ZAMANI NEDEN FARKLI ALGILIYORUZ

ZAMANI NEDEN FARKLI ALGILIYORUZ
  • 1
    0
    0
    0
  • Zaman kavramına girmeden kısaca zaman boyutuna bakmak gerekiyor. Kordinat sisteminde (x,y,z) bize 3. boyutu veriyor. Daha basit anlatmak gerekirse sağ sol ve yükseklik. Ancak uzayda herhangi bir konuma doğru ulaşabilmek için bu 3 boyuttan bağımsız ayrı bir boyut olan zaman boyutunu da hareket boyunca dikkate almak gerekiyor.

    Uzay ve zaman kavramları aslında birbirinden bağımsız ve ayrı değildir. Uzay ve zaman aynı dokunun parçalarıdır. Uzay bükülürse zaman da bükülür ve bu bükülmeye bağlı olarak daha hızlı veya daha yavaş akar.

    Gelelim asıl konumuza, çoğumuz zamanın evrenin her yerinde aynı şekilde aktığını ve yalnızca 'şimdi'nin gerçek olduğunu düşünüyoruz. İşte Newton da böyle düşünüyordu. (Einstein bunu çürüttü.)

    Bugünkü bilgilerimize göre zaman her yerde aynı akmıyor ve evrensel saat diye bir şey yok. Yani zamanın akışını etkileyen farklı faktörler mevcut fakat bizler aynı gezegende yaşadığımız genel olarak aynı kütle çekimine maruz kaldığımız ve ışık hızında hareket etmediğimiz için zamanın akışını birbirimize göre farklı algılayamıyoruz.

    Eğer gelecekte insanlar önce güneş sistemine ardından tüm galaksiye hükmedebilirse ve ışık hızında hareket edebilen araçlar yapacak olurlarsa bu gerçeğe bizzat tanık olacaklardır. 

    Basitçe anlatmak gerekirse örnek verdiğimiz gibi insanların ışık hızında hareket edebilen araçlara binip uzayda farklı noktalarda bulunduklarını ele alırsak şu gerçek yaşanabilir: X kişisi dünyadan bir roketin kalkışını görebilir. Bu onun şimdisidir. Fakat uzay-zamanda farklı bir harekete ve hıza sahip olan Y kişisi aynı roketin ay üzerine inişini görebilir (aynı anda). bu da onun şimdisidir. Bu iki şimdi birbirine eşit olabilir. (şimdi(x) = şimdi(y)) Roket de aynı rokettir. Değişen tek şey hareket yönleri ve hızlarıdır. Farklı etkenlerde olabilir anlatılmak istenen nokta bu yaşanabilecek bir ihtimaldir ve presentism anlayışına göre aynı roketin şimdi dünyadan kalkması ve şimdi aya inmesi mümkün değildir. İşte bu yüzden presentizm yanlıştır.

    Zamanı etkileyen faktörlere kütle çekimi ve hız verilebilir. Kütle çekimi ve zaman ters orantılıdır. Kütle çekimi azalırsa zaman hızlı akmaya başlar. Hız ile zaman da ters orantılıdır. Hız arttıkça zaman daha yavaş akmaya başlar.

    Minkowski Diyagramı = Cisimlerin uzay-zamandaki hareketlerini tarif edebilmek için geliştirilmiş, sadece 1 uzay boyutunu (en) ve zaman boyutunu ele alıyor. 


    Bir cisim harekete geçmezse sadece zaman boyutunda ilerler. Ancak cisim harekete başladığında hem zaman hem de uzay boyutunda harekete geçecektir. Bu çizgi hıza bağlı olarak eğilir. Bu çizginin eğiminin sınırı ışık hızıdır. (Cisimlerin hareket edebileceği maksimum hız = ışık hızı)

    İşte bir cisim diyagramda gösterilen her iki yönde de sabit durma ile ışık hızı arasında bir noktada hareket edebilecektir. 45 derecelik geleneksel açıyı alırsak uzay ekseninde 1 yıl aldığımız aralık bize zaman ekseninde 1 ışık yılı olarak gelecektir. Yani bir yaşam formu bize 5 ışık yılı mesafeden bir sinyal gönderirse ve bizde hareketsiz durursak sinyalin bize ulaşması 5 yıl sürecektir. Eğer biz sinyale göre harekete geçersek sinyal bize daha erken ulaşacaktır.

    Bunu şöyle açıklayabiliriz: X kişisi şuan İstanbulda bir marketin içinde olsun. Bu marketin içinde bulunduğu konumlarda her üç boyut için sırasıyla a,b,c olsun. Zaman boyutunda bu kişi eğer sabit kalırsa 1 yıl içinde gidebileceği alan sınırları belirlidir. 1 ışık yılı mesafe kadar bulunduğu konumdan uzaklaşabilir. Ama X kişimiz harekete başlarsa hareket alanı da buna bağlı olarak değişecek ve ulaşabileceği konumlar da değişecektir. Yani sabit bir cisimin gidebileceği max hız belirli olduğundan gidebileceği konum sınırları da süreyle birlikte belirlidir. Evinizin içinde ufak yer değiştirdiğinizde mekan olarak hiçbir şey değişmiyor gibi gözükebilir ancak bahsettiğimiz evrende ulaşabileceğimiz konumlar milyonlarca km yer değiştiriyor.

    Peki mutlak bir şimdi var mı?

    Buna yanıt verebilmek için ufak bir deney yapabiliriz. Karşılık iki ayna alırsak ve aynaların tam ortasına oturursak iki aynayada aynı anda ışık tuttuğumuzda iki aynadan da yansıyan ışıkların bize ulaşma süreleri eşittir. Dolayısıyla ışıkların aynaya ulaştıkları anı mutlak şimdi alabiliriz. Çünkü o iki nokta aynı anda yaşanıyor. İşte oldu mutlak şimdiyi bulduk. Yoksa bulamadık mı?

    Yanılgıya düştüğümüz nokta şu: Hareket halindeki bir rokete binip yola çıksam. Ve roketin iki yanına da bizimle aynı eğimde aynı hızda yola çıkan iki ayna yerleştirsek (roket bunlara eşit mesafede ve tam ortalarında olsun.) Aynalara aynı anda ışık tuttuğumuzda soldaki aynaya ışığın ulaşmasıyla sağdaki aynaya ışığın ulaşması farklı anlarda oluyor. Bu ikinci deneye dışardan biri baktığında içerideki gözlemci ile dışarıdaki gözlemci arasındaki şimdileri farklılaşıyor. İşte oturup gözlemciler hangisinin gerçek şimdi olduğunu tartışabilir ancak bunu yapmaya gerek yok çünkü iki şimdi de doğru. İkiside aynı anda yaşanıyor. İlk verdiğimiz örnekte olduğu gibi bir roketin dünyadan kalkmasıyla aya inmesi de aynı anda yaşanıyor. (GÖRELİLİĞİN EŞZAMANLILIĞI)

    Geçmiş,şimdi ve gelecek; gözlemciye göre değişen bir yanılsamadır.

    İşte geçmiş şimdi ve gelecek aynı şeyler olduğundan tüm evren bir blok halinde hazır ve vardır. (BLOK EVREN TEORİSİ -Einstein(görelilik teorisi içinde)) O blok içinde geçmiş şimdi ve gelecek olarak algılanan her şey var ve zaten belirlidir. 

    Bu yeni zaman algısı tipine Zamanın B Teorisi deniyor.

    İşte bu teoriye göre geçmiş=şimdi=gelecek şeklinde bir açıklama yanlış değildir. 

     İyi pazarlar diliyorum, dilemişim ve dileyeceğim.

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.