Barış: Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam.” Barış kelimesinin sözlükteki anlamı bu. Yaşadığımız dönemde maalesef; ne uyum, ne karşılıklı anlayış, ne hoşgörü var! Sadece çokça gürültü, çokça şiddet var! Efendi bir insan olmanın bu kadar aşağılandığı, aptal yerine konulduğu başka bir dönem var mıdır? Yaşadığımız dönemde dikkat edin kimse kendine güvenmiyor! “Sen, benim kimi tanıdığımı biliyor musun?” Böyle bir tehdit diline neden ihtiyaç duyuluyor? Bunu yapan insanlar dokunulmaz olduğunu mu düşünüyor?
Çoğu insan kendisinin “cesur” olduğunu iddia eder. Bu iddiada bulunan insanlar; bir haksızlık, adaletsizlik karşısında hiçbir tepki vermiyor! Barış bütün farklılıklara rağmen doğrunun yanında durma cesareti göstermekle olur.
Ortalık; “Haksızlık karşısında susan dilsiz Şeytan’dır” diye dolaşan, haksızlık karşısında kılını bile kıpırdamayan, pabuç gibi dili olan Şeytanlardan geçilmiyor!
Barış çok sihirli bir kelime. Tarihimizdeki örneklerinden biri, “Sevr barış antlaşması” adında “barış” var, içeriğinde esaret var! “Barışmak” kavga etmekten daha zor bir hale geldi! Çünkü hiç kimse bir sorunu çözmek istemiyor! Herkes kendi tribününün kahramanı olmak istiyor! Bize tribün “aydını” değil! Memleket aydını gerekiyor!
Sahte kahramanlar cehenneminde barış sadece tatlı bir rüya olarak kalır. Ölüm ve Barış… Silah ve Barış… Yan yana gelemez! Bazı siyasi yapılar bunun olabileceği iddia ediyor!
Barış…
Adalet…
Kardeşlik…
İnsanca bir yaşam…
Alt alta yazıldığında bir şiirin dizeleri gibiler… Kim barış denen şiirin şairi olmak istemez ki…
Gerçek bir barış için; susmayı bilmek, dinlemeyi bilmek, anlayabilmek, dürüst olmak, samimi olmak, geçmişin nefretini ve öfkesini; geçen zamana gömmeyi bilmek gerekiyor!
Ölüm ve Barış el ele olamaz!
Barış sadece dürüstlük ve vicdanla el ele tutuşabilir…
BARIŞA KEFEN GİYDİREMEZSİN…
Yorum Bırakın