dünya akılla mayalanmadı, sanayiyle mayalanmadı, söylemeye korkarım ama dünya bilim ve teknolojiyle de mayalanmadı. Bu mayanın nefret ve açgözlülükle de bağlantısı yok anayasayla da.
Dünyanın mayası sevgidir.
Dolayısıyla ilk insan da sevgiden haberdardı, son ölen insan da sevgiden haberli bir şekilde ölecek. İnsan belki akli duygulardan habersiz yaşayabilir de sevgisiz yaşayan bir insan yeryüzünde bu yüzyılda dahil olmak üzere henüz görülmemiştir. Olur mu canım; canileri nereye koyacaksınız derseniz onlar da cinayete sevgi besliyor, derim.
Yaratıcı, toprağı bile bazen susuz bırakabilse de yeryüzünü hiçbir zaman sevgisiz bırakmamış. Çünkü insanı ,sevgilisini, göndermiş oraya. Tanrının akılla ve bilimle kapısı çalınabilir ama sevgi kapısını çalmaya gerek yoktur çünkü sevgi kapısı zaten açıktır. Diğer bütün kapılardan onun huzuruna kapıları çalarak girebilirsiniz ancak sevgi kapısından direkt geçebilirsiniz.
Su geri çıktığı yere dönerken zorlanmaz ki çıktığı yerden giderken zorlansa da aşkla açar yolunu çünkü ona da sevgiyi kullanma yolu öğretilmiştir. Bu yüzden yaratıcı dünyayı üzerine kurduğu gibi dini de sevgi üzerine kurmuş, peygamberini sevmiş; insanlardan da onu sevmesini istemiştir. Bütün sevgilerin, aşkların kaynağı da buradan gelmektedir. Duyduğumuz her sevgide yaratıcının peygamberine duyduğu sevgiden bir parça vardır.
Bir insan hiçbir dine inanmasa ve onda sevgi olsa o farkında olmasa bile iman onda vardır.
O parça bütün insanlarda vardır ve iman ona denir.
....
Resimler:
Kapak: Hieroynmus Bosch, Ascent of the Blessed, 1490.
1. Giovanni Battista Tiepolo, The Miracle of the Holy House of Loreto, 1743.
2. Philip Otto Runge, 1808.
3. Dean Cornwell, The Otherside, 1918.
4. Briton Rivière, 1902.
5. Rubens, Daiel in the Lions, 1613.
(Celine Symbiosis)
...
Yorum Bırakın