Tom Sawyer'ın Maceraları Hakkında Bir İnceleme

Tom Sawyer'ın Maceraları Hakkında Bir İnceleme
  • 0
    0
    0
    0
  •    Bu incelemede Mark Twain’in kitabı olan Tom Sawyer’ın Maceraları hakkındaki görüşlerim, bu kitabın neden bir dünya edebiyatı klasiği olduğuna dair sunduğum fikirler ve karakter tahlilleri yer almaktadır.

    Elbette ki bu kitabın ilintili olduğu bir diğer kitap olan Huckleberry Finn’in Maceraları’na da atıfta bulunarak bir inceleme gerçekleştirdim. “Modern Amerikan edebiyatının tamamı, Mark Twain tarafından yazılmış Huckleberry Finn adlı tek bir kitaptan gelir.” diyen Hemingway bu kitapla olan ilişkiyi daha derin incelememe sebebiyet verdi. Huckleberry Finn’in nereden geldiğini de düşünecek olursak Tom Sawyer’ın öncü ve özgün nitelikte bir eser olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu incelemeyi yaparken kitabın İletişim Yayınları’ndaki baskısını dikkate aldığımı belirtmek isterim. Italo Calvino’nun klasiklere bakışından yola çıkarak değerlendireceğimiz bu kitap Amerikan edebiyatının mihenk taşlarından birini oluşturuyor.

    St. Petersburg köyünde teyzesiyle yaşayan Tom’un yolculuğuna katılmadan önce yazarın önsözünde bahsettiği birkaç şeye değinmeden geçmek istemedim. Önsözde Twain bize Huck’ın gerçek bir karakter olduğunu Tom karakterinin ise tek bir kişiden değil birkaç kişiden esinlenilerek oluşturulduğunu söylemektedir. Bu noktada her ikisi için de gerçek gibi demekten ziyade doğrudan gerçek olduklarını vurgulamamız gerekir. Twain’in içindeki o haylaz çocuklara merhaba diyerek St. Petersburg sokaklarında bir gezintiye çıkacak olsak dikkatimizi ilk çekecek olan Tom’un dünyası olacaktır. Arkadaşlarıyla kurduğu çeteler, yaptığı haylazlıklar, işten kaçışları, atıldığı maceralar ve belkide aşkları. Tom, teyzesiyle yaşayan, annesini kaybetmiş, iş yapmaktan nefret eden haylaz bir çocuktur. “Her ne kadar kitabımın amacı kız ve oğlan çocuklarını eğlendirmek olsa da umarım büyükler tarafından da benimsenir ve çocukken hissettikleri, düşündükleri, konuştukları şeyleri, kendilerinin de içine düştükleri komik durumları onlara gülümseterek anlatır.” diyen yazarımız bu haylaz çocukla bağlarımızı güçlü kılan bir ifade şekliyle yaklaşır okura. Kitabı okurken kendi çocukluğumla Tom’un çocukluğunu kıyaslamaktan kendimi alıkoyamadım. Örneğin teyzesinin yemeyi yasakladığı reçeli gizlice yerken yakalanışı, çocukluğumda gizlice yediğim annemin özenle sakladığı çikolataları hatırlattı bana. Ya da alıp başını gitme isteği, ben bavulumu bile hazırlamıştım oysa. Tom bu maceraya atılacak kadar cesaret sahibi biri olduğundan bu noktada örtüşmüyoruz onunla ama sonuç olarak yazarın istediği üzere herkesi hikayesiyle alıp geçmişe götürebilecek bir şeyler okuyoruz. Karakterlerin anlatılmadığı kitapta direkt olarak olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Hatta kitap Polly teyzenin Tom’a seslenişiyle başlıyor. Her yeni bir olay karakter hakkında yeni bir bilgi ve o dünya hakkında yeni bir ipucu veriyor bize. Dönemini yansıtan bir eser olduğunu da düşünürsek içinde yer alan olaylar ve bahsi geçen mekanlar bu anlamda önem taşımaktadır. Benim en sevdiğim ve dikkatimi çeken noktalardan biri de yazarın kitabı bitiriş tarzı oldu. Twain, kitabını bir yetişkin adam hikayesine dönüştürmeden bitirmeyi istemiştir. Yetişkin hikayelerinde bitilecek yer, “mutlu son” bellidir. Yetişkin evlenir ve bir sona varılır ama bir çocuğun hikayesinde en iyi sonun en iyi anlardan birinde olduğunu düşünen yazarımız olayların çözüme kavuştuğu noktada kitabı sonlandırmıştır. Kitabı okudukça bunun bir çocuk edebiyatı eseri olmadığını daha çok çocukların dünyasını anlatan yetişkinler için bir kitap olduğunu düşündüm. Her ne kadar yetişkinler için desem de her yaş grubuna bir şey katacağına inandığım katman katman bir eser. Şimdi bu eser neden bir klasik bunun üzerinde duracağım. 

    Italo Calvino’nun “Klasikleri Neden Okumalıyız” adlı eserinden hareketle Tom Sawyer’ın Maceraları 

    Calvino’nun tabiriyle klasikler insanların “okuyorum” demedikleri genellikle “yeniden okuyorum” dedikleri kitaplar olduğundan aslında ben de bu kitabı yeniden okudum. Çocukluğumuzda okuduğumuz bütün kitapları yeniden yıllar sonra da okuduğumuzda farklı anlamlar kazanır mı? Bütün kitaplar için bunu söylemek sizce mümkün müdür? Bu çerçevede kitaplara bakıldığında bence fark görülecektir. Klasik dediğimiz eserler her yeni okuyuşumuzda yeni anlamlar katar bize. Çocukken okuduğum Tom ile şimdi okuduğum Tom’un farklı olması ve yenilenmiş olması gibi. Peki değişen şey eser mi yoksa biz miyiz? Tom yine denize gitmek için bahaneler, yalanlar türetecektir. Biz onu ne zaman haklı bulduk? Ne zaman yerine koyduk kendimizi istemsizce? İşte bunu düşünmek gerekir.  

    Calvino’ya göre okumuş ve sevenler için zenginlik anlamına gelen klasikler okumamış insanlar için de taşır bu zenginliği. Zenginlikten kastedilen sizce nedir? Hem okuyanlar için hem de okumamışlar için var olan bir zenginlikten bahsetmek mümkün müdür? Her edebiyatta olduğu gibi Amerikan edebiyatında da belirli kültürel ögeler bulunmaktadır. Bu ögeleri eserin ne kadar yansıttığı, yaşanılan yeri hafızaya kazıyıp kazımadığı bana göre eserin zenginliğini belirler. Tom’un yaşadığı bölgeye bakacak olursak ilk başta küçük bir kasabada başlayan hikâye Mississipi Nehri boyunca şekillenir. Eserde yer alan dine dair ayrıntılara bakıldığında ilk göze çarpacak olan Polly teyze karakteridir çünkü kendisi kızarken bile dinin lanetlerini kullanarak kızar Tom’a. Daha sonra hediye edilen bir kutsal kitap ögesi, her olayı dini bir söyleme bağlayan yazar bize bu kültürün izlerini yansıtır. 

    “Klasikler gerek unutulmazlıklarıyla varlıklarını duyurduklarında gerek kolektif ya da bireysel bilinçdışı kılığına bürünüp belleğin katmanları arasında gizlendiklerinde, özel bir etki gösteren kitaplardır.” Bu düşünceden yola çıkıldığında kolektif bilincin bize söylediği en önemli şey bir kitabın unutulmazlığıdır. Bir esere klasik diyorsak eğer bunun birincil şartı hep hatırlanıyor ve okunuyor oluşudur. Tom Sawyer’ın yüzyılı aşkın süredir hala biliniyor ve okunuyor oluşunu göz önünde bulundurursak, bu kitaba bir klasik eser gözüyle bakmak yanlış olmaz. Yılların eskitemediği eserler arasında sayılabilecek bu eserin taşıdığı değer ne olsa gerek diye düşündüğümde aklıma gelen şeyler bütün klasik eserleri ortak özelliği aslında. Örneğin sadece bir millete değil milletlere hitap ediyor oluşu, içinde kendi kültürünü ve dünyasını barındırsa bile diğer hiçbir dünyaya uzak olmaması, hiç unutulmamış karakterler, yaşanan olayları derinlerde bir yerlerde herkesin anlaması ve aslında yaşamış oluşu vb. bu gibi nedenlerle o eser klasik eser niteliğindedir.  

    “Bir klasiği her yeniden okuma, ilk okuma gibi bir keşif okumasıdır.” diyen Calvino ilk nedende de belirttiği üzere “yeniden okuma” kavramına bir vurgu daha yapmıştır. Sadece bu her yeni okuma hep okuduğumuz bir esere yaklaşımımızı taşımamaktadır, yeni bir dünyaya açılan bir kapıdan geçer gibi yeniden okuruz eseri. Orada önceden keşfettiğimiz her şey bizi artık yeni keşiflere sevk eder. Her yeni keşfimiz bize eserin yarattığı bambaşka dünyalar sunar. Tom Sawyer bir çocuk dünyasında, bir çocuğun zihninde belkide her şeyi öylesine canı istediği için yapan bir çocukken, bir yetişkinin gözünde tam aksi yönde bilinçli bir şekilde yapan bir çocuk olarak gözükebilir. Benim için Tom, zeki ve bu özelliğini çıkarları doğrultusunda kullanabilen cesur bir çocuk ancak yıllar sonra yeni bir keşif yolculuğuna -yani okumaya- çıkarsam yeni fikirler edinebilirim. Tom’un çıktığı maceralar gibi biz de klasik eserleri her yeni okuyuşumuzda heyecanı elden bırakmadığımız bir keşfe çıkarız. 

    “Bir klasik, söyleyecekleri asla tükenmeyen bir kitaptır.” Söyleyeceklerimizin tükenmemesini düşünmek bence çok ümit verici ve çok mucizevi bir durum. Tom her ne kadar çalışmayı sevmeyen muzip bir çocuk olsa da ondan öğrendiğimiz çok şey var. Belki olumsuz belki olumlu anlamda fakat bize anlattığı hep bir şey var. Örneğin denize girdiğini Polly teyzeden saklamaya çalışırken girdiği çaba ve bunu çok büyük bir ustalıkla yaparken başka hiçbir şey düşünmemesi her okuduğumda farklı düşündüğüm, bana hep bir şey söyleyen noktalardan biri oldu. 

    “Bir klasik, sürekli olarak kendisi hakkında bir eleştirel söylemler bütününü tahrik eden, ama hep onları silkeleyip üzerinden atan bir yapıttır.” Bu eserin çocuklar için edebiyatta mı yoksa yetişkinler için edebiyatta mı yer alacak oluşu bir eleştiri konusudur bana göre. Ancak her seferinde bu konuyu bir tarafa itekleyip kendi yolunu açmıştır. En nihayetinde tekrar tekrar bu konu üzerinde kafa yorsak bile bir klasik eser herkese hitap eden ve her yaşta kişiye farklı anlamlar katan anlatıdır. Tom Sawyer için de bunu söylemek mümkündür. Her yaş grubundan insana farklı öğretiler sunan sade bir anlatıma sahiptir. 

    “Klasikler, haklarında duyduklarımızla ne kadar bildiğimize inanıyorsak, gerçekten okuduğumuzda o kadar yeni, beklenmedik, benzersiz bulduğumuz kitaplardır.” Bir klasik olmak beraberinde popülariteyi de getirir. Popülarite de bilinirliği sağladığından kitap hakkında çok şey bilmemize neden olur. Ancak bu bilinirlik tam anlamıyla gerçeği yansıtmamaktadır. Örneğin Tom Sawyer’ı herkes tanır ve hikayesini bilir ya da bildiğini düşünür. Bütün klasik eserler için şunu söyleyebilirim ki sadece isimlerini biliyoruz ve hakkında birçok şey biliyor gibi davranıyoruz. Oysa her okumada yeni anlamlar kazanan anlatı metinlerinden bahsediyorum.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.